"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Ramazan Araz

"şems-i asr"

arazrmzn@gmail.com

Merkepten Merkebe Fark Var

Türkçede “merkep” diye çevrilerek “eşek” manasında kullanılan “merkeb” kelimesi, köken itibariyle Arapça bir kelime olup, Arapçada “binilen şey” manasında kullanılmaktadır. Binilen şeyler genelde ulaşım vasıtası, binici olanlar ise genelde bizler, yani insanlar olmaktadır. Her merkebin kendine has farklı özellikleri olmakla beraber, ortak özelliği binicisinin (taşıdığı şeyin) kıymeti ölçüsünde değer kazanmasıdır.…

Yorumlar kapalı

Açgözlü Olmalısın Bu Hususta

Köşede bir yerlerde yerin olsun, kendinle baş başa kalacağın. Bu adil düzenden kaçıp kalbini teskin edeceğin. Bataklığın dışında kalabileceğin… Kimlerin boğulup gittiğini görüp, “edebi edepsizden öğrenmek” mantığıyla hareket edeceğin; bunu dahi fırsata çevirip kendine yol çizeceğin. Benzememek için sevmediklerine nefsinle harbe gireceğin bir cenk sahası… Kendi içinde kendine karşı ateşlemelisin…

Yorumlar kapalı

Oynuyoruz

Şeytanın kıskançlık uğruna yoldan çıktığı, haset uğruna yoldan çıkardığı bir oyunda baş aktörleriz.Metafizik alemden seyirciler not alırken her halimizi, körün göz boyadığı, dilsizin konser verdiği sahnede, son perdede sergiliyoruz tüm hünerlerimizi. Bazılarımız, bir kadına sebep kardeş katili Habil’i; bazılarımız dağa güvenip babaya (nebiye) güvenmeyen Kenan’ı, oynuyoruz. Ad kavmini oynuyor kimimiz.…

Yorumlar kapalı

Ölüm Terapisi

Yıllar önce, iş arkadaşlarıyla bir akşam yemeğinde iken, arkadaşlardan bir tanesi, o an televizyonda gördüğü bir yılanın büyüklüğüne hayret ederek, bizim de bakmamızı istedi. Benim sırtım dönük olduğundan, oralı olmadım, geçiştirmek için de “görmemin hiç gereği olmadığını, zaten kabre girince yeterince yılan göreceğimizi” gayr-i ihtiyari ifade ettim. Masada oturan arkadaşların…

Yorumlar kapalı

Savaş, Barış ve Strateji

Zamanın birinde, insanların mallarını gasp eden, gözünü kırpmadan adam öldürebilen bir adam, yaptığı bu cürümlerden dolayı çok pişman olup tövbe etmiş. Ancak hayatını nasıl devam ettirip, neler yapması gerektiği hakkında ise herhangi bir fikri yokmuş. O devirde, o bölgede ikamet eden veli bir zata halini anlatıp, durumu arz etmiş. Bu…

Yorumlar kapalı

Lafızlar! İçi, İçinde Saklı

Lafızlar bizler için o kadar elzemdir ki onlar olmadan düşünmemiz dahi mümkün değildir. Lafızlar manaların kalıplarıdır. İnsan anlatmak istediği manayı, lafızlarla sarıp sarmalar muhatabına takdim eder. Lafızlarla hoş-nahoş olan birçok şey anlatıyor olabiliriz. Ancak o lafızlarla anlatılmak istenen manaların toplumdan topluma, zamandan zamana veya insandan insanın değiştiğinin farkındamıyız? Lafızlarda zamanla…

Yorumlar kapalı

Yayı Germek…

Hiç unutmam; ilk defa bir sahafa gittiğimde, hangi kitabı sorsam, binlerce kitaplardan oluşan kitapların arasından ismini zikrettiğim kitabı kısa bir sürede bulup önüme koyması beni çok etkilemişti. Farklı alanlara ait onca kitabın ismini hatırında tutması küçümsenmeyecek bir meseleydi elbette. Ancak ben gözümde daha da büyütmüştüm. Kitapların her birini teker teker…

Yorumlar kapalı

Gönülsüz Gönüllü Kölelik

İnsanoğlu, sevdiği/bağlandığı şeyin gönüllü kölesidir. Aslında belirli bir zamandan sonra bundan kolay kolay kopmak mümkün olmadığından, bir bakıma buna “gönülsüz gönüllü kölelik” de denilebilir. İnsanı kalp-ruh-bedenden müteşekkil bir varlık olarak görenler sevginin/bağlılığın mahalli olarak gördükleri kalbe büyük önem vermişler, insanın ıslahının ancak kalbin ıslahıyla mümkün olacağını savunmuşlardır. İnsanı bir makina,…

Yorumlar kapalı

Kalpten Dokunmak, Kalbe Dokunmak ve Kalpten Kalbe Dokunmak

Zamanımızda insanoğlunun keşfetmediği tek canlı türünün insan olduğunu söylesek abartı yapmış olmam sanırım. İnsan derken etten kemikten bir canlı türünü kastetmiyorum; insanı insan yapan farkları, meziyetleri, sıfatları kastediyorum elbette. İnsan kâinatı keşfe çıktı, çok keşifler yaptı. Ancak kendi özünü/benliğini öz vatanında öksüz bıraktı. Bir çocuğu kundakta bırakıp çocuğu için yiyecek…

Yorumlar kapalı

İktisat, Sermaye ve Fırsat Maliyeti

Kısaca, sonsuz ihtiyaçlara mukabil sınırlı kaynakların verimli kullanılıp fayda elde edilmesine “iktisat” denir. İktisat biliminin alt konularından olan “sermaye” ve “fırsat maliyeti”ne de kısaca değinecek olursak: Sermaye; kazanç elde etmek için işletilebilecek her türlü mal veya paradır. Fırsat maliyeti ise; bir şeyi elde etmek için feda ettiğimiz başka bir şeyin…

Yorumlar kapalı