"Enter"a basıp içeriğe geçin

Savaş, Barış ve Strateji

Zamanın birinde, insanların mallarını gasp eden, gözünü kırpmadan adam öldürebilen bir adam, yaptığı bu cürümlerden dolayı çok pişman olup tövbe etmiş. Ancak hayatını nasıl devam ettirip, neler yapması gerektiği hakkında ise herhangi bir fikri yokmuş. O devirde, o bölgede ikamet eden veli bir zata halini anlatıp, durumu arz etmiş. Bu veli şahıs, bu adama, falan dağda falan eşkıyanın emrine girip, eşkıyalık yapmasını teklif etmiş. Bu garip olay karşısında ne yapacağını şaşıran adam, işin hikmetini anlamak için, bu garip teklife icabet ederek dağa çıkmış ve denilen eşkıyanın emrine girmiş. Birkaç gün içinde bir kervana saldırılıp, içinden birkaç kişinin de öldürülmesi görevi bu şahsa verildiğinde ise, ne yapacağını iyice şaşırmış. Böyle bir problemin halli için ne yapması gerektiğini, gece gündüz düşünüp durmuş. Sonra kendi kendine, “neden bu adamın sözünü dinleyerek onca insanı öldürüp mallarını gasp edeyim ki? Bu eşkıyayı öldüreyim olsun bitsin. Hem bu sayede bu masum insanlar da kurtulmuş olur” demiş. Fikrini faaliyete geçirip, daha sonra veli zatın yanına varmış ve olanları anlatmış. Veli zat olan biteni dinledikten sonra bu adama “öldürdüğün eşkıya gibi, içindeki eşkıyayı da öldür ki insanlar rahat etsin” demiş.

Tabi, hikaye biraz iç açıcı olmayabilir. Ancak özü itibariyle, metod olarak gayet iç açıcıdır.

Savaşta, hedef şaşırtmak, diye bir tabir vardır. Bu stratejiyle düşmanın gücü ve enerjisi başka yönde harcanır. Siz ise kendi güç ve enerjinizi daha verimli kullanarak istediğiniz sonucu elde etme fırsatı yakalarsınız. Bu tuzağa düşmemek içinse, düşman hedefini iyi tespit edip, yok yere güç, enerji ve zaman harcamazsınız.

Tabi bu ön bilgilerden yola çıkarak konuyu asıl meseleye getirmek istiyorum:

İslam dininin bir barış dini olmasının arkasında yatan asıl sebep, bize bir savaş taktiği sunuyor olmasıdır. İslam dini, savaşılması gereken düşmanı belirler, hedef tespiti yapar ve düşmanın yok edilmesi için izlenmesi gereken stratejiyi açık bir şekilde ortaya koyar. Bu sır, esasında apaçık ortadadır; dilsiz, sağır kalpsiz olmayan herkes bu sırra vakıf olabilir. Bu mesaj, çağrıya kulak verildiği takdirde çok rahat anlaşılırken, sırt çevrilip, uzaklaşıldığı taktirde ise, o oranda anlaşılmaz olur.

İslam dinine göre düşman, her insanın içinde taht kurmuş olan eşkıyadır. Yani İslam dini, bizi daima kötülüğe sevkeden nefs-i emvareyi hedef tahtasına koyar. Çünkü o, eşkıyaların en büyüğüdür; kimilerinin öldürülmesini söyler, kimileriyle zina yapılmasını, kimilerinin çelme takıp düşürülmesini, kimilerine buğzedilmesini…

Genel anlamda bu düşmanın elinden kurtulmamıza vesile olan en büyük güç, aciz bir varlık olmamızdır. Çünkü bu emirlerin birçoğunu yapacak gücümüz olmadığından, bu emirlere fazla kulak asmaz, basar gideriz. Ancak gücümüzün yettiği birçok cürümleri de işlemekten geri kalmayız. Çünkü emre itaatsizlik gösterecek güç ve cesaretimiz yoktur.

İnsan denen her canlının gönülde bir fitne yatar. Bu fitne her gönülde yatan aslandan daha gerçekçi ve güçlüdür.

İslam dini inanç, ibadet ve hukuk esaslarından müteşekkil olarak bize, bir tür yaşam vaad eder. Bu esaslar insanın içindeki düşmanı aç ve güçsüz bırakır, ona hareket ortamı sağlamaz. Bu sayede çıkacak olan olumsuzlukların bizatihi önüne geçilmiş olur Ayrıca bu esaslar insanı, kendi içindeki bu eşkıyanın tasallutundan kurtararak, ona gerçek bir hürriyet bahşeder. İslam hukukunun bazı sert gibi gözüken yaptırımlarının arkasında da eşkıyayı kendi ininde yok etme mantığı yatmaktadır.

Günümüzde yayınlanan pornografik içerikler, insana zina yapmasını emreden eşkıyanın sırtını sıvazlarken, reklamlar ise alınmasını özendirdiği metalarla insana helal-haram demeden çok kazanmasını, gerekirse çalmasını emreden eşkıyanın yaltakçısıdır… Tabi olarak bu emirlerin dinlenildiği takdirde, bundan zarar görecek olan yine o nefsin kendisi olacaktır. Emirleri yerine getiren, sonra bir suç makinasına dönen, sonrada bu suçların manen ve madden cezasını çeken, çağdaş, özgür köle.

İşte böyle! Düşman ortada, strateji ortada, amaç ortada… Savaşacak, cesaret sahibi er nerede?