"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Seyhan Özgün

Şimdi Yeşerme Zamanı

Zaman tünelinin sınırlarını zorlayan, masum sandığımız o 21. yüzyıl, felaket zincirlerini bir bir yazdırıyordu hepimize… Kıyametin alametleri kanıt görevini üstlenirken, asıl kıyameti Manavgat’ta, Osmaniye’de, Kayseri’de, Marmaris’te, Konya’da onlarca noktada eş zamanlı gördük dünya gözüyle… Kaç fahrenhayt derecede hayatla- yaşam arasında kalan canların acılarını, kılcal damarlarımıza kadar hissetmedik mi? Bir ara…

Yorumlar kapalı

Yaşam Kaynağıyım

Ey insanoğlu, sana sesleniyorum! Ben, bir garip damlayım. Diğer dostlarımla birleştiğimde pınar olurum, göl olurum, bir deniz ya da debisi belli olmayan bir okyanus… Bazen pencerene çarpan bir yağmur, bazen gözünün nemini sağlayan bir gözyaşı, bazen masanda bir yudumluk nefes, bazen de en sıcak zamanlarda serinleneceğin denizin olurum. Sen yeter…

Yorumlar kapalı

Plazaların Dili Geçmiş

80’li yılların henüz başıydı…40 yıllık bir maziye sığmış bu plazaların bir dili olsa da şimdi konuşsa… Sağ ve sol görüşçüler 80’lerde çarpışa dursun, gökdelenlerin gölgesinde, şehrin silüetini, iklimini ele geçirmek isteyenlerin mucitliği baş göstermiş o yıllarda. Yapı Kredi Plaza kimliğini alarak Türkiye’nin ilk kurumsallığının ev sahipliğini yapmıştı Levent’te… 1990 lı…

Yorumlar kapalı

Doğanın Sanatıdır Kapadokya

Unesco dünya mirasları listesinde, doğal yapısıyla, kültürümüze, tarihimize kimlik kazandıran, efsunluğu ile milyonları kendisine çekmesini bilen, “güzel atlar ülkesi” anlamına da gelen, transparan coğrafyadır Kapadokya… Bu hayattan göçmeden görülmesi gereken yerlerin “ilk üçü arasındadır” desek mübalağadan sayılmaz bizimkisi… Doğanın gizli elleri, oscarlık mimarları aratmayacak tasarım zenginliğini teslim etmiş bizlere, 60…

Yorumlar kapalı

Aşure Olmak

İnsan, insana aşure olur mu? Olur efendim olur, bal gibi de olur… ‘Ben sana aşure oldum bilemezsin’le başlayan bir hikayenin neresinde olmalı insan? Yanıtı kişiye göre değişse de; aşurenin en yoğun kıvamını kavramalı insan. Olağandan fazla karışık, Nar taneleri gibi ayrık, Kedinin sırnaşıklığı gibi sarmal, Bir o kadar duygusal, Her…

Yorumlar kapalı

Oğlum’a

OĞLUMA… Eskiden çok eskiden fazlaca basit yaşamışız hayatı. Şeffafın en sadesinde demlenmişiz. Öyle marka budalası olmadığımız, markanın bizim peşimizden koştuğu bir zamanın, saltanatlık dilimindeydik. Porselen fincanda, bir kahve içerdik kırk yılı hatır sayılan… Öyle tek kullanımlık bardaklara yazılan uyduruk isimlerin motivasyonu ile koltuğu kabartıp, sokakta gülümseyerek yürümek, yediği kazığı, derin…

Yorumlar kapalı

AŞK

Laf-ı güzaf değil aşk… Öyle sipariş üstüne falan da gelmez. Beklemediğin bir anda beklemediğin yerden çalar kapını. İçeri alıp almamak senin hiss-i kablel’ vûkuunda saklıdır bilirsin. Ismarlamaya girmeden, kalıbına dökmeden, sevgi nefasetini zerk ederek onun adını AŞK yaparsın. Önce ayak ucu parmakların uyuşur, bulaşır bedenine yarım akıl mutluluğun. Kalp kapakçığını…

Yorumlar kapalı