"Enter"a basıp içeriğe geçin

Aşure Olmak

İnsan, insana aşure olur mu?

Olur efendim olur, bal gibi de olur…

‘Ben sana aşure oldum bilemezsin’le başlayan bir hikayenin neresinde olmalı insan?

Yanıtı kişiye göre değişse de; aşurenin en yoğun kıvamını kavramalı insan.

Olağandan fazla karışık,
Nar taneleri gibi ayrık,
Kedinin sırnaşıklığı gibi sarmal,
Bir o kadar duygusal,
Her lezzeti öznelleştiren,
Acıyı-tatlıya,
Özlemi -sessizliğe,
Kaderi -teslimiyete
Emanet eden ortaya karışık bir aşure bu.

Öyle ya ; şimdiki sıradan pembe aşklar gibi de değil.

Pembesi uçup, acısı yüreğine çöreklenen.
İncitmemek için dibine kadar incinen.

Sevgisini beyhude eden bir aşk…

Akrebin kıskacına sıkıştığında kendini feda edebilen.
Özveri yüklü, güven yüklü, merhamet yüklü bir aşk…

Yok efendim öyle bir aşk… Nerde!
Ne uçuğu, ne kaçığı, ne pembesi ?

Düpedüz sahte kalabalık bugünkü aşklar, aldanmayın,güvenmeyin, teslim olmayın!

Aşk dediğin en beyazından, en siyahına kadar gri bulut ışığında ne bir eksik, ne bir fazla yaşanmalı.

Gözler, dudaktan önce konuşmalı, kalbin ritmi uzaktan hissedilmeli, bakarken lal, duyarken kör olmalı…

Tıpkı Aşure gibi olmalı insan…

Narı da olmalı, balı da, azıcık fıstığı, bir avuç fındığı, alabildiğince buğday serpmeli, birazcık ceviz, bir tutam tarçın ile suyunu çok koymadan, kıvamını kaybetmeden, üzüntüleri nohut boyunu geçmeden, sabır ve aşk ile birbirine aşure olmalı insan…

✍🏻Seyhan Özgün