“Öyle bişey bulmalıyım ki”, herkes için son söz bu değil midir, eğer aşkınızı açıklayacaksanız da, “Öyle bir tümce bulmalıyım ki” demez misiniz içinizden. İnsanoğlunda “Öyle bir” hiç bitmez. Bu durum kimi durumlarda iyi, kimi durumlarda da esasında sizi ve çevrenizi felakete götürecek bişeydir. Çünkü bunu söylemeye başladığınızda devamı çok önemlidir, ya egonuzla bağlantılıdır yada söylediğiniz kişi yada kişileri mutlu edecek bişeydir. Egonuzla bağlantılı olduğunda -ki geri kalmış ülkelerde daha çok böyle olur- ya yakın çevrenizi yada halkınızı mutsuz edersiniz, bulunduğunuz konuma göre değişir.
Aşkı, kültürü, edebiyatı, müziği, aklınıza gelecek herşeyi bikenara bırakıp “Öyle bişey bulmalıyım ki” mantığını siyasete vurduğumuzda Türkiye’de pek de hayırlı sonuçlar görmediğimiz ortadadır. Sosyalist ve Kürt hareketini örnek vereceğim ama onların içinden de egolarıyla hareket eden çıktıkları için, bence tam olarak temiz pek de bir grup yok. Buna HDP ve bileşenlerini katmıyorum, çünkü “Öyle bişey yapmalıyım ki” halklarla beraber bir bütünlük içinde yürüyor.
Gelelim Recep Tayyip Erdoğan ve çevresine. Başta Erdoğan olmak üzere herkes bir “Ben” üzerinden siyaset, gazetecilik yada akademisyenlik yapıyor. Belediye başkanlığını saymazsak 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan bütün siyasetini halklara güzel şeyler vermek yerine kendi çıkarları üzerine inşa etti. Erdoğan’ın ve çevresinin anlamadığı şey, bu kadar ego üzerinden gidildiğinde bunun da bir sınırının olduğuydu ve Erdoğan ile çevresi o sınıra geldi. Bunu en bariz şekilde yakındakilerinin Erdoğan’ı sattığı üzerinden görüyoruz. Burada “Sattı” sözcüğünü kötü yada hakaret anlamında kullanmıyorum, çünkü Erdoğan birilerinin kendisini satması için de elinden geleni yaptı esasında.
Peki, 20 yıl sonra, seçimleri kaybedeceği aş,kar olan Erdoğan şimdi ne yapacak da hem cumhurbaşkanı seçilecek, hem de AKP tekrar iktidar olacak!
Erdoğan’ın planı hazır, Istanbul’u başkent yapacağını açıklayacak. Istanbul başkent olacak mı, bana göre çok düşük bir olasılık ama Erdoğan bu yolla başta Istanbul ve Ankara’dan ciddi bir oy toplamayı bekliyor.
Diyeceksiniz ki, burada bir çelişki yok mu, başkentliği alınan Ankara’yla, başkent olacağı söylenen Istanbul neden aynı anda desteklesin. Hayır, burada bir çelişki yok esasında, çünkü başkentler kültürlerine göre değil, sadece coğrafi konumlarına göre seçilirler. Başkentler genellikle savaş durumunda vurulması yada teslim alınması en zor ve uzak şehirlerden seçilir.
İkinci önemli konu, bir ülkenin başkenti olmak önce iyi gibi gözükür, sevinirsin, övünürsün ama o bürokrasi her taraftan üztüne çöktüğünde bunalmaya başlar ve uzaklaşırsın. Aynı Ankara gibi, bisüre sonra “Memur kenti” denmesi dışında hiçbir özelliğin kalmaz. O yüzden, bu proje açıklandığında Ankaralılar rahatlayacaklar ve Erdoğan’a teşekkür oyu verecekler. Ancak bu değişim seçimlerden önce yapılmayacak ki olayın tartışması ve heyecanı seçim günü yaşansın.
Gelelim Istanbul’a, neden böyle bir keşmekeş için Erdoğan’a oy vereceğine. Oy verecek, çünkü bizler 1453’ten beri Istanbul’un, daha doğrusu Bizans’ın oyunlarını ve büyüklüğünü öğrenerek büyüdük. Bize hem Osmanlı sevdirildi, hem de anti-emperyalist olduğu söylenen Mustafa Kemal. Herkesin içine kaçmış bir Osmanlıcılık var ve kurtulması kolay bişey değil.
Ayrıca, eğer yaşamadıysanız başkentçilik ilk başta güzel bişeydir yada öyle görünür. Istanbullunun bir başka özelliği Ankara’ya karşın Istanbul’u hep başkent zannetmesidir. Merkez Bankası Istanbul’dadır, bütün basın sektörünün merkezi Istanbul’dur, sendika merkezleri oradadır, kararlar daha çok orada alınır ve en büyük toplantılar orada yapılır.
Oysa Istanbul’un başkent olmaması için çok nedeniş vardır ama en önemlisi Boğaz’dır ve savaş durumunda en kritik nokta Istanbul’dur. Saray Erdoğan için tartışma konusu bile değildir, hazır saraylar zaten mevcut, benim tek korkum Erdoğan bunu açıklarken kaftanı ne renk olacak, merak ediyorum.
Bu arada şimdilik, Halk Bankası ve Ziraat Bankası’nın taşınma hazırlıkları var, ayrıca bütün bakanlıkların müdür ve müsteşarlıklarının, merkez yine Ankara gibi çalışacak, çünkü bu bir seçim propagandası olarak kalacak.