"Enter"a basıp içeriğe geçin

Eba- ba

Elinde tuttuğu eski model cep telefonunun tuşları arasında gezinen parmaklarına takıldı gözleri; parmakları, üç ile beşin hesabını yaparken aklı, son ödeme tarihi geçmiş elektrik faturasının satırları arasında neyi niye ödediğini zihninde uygun olabilecek bir yere oturtma gayretindeydi. Cep telefonunu elinde döndürürken, kızının akşamki hali geldi gözlerinin önüne “Baba!” demişti, “Baba hani bizim bilgisayarımız yok ya… “Evet kızım yok.” demişti mahcup bir tonda çünkü baba olmak çoğu zaman “var” demekti.” Tabi ki yaparız kızım!” demekti. “Yarın alırız., hallederiz.” demekti. Aklı ve duyguları, yok deyiveren diline rüzgar olup esmek; şimşek olup çakmak istemişti o anda. “Eee kızım!” Kızı yutkunmuş, “Şey baba biliyorsun bizim tabletimiz de yok.” Aklı ve duyguları, bu kelimenin ağzından çıkmasına tahammül edemese de “Yok kızım!” deyivermişti. “Şey baba, şey diyecektim; Arkadaşım Zelal babasının telefonundan öğretmeniyle ders yapıyormuş. Yarın sen de telefonunu evde bıraksan, bende öğretmenimle ders yapsam nasıl olur?” Kızının gözlerindeki ışıltı… “Nasıl fikir ama harikayım.” düşüncesi tatlı yüzünde kocaman bir gülümsemeye dönüşürken adam, cebinden çıkardığı cep telefonunu kızına uzatmıştı. “Olur kızım öğretmenin mi arayacak yarın?” “Evet baba, öyle bir şeymiş. Öğretmen arayıp ders anlatacak, Bir de şey dedi Zelal, öğretmenimi de görecekmişim.” Ama kızım…” diyecek oldu, sonra yutkundu adam. Haydi yemek yiyelim yarın bırakırım telefonumu. Sabah öğretmenini görecek olmanın, günler sonra ders dinleyebilmenin heyecanı ile çabucak yemeğini bitirip kalkmıştı sofradan küçük kız. Adam şimdi iliştiği kırık bankın üstünde elinde tuşlu cep telefonu ile çaresizce bekliyordu. Neyi beklediğini o da bilmiyordu…Çalıştığı fabrika onu işten çıkarmasa belki de kızına bir tablet alabilir, komşularından birinden de internet şifresi öğrenir, kendisi fabrikadayken okuma-yazması olmayan güzel eşi canlı ders platformuna bağlanabilirdi. Biricik kızı da diğer arkadaşları gibi öğretmeni ile ders yapabilirdi. Sabah, kızı uyanmadan evden çıkmış; işe yaramaz telefonunu da yanına almıştı. Şimdi kırık bankın köşesinde akşam kızına söyleyebileceği bir yalan düşünmekten başka yapabilecek bir şeyi yoktu. Peki babalar yalan söyler mi? Söylemez.. Ya o baba, yedi aydır karın tokluğuna geçici işlerde çalışmak zorundaysa…