"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sosyal garabet!

Toplum psikolojisi çok önemli bir bilim dalı. Hele bizimki gibi olaylara vereceği tepki belli olmayan, kriz anında nasıl davranacağı öngörülemeyen bir toplumda…

Yıllar önce İstanbul Güngören’de bir patlama olmuş, en çok can kaybını tüm uyarılara rağmen olay yerinden ayrılmayan meraklı kalabalık meydana gelen ikinci patlamada daha büyük kayıp vermişti. Buna benzer onlarca olaydan söz edebiliriz. 

Şimdi tüm dünyayı korkudan titreten bir virüs belasıyla karşı karşıyayız. Aylardır uyarılar, yasaklar, maskeler, eldivenler en kötüsü de birbirlerimize mesafeli yaşamak durumundayız. 

Hem kendimiz hem de toplum sağlığı için.

Ancak ekonomik kaygılarla aceleye getirilen normalleşme süreciyle birlikte başta toplu taşımalar olmak üzere bir anda sosyal mesafesiz yaşamaya başladık. Sahillerde düzenlenen eğlenceleri, barları ve eğlence mekanlarını alışveriş merkezlerini bu bahse hiç katmıyorum bile. 

Rakamlar tırmanıyor. Şu sıralar hepimizin belki de tek güvendiği politikacı olan Sağlık Bakanı her gün uyarılarda bulunuyor. Ama ne yazık ki kendi çalıp kendi söylüyor. Tepeden tırnağa bir boşvermişlik aman sendecilik içindeyiz. 

Tüm dünya ikinci dalgadan korkarken üstelik. 

Tek korkum Güngören örneğindeki gibi ikinci vakadan can kaybetmek. 

Umudumuzu yitirmeyelim elbette, karamsar da olmayalım lakin n’olur biraz daha dikkat edelim. Bu sosyal garabeti bir sosyal felakete dönüştürmeyelim…