Warning: getimagesize(Savaş, barış, Suriye, Türkiye, aklını kaybetmek,): failed to open stream: No such file or directory in /home/fikirkazani/public_html/wp-content/plugins/wonderm00ns-simple-facebook-open-graph-tags/public/class-webdados-fb-open-graph-public.php on line 1144
"Enter"a basıp içeriğe geçin

İktidarıyla ve muhalefetiyle delirmek bir tarafta savaşa halay çekecek düzeye gelen topluma ne demeli?

Her insana ortalama akıl, vicdan ve adalet duygusu gerekir. Özellikle şu son iki yılda yerle yeksan olan bir memlekete yani bize acilen lazım olan değer ve kavramlar bütünü diye düşünüyorum. Sevgili okur lafı hiç eveleyip gevelemeden sözün özüne geleceğim. Öncellikle geçen günlerde okuduğum Murat Sevinç’in yazısından küçük bir alıntıyla giriş yapmakta yarar var.

“İktidar ve muhalefet, birlikte, bizlere yurttaş muamelesi yapmıyor. Yurttaş filan değiliz biz. Dört beş yılda bir oy veren ve yalnızca birer sayıdan ibaret kelleyiz” Kelle olduğumuzu iktidarı da muhalefeti de bugün Suriye’ye yapılmakta olan savaş kararıyla ispatlamış bulundular. İktidarın kendi varlığını sürdürebilmesi adına yapılan bu savaşın başka bir izahı yoktur. Ama dilerseniz en başa dönelim.

Kimi gazetelerde ve yazılarda yeni bir ortak akıl ve kanın durması için bir süreç beklerken an itibariyle Türkiye silahlı kuvvetleriyle Suriye’ye girdi. Bazı yazarların ve kamuoyunun bir kısmının gözlemlerden beklentileri şu şekildeydi: Ortadoğu’da barış ve huzurun sağlanabilmesi için Türkiye’de yeni bir çözüm süreci, Suriye’de sözü geçen ülkelerin ve silahlı grupların ortak akıl ve tavır takınması. Fakat umulduğu gibi olmadı. Trump öncülüğünde ABD’nin Suriye’den uzun süredir peyderpey çekilmesiyle son aşamaya gelindi, Türkiye Suriye’ye girmeye başladı.

Daha öncesinde Aferin’e girmeden önce eğer hatırlarsanız “Emevi camiinde namaz kılacaktık.” Olmadı. Onlarca topun, tüfeğin gölgesinde Emevi camiini göremedik dahi. Meselenin kalbinin burada çarpmadığının farkındayım. Aferin’e girdik Kobani’de savaştık hangi kazanımları elde ettiğimizi sizlere ifade edeyim.

Çok kısa bir sürede onlarca Şehit verdik. Bir diğer kaybımız ülkenin açılan “öteki” olma fay hattı daha da derinleşti. Onlarca topu, tüfeği ve en önemlisi bu ülkenin evladının canlarını pragmatist/hayalperest bir iktidarın uğruna feda ettik. Bütün kazanımlarımız bunlar oldu. Bunların ötesinde Murat Sevinç’in yukarıda yazdığım sözünü hatırlayın “Evet hepimiz birer kelleden ibaretiz” bu hususun tescili belki bir kazanım olurdu. Ama…

Aklını kaybetmiş bir iktidarın peşinden koşturan cesaretsiz bir muhalefet olmasaydı. Üç beş tane oy uğruna bir kez olsun bu ülkenin menfaatini düşünebilselerdi ah keşke.

Özellikle dikkatimizi çeken çelişkili politikalarıyla kendisine hayran bıraktıran bir ana muhalefet liderimiz var. Ne diyor bu ana muhalefet lideri biliyor musunuz? “Dokunulmazlıklar anayasaya aykırı olmasına rağmen evet oyu verdik, bugün tekrarı olsa aynısını yaparız” O gün dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra Türkiye bambaşka bir yere geldi. Ekonomisi batmış, savaşmaktan harap, siyasi zekası sıfırı bulmuş bir Türkiye oldu. O günün sözlerini ifade eden bu zatı şahane, muhterem Kemal Kılıçdaroğlu bugün de çok farklı değil. Meclisten tezkere geçmeden önce şunları dedi: “Tezkereye içimiz yana yana ‘evet’ diyeceğiz” dedi.

İç politikanın dış politikayla bu kadar sarmaş dolaş olduğu, vatanseverliğin akıl ve ilke kabul etmediği şu günlerde siyasetçilerin dediklerine eyvallah. İçinde bulunduğumuz toplum bu savaşa güle oynaya büyük çoğunlukla onay veriyor. Bıraksanız ah bir bıraksanız halay çekecekler var hem de yüzsüzlükten, cehaletten, savaşın anlamını kavrayamamaktan.

Ben her şeyi anladım fakat şu savaş seviciliği anlayamadım. Garibanın oğlunun hayatı üzerinden nasıl edepsizce içiniz yanar onu anlamadım. Ben anlam veremedim insan ölümünü tek kelam etmeden meşru görenleri. Kusura bakmayın belki de benim akıl seviyem yetmiyor ama bu toplum “Yurtta sulh cihanda sulh” diyen bir kurucunun eseri olan bir toplum nasıl bu kadar vandallaştı hiç ama hiç anlam veremedim.

Büyük bir kısmınız Nutuk’da okumamıştır ama sözlerimi oradan alıntıyla bitireyim “Vatan savunması koşulu olmayan her savaş birer cinayettir” diyen M. Kemal Atatürk’ün sözleriyle bitireyim.

Belki bir gün çiçekler açar, belki bir gün barış uğrar bu topraklara.