Çürüyoruz! Hem de öyle rezil ve vakitsiz bir çürümede değil bu! Herkes hissediyor artık! İçimizde ve dışımızda fark edilmeye başlıyor. Yalnız içinde yaşadığımız toplumun değil, içinde yaşadığımız dünyayı da çürütüyoruz kendimizle beraber. Denizlerimiz, ormanlarımız, ilişkilerimiz, ruhlarımız… Tabi bu sessiz çürümeye kulak tıkayan ve yokmuş gibi davrananlarda var! Sistemin labirent içinde…
Yorumlar kapalıKategori: Çevre
Sanayi, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, esnaf nicedir kan ağlıyor. Ama asıl yıllardır uygulanan yanlış politikalar nedeniyle can veren bir kesim var; o da çiftçiler… Ürünü tarlada para etmiyor. Aracılar ve haller parayı kaldırıyor. Çiftçi traktörünün kredisini, mazotunu, tohumunu ve tüm giderlerini krediyle döndürmeye çalışıyor. Ama yetmiyor. Bu seneki, gelecek…
Yorumlar kapalıBilindiği üzere geçtiğimiz hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı cuma gününe denk gelmesi nedeniyle Diyanet İşler Başkanlığı cuma hutbesini, bu büyük zaferimizi anlatmak üzerine yazmış ve tüm camilere göndermişti. Cami imamlarımız son derece güçlü hitaplarla bu coşkuyu anlatırlarken bu zaferin kazanılmasında en önemli pay sahibi ve düşmanın yurttan nasıl atılacağı konusunda…
Yorumlar kapalıTürkiye’de kafası esen, canı sıkılan, partisine küsen, kendisinden başka doğru görmeyen, velhasıl şartları tutan, isteyen herkes parti kurabiliyor. Yanlış anlaşılmasın partiye karşı değilim ancak ne var ki tüzüklerini incelediğimizde birbirinin fotokopilerini alıp çoğaltmışlar dersek abartmış olmayız. Araya bir iki süslü cümle yerleştirip yeni diye sunmak argo tabirle “anasını boyayıp babasına…
Yorumlar kapalıŞehirler arası otobüs firmalarını, sırtında ağır bir yük olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçme zorunluluğu nedeniyle zor günler yaşıyor. 2019’da otobüsçüye bu ağır maliyet yükleyen 3’üncü köprü zorunluluğu ile ilgili bir çözüme ulaşmak umuduyla TOBB Karayolu Yolcu Taşımacılığı Sektör Meclisi bir rapor hazırladı. Raporda da 3. köprü’nün ağır maliyeti gözler…
Yorumlar kapalıAra sokaklar neşeliydi, şimdilerde o günlerden tek ize rastlayamazsınız. Elimizde bir dilim tandır ekmeği üzerine anne eliyle sürülmüş salça tadı damağımızda kalırdı. Hem elimizde salça olurdu hem de topun peşinden koşardık. Bazen bizden büyük abilerimiz kızardı bize elde ekmek topun peşinden koşulmaz diye. Oturur hızlıca bitirirdik salçalı ekmeğimizi. Üç saat…
Yorumlar kapalıParçalanmış hayallerimin, yıkık dökük umutlarına basmamak için dikkatlice yürüyorum parmak uçlarımda. Ama etrafımdaki hiçbir şey yatağıma on dakika önce girip kurduğum on yıllık hayallere benzemiyor ki… Mesela mutluluğunu dışarı çocuk sesleriyle duyuran bir ev yok burada, sadece, sadece kırık pencerelerinden dışarı sarkmış perdenin uçlarıyla bir ev görüyorum, sanırım kapısı da…
Yorumlar kapalıMevsimlerin her halinden bungunum. Yazı hiç sevmem çok sıcak, kıştan nefret ederim çok soğuk, İlkbahar aşk ayları, sonbahar hüzün dönemi. Ben sanırım sadece mevsimlerin kendilerinden nefret ediyorum. Ama mevsimlerden nefret ettiğim kadar da mevsimlerin beraberinde getirdiklerinden haz alıyorum… Mesela, yaz günleri daha bi’umutla kalkıyorum güneş doğarken, ya da ilk baharın…
Yorumlar kapalıHaklıyız, haklı çıkmak zorundayız düşüncelerimizi sadece haklı olmak üzere kuruyoruz çoğumuz. İnsanları dinlemek bile istemeyecek kadar haklıyız. Bizim düşüncelerimizin çok büyük bir kalkanı var çünkü. Bu kalkana kibir ismini vermişler yıllar yıllar önce. Çağımızda kibir insanları başkalaştırmakla kalmıyor, kibir insanları yaratıyor adeta. Kibir insanlarını detaylıca incelemek lazım. Kimdir bu kibir insanları? Genellikle ruhları dünyanın hayal denizi…
Yorumlar kapalıİnsanlar, insanlar, bana ne insanlardan! (Stefan Zweig – Mecburiyet) Düşünüyorum; Bir daha beni hatırlamayacak insanlardan bana ne! Bir kez daha konuşmayacağım insanlardan bana ne! Belki de son kez gittiğim bir mahallenin köşesindeki bakkalın sert tavırlarından bana ne! Marketteki kasiyerin hesap yapamamasından oluşan kuyruktaki her biri canavarlaşan insanlardan bana ne! Otobüsteki…
Yorumlar kapalı