"Enter"a basıp içeriğe geçin

Diyanetin Atatürk’süz Hutbesi

Bilindiği üzere geçtiğimiz hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı cuma gününe denk gelmesi nedeniyle Diyanet İşler Başkanlığı cuma hutbesini, bu büyük zaferimizi anlatmak üzerine yazmış ve tüm camilere göndermişti.
Cami imamlarımız son derece güçlü hitaplarla bu coşkuyu anlatırlarken bu zaferin kazanılmasında en önemli pay sahibi ve düşmanın yurttan nasıl atılacağı konusunda askeri bir dehayla plan yapıp, zafer kazandıran başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamaları tam anlamıyla hadsizliktir.

Türkiye Cumhuriyetini kuran “O”.
Büyük Taarruzu gerçekleştirip, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanmasına neden olan planların sahibi ve uygulayıcı başkomutanı “O”.
Cumhuriyeti kurduktan sonra Diyaneti kuran da “O”.
Fakat onun başkomutan olarak yönettiği zaferini, onun kurduğu diyanet yazıyor, fakat onun ismini anmaktan imtina ediyor. Bu kabul edilemez.

Camilerimiz de yıllarca Emevi Arap zihniyetinin hakimiyetiyle İslam dini değil, Arap kültürü anlatıldı, halen de anlatılmaya devam edilmektedir.
Atatürk’ün adını anmadan zaferine sahip çıkanlar, Türkleri katleden Arap komutanlara camilerimizde yıllarca rahmet okutturup amin dedirttiler.
Bilinmelidir ki, sizin yok saymanızla yok olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti ayakta kaldığı müddetçe de sizler gelip geçicisiniz.
Bir iki yıl önceki diyanet işleri başkanı nerde kimse bilmez. Sizler de işiniz bittiğinde adınız sanınız unutulacak, ancak Atatürk ismi hep var olacaktır.

Gelelim sizin günah köşenize.
Yanlışlarınızı saymaya kalksak sayfalar yetmez.
Yıllarca bu ülkede Fethullah Gülen’in doğum gününü, Peygamber efendimizin doğum günüymüş gibi “Kutlu Doğum” diye bir haftaya yayarak kutlama programı düzenleyen diyanet, son 2-3 yıldır kutlu dogum haftasını kaldırdı.
Sorgulamaktan uzak olan, ne denilirse inanan saf milletimiz, bunu da sorgulamadı.
Hatta bundan 5-6 yıl önce Fethullah Gülen ölmüş olsaydı, Çamlıca tepesindeki yeni yapılan caminin yerine Fethullah Gülen’in türbesini kuracak insanların Atatürk’ü sevmemeleri, ona saygı göstermemelerini anlıyoruz.

Dert başka; “kılıç artığı” Yunan tohumlarıyla, Türkiye’de ki Atatürk düşmanlarının aynı düşüncede buluşmaları soylarının benzeşmesinden geldiği kanaatindeyim. Bunu da anlıyoruz. Yunan’ın hayatta kalan kılıç artıkları kaçarlarken, kadınlarımıza kızlarımıza tecavüz ederek kaçtılar. Düşünmeden edemiyorum; bugün düşmanlık edenler o kılıç artıklarının bıraktığı tohumdan arta kalan veled-i zinalar olmasın??

Başına musibet gelmeden düşünmeyen, sorgulamayan insanların olduğu yerde bu tip insanların yönetici koltuklarında olmaları garipsenmez ve garipsenmiyor da…

Bir kaç yıl önce Suudi kral Abdullah öldüğünde Türkiye’de yas ilan edilip bayraklar yarıya indirildi. Oysa o kralın sarsılmaz Amerikan dostu olduğu ve Türkiye’nin arkasından kuyusunu kazdığı hep biliniyordu. Şimdilerde herkes Arap krallarına karşı tepki göstermeye başladı. Keşke bayrakları yarıya indirmeden önce uyansaydınız…

Dediğim gibi, bunların günahlarını yazarsak sayfalar kitaplar almaz.
Kimlere gıyabi cenaze namazları kıldıklarını, Kiliseleri “Bismillah” diyerek açtıklarını, Rahiplerden Papazlardan daha heyecanlı en ön safta yer kapma savaşı verip kurdela kestiklerini mi anlatayım neler var neler…
Gerekirse onları da uzun bir yazımda anlatırım.

Yani demem o ki: Diyanet; başına türbanı takıp, altına mini etek giyen, yüksek topuklu ayakkabılarıyla cami avlusundan kıvırta kıvırta geçip, üstelik bir de selam veren mazbut aile kızı rolü oynayan bir görüntü vermekten vazgeçmelidir.
Ya o başındaki örtüyü çıkaracaksın ya da eteğinin boyunu uzatıp topukluyla cami avlularında kırıtmayacaksın.
Umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır.

Bizim ceddimizde; Oğuz Kağan(Mete Han) Sultan Alparslan, Osman Gazi, Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamid Han, Mustafa Kemal Atatürk, hepsi birdir, hepsi Türk Devletleri’nin büyük devlet adamlarıdır. Birini birinden ayırmak o soya ihanettir.
Soyuna ihanet eden soysuzdur.

Tarihten günümüze kadar Türk Milleti için mücadele vermiş tüm devlet büyüklerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Allah onlardan ebeden ve daimen razı olsun.

Tarihe yön veren böyle Ataların torunu olmakla gurur duyuyorum.

Saygılarımla
Yavuz YILDIZBAŞ