Bugün İslam dininin yaşadığı tükenmişlik sendromu ve çaresizlik ortamının sebebi tabii ki biz Müslümanlarız.
Bugün her kadın dilediği gibi başörtüsünü takarak ya da takmayarak sosyal hayatta rol alabiliyor ve ister kamu ister özel sektör fark etmeksizin her işte çalışma imkanı bulabiliyorlar. Bu konuda gözlemleyebildiğim kadarıyla herhangi bir baskı görmüyorlar. Tabii ki başörtüsü konusunda olması destekleyen ve desteklemeyen insanlar arasındaki uç noktalarda olan insanların ufak tefek baskıları olabilir ama bu genelleme içinde değerlendirmeye gerek yok. Çünkü bu menfi olaylar toplum içinde değerlendirilmemeli.
Başörtüsünün toplumda bu kadar rahatça kullanılabilmesi için geçmişte çok büyük mücadeleler verildi. Hatta olmasın diye Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hükümeti türlü oyun ve hilelerle düşürüldü. Fakat o gün ki fedakarlık ve mücadele sonucunda din özgürlüğü alanında o gün akla dahil gelmeyecek özgürlükler sağlandı.
Fakat bugün bu örtüyü takan genç kızlarımız, taktıklarının bir misyon taşıdığının ve takan kişinin İslam dinine mensup olduğunu ve dini yaşamda belli bir özene sahip insan olduğunu gösteren bir örtü olduğunu kavramaktan çok uzaktalar. Bu örtüyü aileler sanki namus göstergesiymiş gibi kız çocuklarına zorla taktırıyor ve o kızlarda ailelerinden uzakta olduklarında sanki İslam’dan da uzaklaşmış gibi davranıyorlar. Bazı kızlarda bunu ailelerinden küçüklüklerinden itibaren gördükleri ve sempatiyle yaklaştıkları için takıyorlar. Zorla takıldığında kişi o örtünün maneviyatını, önemini ve misyonunu bilmiyor, kavrayamıyor. Daha fenası kendini daha dindar ve namuslu olduğunu zannettirmek için taktığa o örtüye ihanet edip, zarar veriyor.
Maalesef ki internet ”Türbanlı Porno” adlı bir başlık var. İşte zorlamalar böyle başlıklara sebep oluyor.
Tabi erkekleri de unutmayalım. Namus sanki sadece kadınlara farzmış gibi yaşıyoruz. Ayeti kerime de örtünmeyi ilk önce erkeklere farz kılan Allah, namusu kadınlara ait ya da daha sadık olması gerekiyormuş gibisinden bir duruma izin verir mi?
Ne hikmet ise halkı Müslüman olan toplumlarda kadınlara ve hatta çocuklara istismar ve taciz yüksek oranlarda. Örneğin; Konya gibi muhafazakar bir şehirde askerliğim boyunca birçok namus-suzluk olayına şahit oldum.
Bunun nedeni tabii eğitim eksikliği. Eğitim eksikliği sanki erkeklere her konuda sınırsız özgürlük veriyormuş gibi hissettiriyor. Çünkü erkek güçlüdür korur, akıllıdır ve en önemlisi para kazanır. Özellikle yaşı ilerlemiş olan kadınlar böyle düşünüyor. Ancak genç kızlarda da bu oran maalesef az değil.
Yaşlı kadınlarımızın böyle düşünmesinin bir nedeni çaresizlik. Maalesef ki ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların kocaları, karılarını aldattıktan sonra eğer yakalanırlarsa, kadınlar çocuklarıyla ortada kalmak korkusuyla aldatılma olayını kabul ediyorlar. Sonra alkol, kumar ve uyuşturucuya hiçbir şey diyemiyorlar. “Kocam akşam evine gelsin, yatsın yanımda, evin parasını versin yeter. Erkek adamdır elinin kiri. Bu dönemde kadınlar kötü erkekler napsın” mantığına bürünüyorlar.
Oysa ki bu erkekler kadınlarının namusuna canlarından daha çok önem vermesini isterler. Namus onlar için dinden bir tık sonra gelen bir tabudur.
Ve din bu algı yönlendirmesi, eğitim eksikliği ve yorumlama eksikliğinden dolayı zahiri anlamda yorumlamanın eksikliği ve imkansızlığı onları batili bir din anlayışına sevk ediyor.
Genç kızlarımızın başörtüsü konusunda bu kadar hata ve gaflet içinde olması erkeklerin ve orta yaş üzerinde kadınların bağnazlığı yüzündendir. Erkeği dışarı çıkabilen, kadını eve hapseden, kadına sadece evinde karanlık bir odaya hapseden bir düşünce yapısı hem İslam’a hem Müslümanlara en çok zarar ı veriyor.
Bu şekilde gayrimüslim devletlerin istediği dini yaşıyoruz. Zahiri anlamda yorumlanamayan bir İslam’ı yaşıyor. Sadece şekilci, gösterişe dayanan bir ümmet. Yatsı namazından sonra içmeye götüren zihniyet oluşturuyor.