Günümüz dünyası, gelişmeler ve ilerlemeler sayesinde baştan başa yeniliklerle örülüyor. İnsani bir ihtiyaç olan ‘bilgilenme’ güdüsü de bunlardan oldukça etkilenmektedir. Zira enformasyon işinin amiral gemisi olan gazeteler, telefon ekranlarına küçülüyor ve basılı gazeteler yaşam mücadelesi veriyor. Bu maddesel değişim gazetecilik anlayışlarını da etkilemekte. Ekonomik zorluklarda hala yayınlanmaya çalışılan basılı gazetelerin çalışanları için çanlar çalmakta. Bazı görüşlere göre kısa sürede gazetecilik ‘profesyonel bir meslek’ olmaktan çıkacak.
Gazetecilik ve gazeteci
“Gazetecilik, nitelikli bir haberi/bilgiyi araştırmaktan, doğrulamaktan, bağlamına yerleştirmekten, sıra ve düzene sokmaktan, biçim vermekten, yorumlamaktan ve yayınlamaktan oluşan süreçtir.”1 Bu tanım, oldukça materyalist bir tanım olmakla beraber gazetecinin yaptığı işi özetlemektedir. Ama gözden kaçırılan bir nokta vardır: “her işte olduğu gibi gazeteciliğin başlangıç noktasını akıldan önce duygudur.”2 Bahsi geçen duygusal boyuta sahip olmayan insanlar yukarıdaki işleri nitelikli bir şekilde yapamazlar.
Gazetecilik onurlu bir meslektir; çünkü doğru haber, yorum ve görüşleri içeren bilginin dolaşımını sağlamak gibi onurlu bir amacı vardır.3 Bu, onurlu bir amaçtır; çünkü toplumun -özellikle demokratik olma iddiasında bulunan bir toplumun- sağlıklı olması buna bağlıdır. Gazetecilere, toplum üzerindeki bu görevlerinden dolayı ideolojik görüşleri ne olursa olsun hükumetlerin çoğu tarafından açıkça müdahalelerde bulunmadıkları sürede bile sansür ve denetim uygulanmaya çalışır ve bunu da genellikle başarırlar. Buradan bu ‘onurlu’ mesleğin içine çekilmeye çalışıldığı tüm tartışmalardan uzak bir yerde gazetecinin ‘özgür ve güçlü’ olması gerektiğini söylemeliyiz. Bu iki unsur sağlıklı bir demokrasinin vazgeçilmez parçalarıdır. (Burada ‘güçlü’ sözcüğü özellikle eklenmiştir; çünkü sadece özgürlük yeterli değildir, basın özgür olduğu halde çekingen ve uyuşuk olabilir.) Peki ya tüm bu onurlu, güçlü, özgür meziyetlere sahip bir gazetecinin özellikleri neler olmalıdır?
Gazetecinin özellikleri
19. yüzyıl ABD’sinin ünlü gazetecilerinden olan Matthew Arnold “Gazetecilik, aceleyle yapılan edebiyattır” demiştir.4 Sadece üç kelimeden oluşan bu tanım gazetecinin mesleğiyle arasındaki duygunun bir ifadesidir ki sadece ‘edebiyat yapmak’ değilse bile bunu ‘aceleyle’ yapmak tam da gazetecinin işidir. Gazetecinin işini iyi yapması merak, adanmışlık, empati, cesaret gibi temel duygularının güçlü olmasıyla mümkün olur. 5Bu duyguların kökleri ne kadar derine giderse o kadar iyidir. Heyecan ve tutku da gazetecinin işini iyi yapması için gereken, azim ve cesaretin en önemli kaynağıdır.
Kaynağını saygı, sevgi ve özenden alan duygular, gazeteciye her işinde doğru yol gösterir. Makam, mevki, yaş, cinsiyet, din, dil, ırk ve servet farkına bakılmadan tüm insanların, tüm canlıların ve doğanın saygıyı hak ettiğine inanan gazetecinin yaklaşımındaki incelik hemen fark edilir.
Gazeteci gözlem yaparak haberin ilk aşamasını gerçekleştirmiş olur. Gazetecinin iyi bir gözlemci olması ve gözlemlemeyi sevmesi şarttır. Merak gazetecinin hayat tarzıdır. Meraksız kişi, diğer işleri belki daha iyi yapabilir ama gazetecilikte başarılı olamaz. İyi bir gazeteci merak duygusuyla ulaştığı şeyleri de acımasızca sorgulamadır. Zira ‘eleştirel akıl’ olmadan gazetecilik de olmaz.
Gazeteci ve nesnellik
“Yalan söyleme!” demekle “Gerçeği söyle!” demek aynı şey değildir.6 Herkesin günlük yaşamdan bildiği gibi, sessiz kalarak, yorum yapmayarak, konuyu değiştirerek yalan söylemekten kaçınabiliriz, ama yalan söylemiyor olmak gazetecilik için pek de yeterliliği olan bir ilke değildir. Gazeteci yalan söylememeli ama bununla birlikte bazı konularda susmayarak doğruyu da söylemelidir. Bu bakımdan, ‘doğru habercilik’, gazetecilik için oldukça eksik bir kavramdır.
Yine nesnellik de günümüzde gazetecileri arasında çok sık tartışılan bir kavramdır. Nesnellik, ‘iyi gazeteciler’ tarafından reddedilen bir kavramdır. Gerçekçilik (gerçeği söylemek) nesnellikten daha büyüktür. Zira bazı gerçekler nesnel pozisyonda kalarak söylenemez.
Günümüzde Geleneksel Gazetecilik ve Yurttaş Gazeteciliğinin Ortaya Çıkışı
Dijital devrim ile beraber gazetelerin tirajları günden güne azalıyor ve gazetelerin internet siteleri önem kazanıyor. Önce radyonun sonra da televizyonun hayatımıza girmesiyle birlikte geleneksel gazetecilik anlayışında değişiklikler yaşandı. İnternetin ve mobil teknolojilerin yaygınlaşması ise gazeteciler için değişiklikten ziyade bir son olarak görülüyor. Bir yandan sansür ve baskı ile mücadele etmeye çalışan sektör, diğer yandan da ekonomik açıdan zor günler yaşıyor. Sosyal medyaya kadar indirgenen gazetecilik, artık kağıt baskıya imkan vermeyeceği de söyleniyor. Tüm bunların bir sonucu olarak bazı görüşlere göre gazetecilik, profesyonel bir meslek olarak varlığına devam ettiremeyecek.
Günümüzdeki dijital ortam ve bu düşüncelerin tamamı insanları haber üretebilen kimseler haline getirdi. Bahsettiğimiz sansür, ekonomik kaygılar, profesyonellik gibi olgulardan uzakta halkı bir muhabir niteliğinde gören anlayış olan ‘yurttaş gazeteciliği’ ortaya çıktı. Temelinde eldeki mevcut imkanlarla (sosyal medya, bloglar, telefon, kamera vs .) etrafında olan olayları insanlara aktarmak olan bu anlayış, gazetecilik eğitimi olmayan insanlar tarafından yapılması ve sistematik bir süre zarfında yapılmaması gazeteciliğin bir meslek olarak ortadan kalkacağı iddiasını güçlendirdiği söyleniyor.
Bana kalırsa…
‘Yurttaş gazeteciliği’ şu an olduğu noktadan bir adım daha ileriye gidemeyecek. Profesyonel yapılmayan her iş belirli bir kitleyle sınırlı kalacaktır. Üstelik internet teknolojileriyle yapılan bu gazetecilik biçimi fakenews denilen yalan haber ve sahte bilgi dolaşımına çok müsaittir. Hiyerarşinin, üstlük altlık ilişkilerinin olmaması ve bunların haber aşamasında özgürlük sağlıyor olması teoride kulağa çok hoş geliyor. Fakat denetim mekanizmasının olmaması ortaya çıkan ürünlerin kalitesini de etkiliyor. Amatörce hazırlanan, istenilen kitleye ulaştırılamayan, gerçek dışı bilgi içeren haberlerin ve bu haberleri yazan yurttaş gazetecilerin sağladığı fayda ve zararı karşılaştırdığımızda zararın daha fazla olduğunu görüyoruz. Belki ilerleyen dönemde bu yeni gazetecilik biçimi bir reforma tabi tutulur ve eksik ve zararlı yönleri üzerinde çalışılırsa bu durum değişebilir. Mevcut haliyle yurttaş gazeteciliği internet teknolojileriyle ortaya çıkan günübirlik heveslerden başka bir şey olarak görünmüyor.
Anaakım medyada kendine yer bulamayıp çözümü yurttaş gazeteciliğinde bulan gazeteciler de var. Belki günü kurtarmak için bu doğru bir adım. Lakin bu durum sürekli hale gelirse şikayetçi olunan anaakımı birilerinin ellerine bırakıp kaçmaktan başka bir şey olmayacaktır.
Amaç bırakıp gitmek değil, değiştirmek ve dönüştürmek olmalı. Bunu yazarken her şey çok kolay biliyorum. Ben de gazeteciyim ve üç dört kişinin okuduğu sitelerde haber yazmayı yararlı bir iş olarak görmüyorum. Değişime inanmayan insanların değiştirmeye cesareti yoktur. Denemek, gerekirse tekrar tekrar denemek gerekir. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü var ki bana hayatımın her aşamasında cesaret verir. Okuduğum lisede giriş merdivenlerinde asılıydı bu söz: “Başarı ‘başaracağım’ diyenindir!”
Gelelim ‘gazetecilik bir meslek olarak devam etmeyecek’ iddiasına. Tamamen asılsız bir öngörü. Gazetecilerin sayısı azalır. Gazetelerin bir kısmı kapanır, sadece internetten yayın yapan gazeteler sektörü sürdürür ama gazetecilik bir meslek olarak asla bitmez. Teknoloji her sektörü etkiliyor. Örneğin tıp doktorları da teknolojiden nasibini alıyor. Lazer teknolojileri, yeni cihazlar vs. her geçen gün geliştirilmeye devam ediliyor. Peki bu durumda doktorluk bir meslek olarak yapılmaktan çıkacak demek mümkün mü? Tabii ki hayır. Zira teknoloji ve sağladığı imkanlar ne olursa olsun sadece doktorun yapabileceği şeyler var ve olmaya da devam edecek. Gazetecilikte de durum buna benziyor. Her ne kadar teknolojiyle beraber enformasyon yayılımı kolaylaşmış olsa da gazetecilik meslek olarak yapılmaya devam edilecek. Zira gazetecilik meslek olarak yok olursa sadece profesyonel gazetecinin yayabileceği enformasyon da yok olur. Peki bu olası mı? Hayır.
Gazeteciliğin yarına uygun hale gelmesi için çalışan birçok medya devi var. Ülkemizde de Hürriyet gazetesi bu konuda önemli uğraşlar veriyor. Bilindiği gibi Hürriyet Türkiye’nin basılı olarak en çok okunan gazetesi. İnternet sitesi de bir günde 25 milyon tekil okuyucu tarafından milyonlarca tıklanma alıyor. SporArena+ adında sadece internetten yayın yapan bir spor dergisini bu hafta yayınlamaya başladılar. Teknolojinin imkanlarından yararlanmak için çok çaba harcıyorlar. Yazarları Facebook üzerinden canlı yayınlarla söyleşiler yapıyor mesela. İnternet sitesine özel içerikler üretiyorlar. Sadece internet sitelerinde yazan basılıda olmayan yazarları var. Uzun lafın kısası gazeteler bugünün teknolojilerine uyum sağlamalı üstüne üstlük yarının teknolojisine de kendisini hazırlamalı. Örneğin Hürriyet her ne kadar en çok satan gazete olsa da tirajı günden güne eriyor. Teknolojiyle iyiden iyiye internete kayan gazetecilik sektörünü iyi okuyan Hürriyet günden güne internet sitesinin tıkanmasını artırıyor ve teknolojinin imkanlarını kullanmaya çalışıyor. Son söz olarak, gazeteciliğin bitmesi mümkün değil. Gazetecilerin de bugüne uyum sağlayarak ve yarına hazırlanarak yoluna devam etmesi gerekiyor.
1 Cagé Julie,2016, Medyayı Kurtarmak, İş Bankası Yayınları, İstanbul, s.18
2Türkoğlu Faruk, 2014, Gazeteci Oluyorum, Optimist Yayınları, İstanbul, s.13
3Andrew Belsey-Ruth Chadwick, Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, s.14
4Türkoğlu Faruk, 2014, Gazeteci Oluyorum, Optimist Yayınları, İstanbul, s.12
5Türkoğlu Faruk, 2014, A.g.e., s.13
6Andrew Belsey-Ruth Chadwick, Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, s.24
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Aynı alanda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Medya etiği, inovasyon gazeteciliği ve siyasal iletişim alanlarında akademik çalışmalar üretirken Fikir Kazanı’nda da anlatmak istediğim şeyleri yazıyorum.