"Enter"a basıp içeriğe geçin

İnsani nankörlük, Elon Musk’ın Tesla’sı ve “biz”

İnsani Nankörlük

Bugün İstanbul’a döndüm. Hiç bitmeyecek gibi görünen şeyler ne de çabuk bitiyor. Kalmıyor. Bir aylık “upuzun” bir tatilin alışıldık sonu. Düzce-İstanbul arasındaki otobüs yolculuğum esnasında her zamankinden daha fazla düşünebileceğim çok müsait bir ortam vardı. Aklımdan aynı anda neler geçiyordu, şaşırdım. Hem gitmek istiyordum. Hem de bunun İstanbul’a değil de başka, hiç bilmediğim yerlere olmasını. Ben bu durumu “insani nankörlük” olarak tanımlayalı henüz çok olmadı. Bir şeye alışma durumundan sonra ortaya çıkan farklılık ve değişiklik isteği. Bunu kendimden başka birçok kişide de gözlemlediğim için ‘insani’ bir durum olduğuna karar verdim. Ne var ki nankörlükten başka bir şey de değil bu. Tezer Özlü bunu bir adım daha ileri götürerek şöyle demiş:Sürekli gitmek istemek de bir yerde hiçbir yerde olmak istemek değil mi? Olabileceğim bir yer kaldı mı? Hiçbir yerdeyim.” Şimdi birkaç gün İstanbul’un temposuna, acımasızlığına ve her şeye rağmen eşsiz güzelliğine tekrar alışana kadar Özlü’nün dediği hiçbir yerdeyim. Hiçbir yerden herkese selamlar.

Elon Musk’ın Tesla’sı uzayda gezinirken Dünya’da 675.4 milyon dolar zararı açıklandı ama…

ABD merkezli uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX, kargosunda spor otomobil taşıyan dünyanın en güçlü roketi Falcon Heavy’i başarıyla uzaya fırlattı. Tüm bunların mimarı olan şirketin sahibi girişimci Elon Musk bugünlerde dünyada en çok konuşulan isimlerden biri. Musk otomobilini uzaya fırlatıp Mars’a oturtmayı planlasa da bu mümkün olmadı. Tesla, Mars’ı ıskaladı ve şoför koltuğundaki maketle birlikte uzayın derinliklerinde geziyor. İşe bakın ki fırlatma olayından bir gün sonra Tesla Motors, 2017’de son çeyreklik dönemde 675.4 milyon dolar zarar ettiğini açıkladı. Benim tüm bunlardan anladığım Musk, 47 yaşında “harika” bir girişimciden, yatırımcıdan, mucitten çok daha fazlasıymış. İyi bir reklamcıymış da. Aynı anda hem uzay şirketinin hem de otomobil markasının pahalıya mal olsa da reklamını yapmış oldu.

Bu konuyla ilgili Rusya’dan da bir açıklama gelmiş. Ne de olsa Soğuk Savaş daha sıcak bir ortamda devam  ediyor. Rusya Uzay Ajansı sözcüsü Igor Burenkov bunun “harika bir pazarlama numarası” olduğunu söyleyerek Elon Musk’ın uzay yarışının yeniden başlaması gerektiğini belirten açıklamasına da şöyle cevap verdi: “Tesla’da işler iyi gitmiyor, bunu herkes biliyor. Bu mükemmel bir numaraydı. Sadece harikaydı.” Haklı. Musk gerçekten “harika” bir adam. İstanbul’da bir alışveriş merkezinde Tesla’nın bir modeli sergileniyor. En az uzayın derinliklerinde gezen model kadar heyecanlandırıcı bir araba. Şimdi bu “harika” reklamdan sonra bakalım Tesla 675.4 milyonluk zararını ilk çeyrekte ne kadar azaltabilecek?

Biz”e neler oluyor?

Hafta içi bir rapor yayınlandı. Farklı siyasi partilerden insanlar çocuklarının birlikte oyun oynamasını istemiyormuş. İş artık birbirimizi ayrıştırmaktan, bir birimize uzaklaşmaktan da geçti. Artık çocuklarımızı da ayrıştırıp, uzaklaştırıyoruz. Sebep de karşıdaki kişinin demokratik hakkını kullanarak farklı bir siyasi partiye oy ve gönül vermesi… 80 milyonluk güzel ülke. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a, Adana’dan Düzce’ye… Bize neler oluyor? Evet ‘biz’e.

Kemal Sayar’dan bir alıntı

Bir günde birkaç kez duyduğumuz ve söylediğimiz şeyler vardır. Bunlardan bir kaçı: ayrışma, kutuplaşma, düşmanlaşma, yabancılaşma… Öyle ki farklı düşünenin komşumuz olmasını istemiyoruz, ‘çocuğumla ötekinin çocuğu oynamasın’ diyoruz, farklı partinin basın açıklaması yapmasını bile hazmedemiyoruz. Bunların hepsi İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin yaptığı “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları” konulu araştırmadan çıkan sonuçlar. Kemal Sayar’ın “Biraz Konuşmaya Ne Dersin?” başlıklı yazısı ne güzel bir reçete, ne güzel bir anlatı, ne güzel bir tedavi…

Bir varlık ve yokluk savaşı varsa eğer, birlikte var ya da yok olacağız. Hepimiz birbirimiz için aynayız, kimse ötekinden düşüncelerini değiştirmesini talep etmiyor. Sadece kendimizi en iyi şekilde anlatmanın ve diğerini de en iyi şekilde anlamanın derdindeyız.

Ancak birbirimizi sabırla dinleyerek, yıkıcı ve kesin inançlardan uzaklaşabilir, derdimizin ötekini yok etmek değil onunla birlikte var olmak olduğunu fark ederiz.

Kemal Sayar, 2015, Her Şeyin Bir Anlamı Var, Timaş Yayınları, İstanbul.