"Enter"a basıp içeriğe geçin

“Sosyal medyasız “sosyal” olanlara selam olsun!”

Bir zamanlar, teknoloji ve yapay zeka topraklarında gelişen modern bir köyde, İnternet Vadisi adında bir yer varmış. Vadinin eski adı da Göğden Yaylası Vadisi’ymiş. Bu vadide, her türlü bilgiye erişmek mümkünmüş. Bilgeliği simgeleyen büyük bir kitap ağacı bu vadide yaşarmış ve adeta bir kütüphane gibi herkese bilgi sunarmış.

Fakat İnternet Vadisi’nde bir sorun varmış. Gençler, sosyal medyanın büyüsüne kapılıp, sürekli ekranlara bakarak zamanlarını geçiriyorlarmış. Günlerini, yalnızca beğeni ve takipçi sayılarına odaklanarak geçiriyorlarmış. Bu durum köyün yaşlı ağaçlarını endişelendiriyormuş çünkü gençler, kitap ağacının gölgesinden uzak duruyor, onun sağladığı bilgeliği değerlendirmiyorlarmış.

Bir gün, İnternet Vadisi’nin en bilge ağacı olan Göğden Yaylası Ağacı, köyün gençlerini bu zararlı alışkanlıklardan kurtarmak için bir plan yapmış. O gece, tüm köy rüyalarında Göğden Yaylası Ağacı’nın sesini duymuş:

“Sevgili gençler,” demiş Göğden Yaylası Ağacı, “sosyal medyanın cazibesine kapılıp, gerçek hayatı unutuyorsunuz. Oysa gerçek bilgi ve mutluluk, doğadan ve kitaplardan gelir. Sizleri sosyal medya bağımlılığından kurtarmak için bir göreve ihtiyacım var.”

Ertesi sabah, köyün tüm gençleri Göğden Yaylası Ağacı’nın köklerinin etrafında toplandılar. Göğden Yaylası Ağacı, onlara bir hikâye anlatmaya başladı:

“Bir zamanlar, bir kuş sürüsü vardı. Bu kuşlar, hep birlikte uçarak yeni yerler keşfeder, doğayla iç içe yaşarlardı. Fakat bir gün, kuşların lideri, sosyal medyayı keşfetti. Kuşlar, sürekli telefonlarını kontrol etmeye başladılar ve uçuşlarından zevk almayı unuttular. Yavaş yavaş, doğadan uzaklaştılar ve mutsuz oldular. Tek dertleri beğeni ve takipçi sayısını arttırmaktan ibaretti. Beğeni sayısı için yapmayacakları sakarlık yoktu. Para verip beğeni sayısını arttıranlar bile vardı.

Sosyal medyada geçen zaman miktarı o kadar çoğalmıştı ki hiçbir nakliye aracı bu kadar zamanı taşıyamazdı. Boşa giden zaman, kuşlar arasındaki samimiyetin yok oluşu, bencillik, kimsenin kimseyi düşünmemesi, empatini yokluğu… Sosyal medya sosyal medya değil de bir karabasan olmuştu sanki.

 Ancak bir gün, Gürlek çeşmesinin henüz sosyal medya kullanmayan Dikenli Tarla Kuşu yani küçük lider kuş, doğaya geri dönmenin önemini fark etti ve diğer kuşlara doğal yaşama geri dönmelerini önerdi. Kuşlar, Dikenli Tarla Kuşu’nun yani küçük liderlerinin önerisini kabul edip, yeniden doğayla iç içe yaşamaya başladılar. Ve o gün, mutluluklarına kavuştular.”

Göğden Yaylası Ağacı’nın hikayesinden etkilenen gençler, sosyal medyadan uzaklaşmaya ve gerçek dünyayı keşfetmeye karar verdiler. Artık her gün kitap ağacının gölgesinde toplanıp, kitapların sunduğu bilgeliği paylaşıyorlar ve doğayla iç içe, mutlu bir şekilde yaşıyorlardı.

Sosyal medyadan değil de yüz yüz paylaşım yapıyorlardı artık. Yüz yüze paylaşım yaptıkça dostluklar pekişti. Beraber yürüyüş yapmaya, bisiklet sürmeye, Göğden Yaylası Ağacı’nın gölgesinde geleceğe dair hayallerini paylaşmaya başladılar. “Sosyal medyanın bize sunduğu yalanları görme fırsatı bulduk. Keşke şu sosyal medyayı hiç kullanmasaydık!” dediler. Ticari konular hariç kişisel olarak hiçkimse sosyal medyadan memnun değildi zaten.

İnternet Vadisi’nin ya da eski adıyla Göğden Yaylası Vadisinin gençleri, sosyal medyanın büyüsünden kurtulmuştu ve gerçek mutluluğun doğada ve kitaplarda olduğunu keşfetmişlerdi. Tabiata yönelmişlerdi. İnsanların zamanlarını çalan, dikkatlerini dağıtan ve gerçek dünyadan uzaklaştıran korkunç bir sanal varlık olarak karşılarında duran sosyal medyanın asıl derdini anlamışlardı. Gençler artık kimi görseler şöyle bir konuşma yapıyorlardı:

“Sosyal medya İlk başta sizi cezbetmek için parlak ve çekici görünür, ama içine girdiğinizde sizi gerçek dünyadan uzaklaştırır ve dikkatinizi dağıtır. Sonunda, gerçek değerli olan şeyleri göremez hale gelirsiniz.

Sonra ne kendinizi ne de ailenizi, dostlarınızı görürsünüz oysa insanların yüz yüze konuşmaya, birlikte etkinlikler yapmaya hatta birlikte üzülmeye ihtiyaçları vardır.”

Sosyal medyanın içi gençleri dışı aileleri yakamayacaktı artık. Yıktığı aileler, geleceğini yok ettiği gençler olmayacaktı artık. Artık herkes Sosyal Medya Canavarının tuzaklarına daha dikkatli bir şekilde yaklaşıyor ve gerçek dünyanın değerlerini daha çok takdir ediyordu.

Bütün bunlara vesile olan Göğden Yaylası Ağacı’nı yıllar önce oraya dikip yetiştiren ve ağaçların her türlü ihtiyacını karşılayan kişi de Emin oğlu “EminAbdılla” namıyla bilinen tecrübeli biriydi. Yetiştirdiği ağaçla ve kendi birikimiyle kendisinden sonraki nesillere yol yöntem göstermeye devam diyordu.

Sosyal medyasız sosyal olanlara selam olsun!

Sosyal medya sizi özünüzden uzaklaştırmadan siz ondan uzaklaşmaya gayret edin.