"Enter"a basıp içeriğe geçin

“Kalbî, Kavlî ve Fiilî” Dik Duruş – Gazze

Gök kubbe altında bir insan olarak tüm dünya vatandaşlarının vicdanı Gazze’de yaşanan trajediye ve İsrail zulmüne karşı isyan etmelidir, çırpınmalıdır. En azından kalbinde bir sızı hissetmeli, “Ben insanım!” diyebilen kişi.

21. yüzyılın en büyük insanlık suçlarından biri olarak kabul edilen ya da edilecek olan –daha beterini yapmazlarsa tabi- bu zulüm, masum Gazze sakinlerinin gözyaşları ve acıları arasında kapanmayacak derin bir iz bırakmıştır.

Sadece istatistik olarak değil, aynı zamanda insanlık tarihinin utanç sayfalarında da yer alması gereken bu olay, tüm dünya toplumuna acı ve hüzün vermiştir.

Zoraki acı çekiyormuş gibi yapanlar da elbette ki vardır.

Gazze’de yaşanan katliam ve soykırım; gözü dönmüş bir şiddetin kalpleri yaralayan sonucudur. Masum insanların evleri, okulları ve hastaneleri bombalanmaya, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar acımasızca öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor.

Bu zulüm, insanlığa karşı işlenen suçlar arasında yer alan derin, tutarsız, dengesiz, kayıtsız ve kanunsuz insanlık dışı sayılabilecek bir durum olarak kabul edilecektir. Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir rezillik, sapkınlık.

İzahına kelimeler kifayetsiz.

İnsanlık suçu karşısında sessiz kalmak, suç ortağı olmaktan farksızdır ki zaten suç ortakları da medya eliyle kitleleri yalan haberlerle oyalamaktadır. Müslüman saflarında yer alıp da terbiyeli maymun gibi davranan liderleri de tüm İslam âlemi daha net görmüştür kanaatindeyiz.

Bir de her konuda medeniyet, insanlık, gelişmişlik, çağdaşlık, demokrasi, insan hakları diye gerinen; sürekli ahkâm kesen, etrafına ayar vermeye çalışan ancak bu zülüm için üç maymunu oynayan Avrupalı devlet yöneticileri var. Tabi bunlara devlet yöneticisi denirse! Birçoğu kukladan ibarettir.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, sadece siyasi bir durum değil, aynı zamanda insanlık tarihinin –sözde medeniyetlerin- kara kapkara bir lekesidir. Bu zulmün arkasında yatan siyasi faktörlerin yanı sıra insani değerlerin göz ardı edilmesi, dünya toplumunun vicdanını sarsmalıdır.

Sarsmış olmalı ki büyük kitleleri harekete geçirmiş görünüyor. Halk kesimi daha duyarlı ve tepkisel davranma noktasında mücadelesini ortaya koymaktadır. Her bireyin, bu tür zulme karşı durması ve sesini yükseltmesi gerekmektedir. Tarih, sessiz kalanların değil, sesini yükseltenlerin yanında yer alacaktır. Bu hep böyle olagelmiştir.

Gazze’de yaşanan katliam ve İsrail zulmü, sadece bölgesel bir sorun olarak değil, aynı zamanda tüm dünya toplumunun vicdanını yaralayan bir konudur. Bu trajedinin karşısında durmak, insanlığın ortak sorumluluğudur.

Dünya çapında adalet ve barış için bir araya gelmeli, masum insanların yaşadığı acıları durdurmalı ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmalıyız. Kalben, kavlen ya da fiilen destek vermek, tarafını belli etmek gerekir.

Bunun bir de mahşere kalan hesabı olacak şüphesiz!