DİNİ söylemlerle iktidara gelen parti, son yıllarda önemli ölçüde destek yitirdi. Öyle ki geçmiş dönemlerde gerçekleştirilen bazı seçimlerde o güne dek iktidar partisini destekleyen bazı cemaatler, muhalefet kanadında yer alan başka partileri destekleyeceğini bile açıkladı. Sonraları iktidarın bir numaralı destekçisi ve ittifak ortağı haline dönüştürülmesi sonrası bu oylar yeniden tek çatı altında toplandı.
Fakat ne yapılırsa yapılsın hızlı erime durdurulmadı ve iktidar partisi genel başkanının önüne giden çeşitli anketler ve son olarak başta İstanbul ve Ankara seçimlerinde yaşadıkları ağır mağlubiyetler, yeni ama bir o kadar da eski argümanları kullanmaya yöneltti.
Tüm bu yaşanan olayların ardından dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüs salgını, zaten sallantıda olan Türkiye ekonomisini adeta felç etti. Tırmanan işsizlik iflas eden işyerleri ve günü kurtarmak adına çekilen krediler hem halkı hem de sermaye tarafını öyle kolayca atlatılamayacak bir krizin dibine çekti.
Yaşanan tüm bu ekonomik sıkıntıların yansıması sonbahar-kış gibi daha derinden hissedilecek. Zira işten çıkarmalar, kredilerin geri ödemeleri hep bu zamana denk geliyor.
Bunları perdelemek adına yıllardır gündeme getirmedikleri Ayasofya olayını öne sürerek destek yitirdikleri radikal grupların desteğini kısmen de olsa geri kazandılar. Ama çok geçmeden belli ki o çevrelerden daha büyük talepler gelmeye başladı ve bu kez sosyal medya üzerinden ve bir derginin yayınıyla başlayan hilafet tartışmaları oturdu gündemin baş köşesine…
Öyle zekice bir hareket ki hem laiklik taraftarlarını hem de radikal grupları meşgul ediyor. Maliye Bakanı’nın hayalci açıklamaları bile ağır kriz yaşayan halkın en geri gündem maddelerinden biri haline geldi. Kıyasıya bir sözlü yazılı çatışma ortamı oluştu. Hafife alınmaması gereken bu süreç ülkede yarın daha büyük kaosların yaşanabileceğinin bir göstergesi olarak kayda geçmeli. Akılcı bir muhalefet politikasıyla halkın bütünlüğü korunurken iktidar pekala hedeflenebilir lakin muhalefet partileri içerisindeki anti-demokratik uygulamalar da halkın önemli bir kesimini rahatsız ediyor. Bekleyip göreceğiz özellikle sonbahar-kış dönemi ne getirecek güven yitiren iktidar başka hangi kozları sürecek. Bir erken seçim söz konusu olabilir mi hep birlikte yaşayıp göreceğiz…
Kaan Özbek, gazeteciliğe 1993 yılında Milliyet Haber Ajansı’nda başladı. Sırasıyla Milliyet, Dünya Ekonomi-politika, Sabah, Vatan, BirGün, Akşam ve Bugün Gazeteleri’nde muhabir, editör ve istihbarat şefi olarak görev yaptı. Özbek, 2009 yılında göreve başladığı Şok Gazetesi’nde Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü, köşe yazarlığı ve Genel Yayın Yönetmenliği görevleri’nde bulundu. 2020 yılında bu görevlerinden ayrılan Özbek, gazetecilik mesleğini SÖZCÜ Gazetesi’nde editör olarak sürdürmektedir. Özbek, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Köşe yazıları kendi görüşleridir, çalıştığı kurumu bağlamaz.
e-Posta: kaan.ozbek@outlook.com.tr
twitter : kaanozbek