"Enter"a basıp içeriğe geçin

Konuşulanlar ve konuşulmayanlar…

Siyasiler ve halk her zamanki gibi farklı gündemler üzerinden konuşuyor. Halkın penceresinde öldürülen kadınlar, çocuklar var, geri ödemesi yaklaşan krediler, işsizlik var.

Politikacıların gündemindeyse Aya Sofya, kıdem tazminatı, vergiler ve zamlar.

Oy atmayan zaten soruyor lakin oy atanlar da soruyor artık, “Biz size hayatı bize zindan edin diye mi oy attık?!”

Nasıl sormasınlar ki; 17 sene olmuş ceplerinde bir kuruş fark olmadan yaşayan, hala kiracı, hala işsiz, hala ay sonunu nasıl getireceğim diye düşünen milyonlarca insan var. 

Oysa nasıl da inanmışlardı söylemlere…

Van’da yaşayan iktidar partisi taraftarı insanlar var. Ömürleri boyunca belki de hiç geçmeyecekleri İstanbul’daki köprü için vergi ödüyorlar. 

Tuhaf değil mi? Eskiden tuhaf gelmiyordu ama şimdi onlar da sorguluyorlar.

Bir kısım parti yandaşının dilinde yıllardır pelesenk, “İyi ama başka adam mı var? Kime atacağız oyumuzu?”

Bu halk, her göreve layık evlat yetiştirmeyi bilir kaygılanma ey halk.

Eskiden beri tanıdığım ve sonradan iktidar partisine yakınlaşmasına bir süre şaşırdığım bir yazar, dün sosyal medyadan partizanlığını yaptığı o yapıya isyan ediyordu. Herkes şaşkınlıkla bundan söz ediyordu. Ben şaşırmadım.

İnsanlar uyanıyor artık. 

İnsanlar soruyor, sorguluyor. 

İnsanlar neyin ne olduğunu anlamaya başlıyor.

İnsanların içinde karanlığa karşı nereden geleceğini henüz bilmedikleri bir umut ışığı var.

Bu halk kimsenin boyunduruğuna girmez, kimsenin zulmüne eğilmez.

Elbet devran döner.

Pandemi döneminin belki de en büyük avantajı insanların olayları gözlemleme fırsatı yakalaması oldu.

Düşünen insan, direnen insandır.

Düşünmeyi, sorgulamayı ve en önemlisi umut etmeyi asla bırakmayın.

Göreceksiniz aydınlanacak tüm karanlıklar!..