"Enter"a basıp içeriğe geçin

Master Chef Yemek Yarışması’nda Adalet

 Tv 8 ekranlarında yayınlanan Master Chef adlı yemek yarışmasını seyrediyorum.                                                                                                                                                                                 Yarışmada önce yemekler sonra adalet konuşuluyor.  Şefler yarışmacılara puan verirken, yarışmacılar arkadaşlarını elenme adayı olarak gösterirken, sürekli adalet kavramını hatırlattılar. Şeflerin dağıttıkları adaletten şüphem yok. Her yarışmacıya hakkını teslim ettikleri için huzurla seyrettim programı. Adalet isteyen, arayan, adaletli davrandıkları iddiasında olan yarışmacılara gelince durum değişiyor. Şefler disiplini elden bırakmadıkları için haksızlık yaşanmıyor. Yönetici gevşekliği, topluluktakilerin birbirini harcamasını kolaylaştırır. Gereksiz bir diktadan söz etmiyorum ama lider, (bana göre) disiplinden taviz vermezse adalet sağlanıyor.  Danilo şef de Somer şef de farklı yönleriyle programı dolduruyorlar. Ancak Mehmet şef yarışmadan çıksın, programın tadı tuzu kalmaz. Önceki yarışmaya sonlarında bakmıştım. Bazı yarışmacılardaki kin, nefret sanki geçen senedekilerde yoktu. Ancak Eda adlı yarışmacı elendikten sonra yarışmaya, yapılan yemeklere tam odaklanabildim. Sevdiğim yarışmacının elenmesine sevineceğim aklıma gelmezdi. Eda’ya o kadar yüklendiler ki yarışmayı bırakıp, Eda’ya laf atanlara kızmaya başladım.

Yarışmada dikkatimi çeken insan manzaralarına kendi penceremden bakmak istiyorum.

 Eda: Başı kapalı ev hanımı, çocukları var. Bir iki ay pasta kursu almış. Yarışmada beklenenden fazla kaldı. Arkadaşları tarafından en sevilmeyen kişiydi. Yarışmanın başında bir arkadaşının elenmemek için uygulamak istediği planı dinlemiş, ona ortak olmamış yine de o gün karalandı. Sanki hırsızlık yapmışçasına aşağılandı, alay edildi. Diğerleri açık açık yapmadıklarını bırakmadılar, konu bile edilmedi. Üstünde durulmadı. Bir kere adı çıktı ve elebaşının menziline girdi. Arkadaşlarıyla ne kadar iyi geçinmeye çalıştıysa da o günden sonra dışlandı. En çok o potaya gönderildi. Döndükçe arkadaşları daha da bilendi. Zayıf halka görüldüğü için sürüye uymak adına birçok yarışmacı arkadaşı, diğerine uyup Eda’dan uzak durmayı seçti. Bu yarışmada Eda kadar Suna da çok dikkatimi çekti.

Suna: Restoran işletiyor. Çok iyi yemek yapıyor. Eda’yı hedef gösteren, her fırsatta fazla sezdirmeden sözleriyle rencide eden oydu.  Arkadaşlarını Eda’ya karşı hiç hissettirmeden kışkırttı. İyi bir yönetici ama keşke biraz da merhametli olsaydı. Eda kaç kez arasını düzeltmeye çalıştı Suna’yla. Her seferinde kibarca tersledi. Finalde olması gereken bir yarışmacıydı, küçük bir hatası nedeniyle yarışmadan erken elendi.

Yasin: Yarışmanın komik adamı, şovmeni, yaramaz çocuğu olarak akıllarda kalabilirdi. Ne yazık ki Suna’nın yönlendirmesiyle Eda’ya kinlenenler arasına girdi ve aklımda öyle yer etti.  Yarışmadan elenmemek için kendini çok frenlediğini düşünüyorum. Bir programcıya ettiği hakaretlerle basında yer aldı. “Ben yapmadım çocuklar hesabımdan o küfrü etti.” dedi. Pek inanmadım. Özünü göremedim açıkçası. Gerçek hayatta karşılaşsak tehlikeli olarak işaretlerdim kafamda. Yasin en ürkütücü yarışmacıydı. Çok sevdiği Suna’ya bile rahatça “yılan” diyerek şaka yapan biri. Kısmetse Olur yarışmasına da katılmış. Oradaki görüntülerinde türkçesi çok iyi. Bu yarışmada, yabancı memlekette türkçesi bozulmuş gibi konuşuyor. Arkadaşlarına yaptığı şakalar sınırları zorlayan türdendi ama şeflere saygısı görünürde sonsuzdu.  

Yarışmada en güvendiğim isimler Rıfat ve Kıvanç’tı. Eda’yı sadece ikisi korudu. Cemre bile arkadaşlarının tepkisinden çekindiği, etki altında kaldığı için Eda’ya tavır aldı. Eda’yı başı kapalı, ben de kapalıyım diye korumuyorum. Güzide’nin de başı kapalıydı ama ona mesafeliydim

Güzide: Eşinin zekasıyla çabalayarak elde ettiği maddi birikim nedense çok göze battı. Aşçılık eğitimi alan, iş geçmişi olan arkadaşlarını geride bırakarak son üçe kaldı. Bu yazıyı yazdığım sıralarda elendi.  Güzide çok yetenekli. Başka bir yetenek yarışmasına girseydi, eminim orada da başarılı olurdu. Güzide’yi neden sevemediğimi sorgulayınca yine cevap Eda oluyor. Eda Güzide’yle de yakınlaşmaya çalıştı, Güzide arkasını döndü. Sebep neydi?  Hatası neydi?  Bilemedik.  Kendini çok iyi ifade eden Güzide bunu açıklayamadı. Eda   yarışmadan çıktıktan sonra davet edildiği gün, “ Güzide ile aran nasıl ?” diye sorulduğunda, Güzide’nin kendisinden uzakta durduğunu söyledi. Güzide sustu. Suna’yla yakın arkadaş olmuşlar, fotoğraflarını gördüm. Her bakımdan çok mükemmeldi ama ezilen bir arkadaşına sırtını dönmesinden hoşlanmadım. Beyaz duruşlu adam, görüşlerime yakın da olsa duygularıma uzak oluyor.  

Yarışmanın birincisi Cemre olacak gibi görünüyor.  Ama gönlümden geçen  Alican.  Cemre’nin yarışmada çizdiği profille dışarıdaki hayatına ait kareleri birbirine benzetemedim. Ortama uyup Eda’ya cephe alanların peşine takılmasaydı, yine de birinci olsun isterdim.

Rıfat, hayatın her alanında donanımlı, yüreği güzel bir fotoğraf olarak zihnimde yer etmiş. Bir yerde çalışsam işin başındaki yönetici o olsun isterim. Ne kadar adaletli olduğunu her programda gösterdi. Oyuna gelmemesini alkışladım.

Eda’nın kurban seçilmekten başka bir özelliği yok aslında. Özü sözü doğru bir ev hanımı. Hem adaletten bahsedip hem de toplanıp bir başkasının da üstüne gitselerdi bu sefer ona karşı davranışlarıyla değerlendirirdim yarışmacıları. Ön planda yemekler yarıştı, arka planda Eda asmaca oynandı. Kendini fazla gösteremeyen, adını hatırlamadığım yaşça büyük bir yarışmacı vardı. Elendikten sonra davet edildikleri programda, hiç yeri yokken Eda hakkında kötü konuşmaya başladı.

Tatlı rekabetle bu yarışma daha iyi seyredilir düşüncesindeyim. Genç insanların karanlık yönlerini keşfetmek zorunda mıyız? Umarım yarışmacılar yapım tarafından şov olsun diye birbirlerine düşürülmüyorlardır. Kısmetse Olur programında bu denenmişti. Program bitince herkes perde arkasını ifşa etmişti.

Yarışmadaki adaleti düşünürken bir nokta aklımı kurcalıyor. Tüm sınavlarda eşit puan alanlar, aynı performansı gösterenler olabilir. Eşit olandan birini elemek çok adaletli gelmiyor. Aynı kanaldaki moda yarışmasında aynı puanı alan iki yarışmacıyı da eledi oradaki jüri üyeleri. Master Chef Yarışması boyunca hep tek kişi seçildi. “Siz eşitsiniz aynı puanı aldınız.” denmedi yarışmacılara. Finale kalan son iki yarışmacı asla eşit olamaz mı? Eşitseler, olmayan bir kusuru mu söyler jüri üyeleri?