Bir ay aradan sonra tekrar yazıyor olmanın sevinciyle kalemi elime aldım! Hemen kısaca yazmadığım dönemde neler oldu? Kısaca değinmek istiyorum. Yazmadığım/kendime birazcık kafa tatili yaptığım süreç boyunca hem iyi hem de kötü (arzu edilemeyen) olaylar gelişti. Bunlardan birkaçı: Kara cuma, NATO’nun hedef tahtası… Ve daha nicesi
Hemen kısaca Black Friday Türkçe karşılığı Kara Cuma olan bu konuya değinmek istiyorum. Kuruluşu 1950 dayanan ve ticari anlamda canlılığını koruyan alışveriş etkinliğidir. Philadelphia Polisi farklı eyaletlerden gelen insanlarla ve artan suç oranıyla başa çıkmaya çalışır ve kendi aralarında izin alamadıkları, fazla mesai yaptıkları bu güne Kara Cuma anlamına gelen Black Friday derler.
Müslümanlar için büyük bir kıymeti Harbiye’si olan bugünün 24 Kasım yani Cuma gününe denk gelmesi… Kuruluşu 1950 dayandığını ifade ettiğim, alışveriş etkinliğinin büyük bir tepki toplaması hayli kaçınılmaz oldu.
NATO’nun hedef tahtasına Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı oturtması ise bu olayların rezaletinin bambaşka hali. Açık bir şekilde Türkiye ve Müslüman düşmanlığı yapan Avrupa/Batı bu hastalıklı halini maalesef hep sürdürmüştür.
Özetle: Kara olan Cuma, Perşembe, Pazar… Değil aksine Avrupa’nın (Müslüman düşmanlarının) hastalıklı halidir. NATO’nun yaptığı için ise kısaca diyeceğim şundan ibarettir: NATO veya başka bir kuruluş her zaman Türkiye düşmanlığı yapmışlardır. Seksen dört milyon olan ülkemiz adına açıkca söylüyorum. Bu tarz dost görünümlü aleni düşman kuruluşlar bizim sadece denge politikamızın bir parçasıdırlar. Ülkemizin liderlerini/ülkemizi hedef alanlar iyice bellesinler ki ecdadın gücü hala vardır. Ve son olarak bu tarz ruh hastalarına karşı canhıraş bir şekilde tüm ülke yek vücut olmalıyız.
Tatilden döndüğümde ne yazmalıyım, başlık ne olmalı? Diye düşündüm hep ve her sabahın bir karanlığı yok edişine olan inancımla buldum, sabah ola hayrola Sabahın ışığındaki hayırları ruh hastalar bilemez. Batan/batmaya mahkum olan akıl hastalarına, Türkiye ve Müslüman dünyasının düşmanlarına diyorum ki: Sabah ola hayrola!
Gelir gelmez biraz gündem yoğunluğu ile sizleri boğan bir yazı oldu belki. Lakin bunların birlikteliğimizi pekiştirilmesi ve daha güzel bir sabah/yarın için yazmalıydım!
Bir kitap önerisi: İrfan Değirmenci’den “Bir Uyuyup Uyanalım”
26.10.1998 tarihinde hayata gözlerimi açmışım.
“Hepimiz bir dünyanın ortak vatandaşlarıyız.” Bundan dolayı ırk, dil, din, memleket… Önemsiz (en azından benim için).