Esra Erol evlenme programlarına devam etsin. Çünkü anladığım kadarıyla ülkemiz Atv ekranında Esra Erol’un program yapmasına mecbur. Evlendirme programlarını hiç seyretmemiştim ama çok tepki aldığını duyardım. Sanırım oyuncu ajanslarından bulunan birtakım şahıslarla hazırlıyorlardı o yapımı. Sanki daha masumdu o evlendirme olayları. Sonuçta aralarında oyun döndürüyorlardı. Ülkede kim bilir ne yetenekli…
Yorumlar kapalıKategori: Genel
Bir başına kalmışın, ya da bir sese bir nefese özlem duyanların; karanlığı ve karabasanı bol, bitmek tükenmek bilmez geceleri olur. Buna ‘yalnızlık’ diyebiliriz, ayrıca bunu ‘acımasız gece’ olarak da tanımlayabiliriz. İşte, Birsen’in yalnızlığı tam da böyleydi. O, emekli olunca belki; öğrencisiz, arkadaşsız kalmış, ancak bu boşluğu annesi, komşuları, bahçe işleri…
Yorumlar kapalı80’li yılların henüz başıydı…40 yıllık bir maziye sığmış bu plazaların bir dili olsa da şimdi konuşsa… Sağ ve sol görüşçüler 80’lerde çarpışa dursun, gökdelenlerin gölgesinde, şehrin silüetini, iklimini ele geçirmek isteyenlerin mucitliği baş göstermiş o yıllarda. Yapı Kredi Plaza kimliğini alarak Türkiye’nin ilk kurumsallığının ev sahipliğini yapmıştı Levent’te… 1990 lı…
Yorumlar kapalıBirsen, emekli olmadan önce kiracısı olduğu evdeki buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, karyola, koltuk gibi eşyalarını, evin yeni kiracısı bankacı genç kıza çok uygun bir ücretle verirken, içinden de samimi bir oh çekmişti, çünkü baba evinde bu eşyalara gerek de yer de yoktu. Zaten oldum olası göç etmeyi de eşya taşımayı…
Yorumlar kapalıBirsen, kendisine çok acı yaşatıp yorgun bırakan dünün gecesinden, derinlerden gelen seslerin yankısıyla birdenbire uyandı. Bu gece hatırlamadığı, belki de hatırlamak istemediği çokça rüya görmüştü. Yataktan kalkar kalkmaz, bahçeye bakan iki tarafı açılır kanatlı, ortası ise sabit pencerenin iki kanadını da açtı. Gözlerini kısıp, başını hafifçe öne eğerek, burun deliklerini…
Yorumlar kapalıTürkçede “merkep” diye çevrilerek “eşek” manasında kullanılan “merkeb” kelimesi, köken itibariyle Arapça bir kelime olup, Arapçada “binilen şey” manasında kullanılmaktadır. Binilen şeyler genelde ulaşım vasıtası, binici olanlar ise genelde bizler, yani insanlar olmaktadır. Her merkebin kendine has farklı özellikleri olmakla beraber, ortak özelliği binicisinin (taşıdığı şeyin) kıymeti ölçüsünde değer kazanmasıdır.…
Yorumlar kapalıKöşede bir yerlerde yerin olsun, kendinle baş başa kalacağın. Bu adil düzenden kaçıp kalbini teskin edeceğin. Bataklığın dışında kalabileceğin… Kimlerin boğulup gittiğini görüp, “edebi edepsizden öğrenmek” mantığıyla hareket edeceğin; bunu dahi fırsata çevirip kendine yol çizeceğin. Benzememek için sevmediklerine nefsinle harbe gireceğin bir cenk sahası… Kendi içinde kendine karşı ateşlemelisin…
Yorumlar kapalıBabasının beklenmedik bir zamanda ölümü üzerine, Birsen Hanım annesini yalnız bırakmamak için emekli olmaya karar vermişti. Mezarlıktan eve döner dönmez hemen telefonunu aradı, buldu. Şarjı bitmişti! Çantasından şarj aletini çıkarıp salondaki prize taktı, biraz bekleyip telefonu açtığında; okul müdürü, öğretmen arkadaşları ve velilerden çok sayıda “Ne oldu, neredesin?” mesajları geldiğini…
Yorumlar kapalıŞeytanın kıskançlık uğruna yoldan çıktığı, haset uğruna yoldan çıkardığı bir oyunda baş aktörleriz.Metafizik alemden seyirciler not alırken her halimizi, körün göz boyadığı, dilsizin konser verdiği sahnede, son perdede sergiliyoruz tüm hünerlerimizi. Bazılarımız, bir kadına sebep kardeş katili Habil’i; bazılarımız dağa güvenip babaya (nebiye) güvenmeyen Kenan’ı, oynuyoruz. Ad kavmini oynuyor kimimiz.…
Yorumlar kapalıDokuma fabrikasında işçi olan Hasan Bey, yıllar önce bu şehre bir göçmen tarım işçi olarak gelmiş, fazla akrabası olmayan biriydi. Değişik işlere girip çıkmış, zaman zaman işsiz ve yoksul kalmıştı. Tanışıp sevdiği ve kendisi gibi fazla akrabası olmayan Aysel Hanım ile evlenmişti. Daha çok yoksulların oturduğu gecekondu mahallerinde kirada oturmuşlar.…
Yorumlar kapalı




