Beşeri sistemlerin, bir ürünü olan kapitalizm ve demokrasi temelli batı modeli, artık ne kamu yararını savunmayı, ne de halkın egemenliğini teminat altına almayı başaramamaktadır.
Bu iki başarısızlığın birikimi, topyekun eve kapatma ve dijital faşizm bileşenini bir araya getirerek, yeni bir yönetim ve kontrol mekanizması kurmayı hedeflemektedir.
Öyle sadece her ülkenin kendine has kanun yaparak bir yönetim kontrol anlayışı da değil bu!
Merkezi sistemle 7/24 saat bir izleme ve takip moduyla her şeyimizi kontrol etmeyi hedeflemektedirler.
Çoğu insana göre bunlar bir komplo teorisi olabilir! Hikaye de gelebilir.
Önemli olan süreci okuyabiliyor muyuz?
Bize sundukları teknolojik cihazları, bir mecburiyet olarak nasıl hayatımıza yerleştirdiyseler; parmak izi ve retinamızı, kişisel istek ve arzularımızı da çözerek, bizi yönlendirmelerine izin vermiş bulunmaktayız.
Bununla birlikte geliştirilen yeni programlar ve şimdi ki kullandığımız sosyal sayfalarla, hayatımızı kolaylaştırdıklarını ifade etselerde, hepimizin mahremiyet alanlarına çoktan girmiş durumdadırlar.
Medyanın ve kurulu çarkın desteğiyle suni olarak oluşturulan sosyo ekonomik çıkmazlarla bu işi başka bir aşamaya taşımaya başladılar.
Elon Musk, Bill Gates gibi vitrindeki göstermelik beyinleri, maddi olarak finanse edip parlatan yine bu firavun vari düşüncelerin mimarlarıdır.
Adına ne derseniz deyin. İster dahi ister mucit…
Sözde insanlığın yararı için, yeni keşif ve girişimler yaptıklarını iddia eden bu kişiler, yapılan projelerle neleri amaçladıklarını gizlemeden söyleyebilmektedirler.
Çünkü:bu zemin artık rahatlıkla oluşmuş durumda.
Özellikle Covid-19 ile bu sürecin hızlandırıldığını ve 3-5 yıla kadar geçiş sürecinin ilk aşamalarının tamamlanacağını söylemek daha doğru olacaktır.
20 Ağustos 2020 yılında basının da desteği ile Elon Musk’un “ Neuralink Projesiyle ” insan beyninin içine yerleştirebilecekleri kablosuz mikro bilgisayar ara yüzleri ile insan beyni hakkında veri toplamaya ve Alzheimer, defans ve omurga hasarları, hafıza kaybı, işitme kaybı, depresyon ve uykusuzluk gibi hastalıkların çaresini kafatasının içine yerleştirecekleri çiplerle iyileştirilebileceklerini iddia ediyor.
Hali hazırda iki domuza çip yerleştirdiklerini bir domuza ise yerleştirdikleri çipi sonradan çıkardıklarını söyledi. Yapılan deneyde hayvanların önceden belli durumlar karşısında oluşan beyin dalgalarının cihaz tarafından kayıt edildiği ve cihaz yerleşik olmadan da aynı hareketlerin benzer beyin dalgalarına yol açtığını
saptadıklarını ve bu üretecekleri cihazın insan sağlığına zarar vermeyeceğini iddia ediyorlar.
22 Nisan 2020’de “ Uydu İnternet Ağı Projesi Starlink ” projesini öncesinde de hayata geçiren ve toplam da 42.000 uydunun gökyüzüne konuşlandırılmasını hedefleyen ve sözde ticari olarak kullanılacağını iddia ettikleri bu plana ne demeli! Bu takımyıldızı uydu görüntülerinin uzaya gönderilişleri Mardin’den bile çıplak gözle görülebildi. Bu bilgilere internetten ulaşabilmeniz mümkün.
İşte bu insanlık yararına bilinen gelişmeler, haberlerin görünen kısmından yayınlanarak özellikle Covid-19 sürecine denk getirilmesi tesadüf olamaz.
Bununla beraber ön plana çıkan kişisel bilgisayarların ve Microsoft gibi yazılımların kurucusu olan Bill Gates !On yıl önce girdiği aşı sektöründe dünyada milyonlarca çocuğa aşı yapan bir vakfın sahibi kendisi.Asıl hedefi Afrikalı ve Asyalı çocuklar. Kötü sağlık hizmetlerinin ve temiz suyun yetersizliği nedeniyle menenjit ve sıtma gibi hastalıkların sık görüldüğü başta Afrika gibi ülkeleri korumak.
Gelin görün ki yapılan aşılarla ortaya çıkan sonuçlar bu amacı yalanlamaktadır. İnternette araştırıldığında, binlerce çocuğun bu aşı sonrası felç olduğu haberlerine yerel ve yabancı kaynaklarda rastlayabilmeniz mümkündür.
Asıl niyetleri 2013 yılında The Telegraph gazetesine verdikleri röportajda daha belirgin olmaya başlıyor. Bill Gates’in “ Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı’nın işini yapıyorum ” demesi çok anlam içeriyor..
Yine bu Covid-19 süreciyle ortaya çıkan 4 projeye milyonlarca doları destek olarak hibe etmeleri tesadüf değil.
Financial Times gazetesine yaptığı açıklama da oldukça dikkatleri üzerine çekiyor.
“ Corona virüs benzeri salgının her 20 yılda bir karşımıza çıkabileceğini belirterek; şu an yaşadığımız durumdan ders çıkarıldığına ve gelecekte benzer bir durumda daha hazırlıklı konumda olacağımıza inandığının altını çiziyor. Bu salgından devletlerin de ders çıkaracağını belirterek; bu kapsamda erken uyarı sistemlerinin de hayatımıza girmesini beklediğini ” belirtiyor.
Bakın bu açıklamaların hiç biri tesadüf değil. Ulus devletleride üstü kapalı tehdit ediyor ve pazarlık görüşmelerine zorluyor. Bu söylemler hayata geçirilmek istenen planları açıkça gözler önüne seriyor. Öncesi sorunlar yaratılıyor ve üstesinden gelmek için yeni politikaların geliştirilmesi için çözüm olarak kendilerine dönülmesi dayatılıyor.
İnsanlık olarak bizler bu olanları yiyerek, içerek, uyuyarak, gezerek, çalışarak, tüketimi içselleştirerek ve alışveriş manyaklığına teslim olarak izlemekle yetiniyoruz.
Bu yeni düzen, zengin veya fakir olsun, Türk, Kürt, Arap, Alman, Fransız, İngiliz, Müslüman yada diğer dini inanca mensup kesimleri fark etmeksizin tüm halkları hedef almış görünüyor.
Fakirseniz işinizi aşınızı, zenginseniz malınızı mülkünüzü…!
Yapılan bir çok yalan ve gerçek haberlerle tv karşında insanların enerji frekansları düşürülüyor ve insanlara gelecek korkusu veriliyor.
Temeli boş bırakılmış inançsız insanların bu tuzaklara düşmeleri daha kolay oluyor.
Psikolojik olarak çökertilen beyinler boşluğa düşme konusunda daha kolay yem olabiliyorlar.
Enerjisi düşen insanlar psikolojik olarak çöküyor ve hastalanarak yatağa düşmeye başlıyorlar.
Bununla beraber suç oranları da bir çok sebepten dolayı artmaya başlıyor..
Allah’tan korkmayan ve kendileri gibi bir beşere tabi olarak yaşayan kullar, şeytan ve şeytanın dostlarına teslim olarak yaşamaya alışıyorlar.
“İşte o şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutur, mümin iseniz onlardan korkmayın benden korkun” (Al-i İmran 175)
Kuran’ı Kerim, bu hatırlatmayı öncesinden yapmış bulunuyor ve Allah, iradelerini kullanarak insanların özgürleşebileceklerini bildiriyor. Tabi bu durum temiz akıl sahipleri için geçerli bir durum..
Hakikaten biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali vermişizdir. Fakat insan tartışmaya çok düşkün bir varlıktır. (Kehf 54)
Diğer yandan beşeri kanunların oluşturduğu düzenin çarkı haline gelmiş bilinçli ve bilinçsiz, inançlı ve inançsız bir sürü insanlar var.
Bu çoğunluk, çarpık sistem içerisinde kula kul olmayı seçmiş ve sistemin ayakta kalması için maddeleşmeyi, mal ve mülkleşmeyi, mevki ve güç devşirmeyi daha fazla kabul görmüştür.
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. ( Zariyat 56 )
Olan bitenleri sorgulamadan, bu gidişatın yarattığı belirsizlik ile acı, gözyaşı ve savaşlara sessiz ve seyirci kalmıştır.
Vitrinde görünen bu insanlar ve ardındaki gerçek akıl sahipleri, kölelik sistemi ile hüküm süren yeni bir dünya düzenini 5-10 yılda çıkardıkları kanunlarla, icatlarla sürdürmeye ve çoğu yığınları etkileyerek peşlerinden korku ve belirsizlikle sürüklemeye devam edeceklerdir.
Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tabi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar. ( En’am 116 )
Beşeri sistemler, sihirbazlıklar üzerine kurulmuş olan para, güç ve medya ortaklığının bir ürünüdür. Buna şimdide dijital oyuncakları dahil ederek, kontrol mekanizmalarını artık tek elde toplamayı ve yönetmeyi istemektedirler.
Dikkat ederseniz bu süreçte savaşlar ve bombalar da az konuşuluyor. Çünkü onların ev sahipliğinde barış ve savaş görüşmeleri yapılıyor. Onlar bunlara karar veriyor..
İnsanlığın çoğuna düşende dayatılanları şartsız kabul etmek oluyor.
İşte bu güç ve makam tutkunu insanların yarattığı dünyayı kendi ellerimizle biz inşaa ediyoruz. Bizi kontrol etmeleri için onları biz seçiyor ve bu zemini onlara yine biz hazırlıyoruz. Hal böyle olunca başımıza ilah kesilerek, kaderlerimizi kontrol altına almaya kadar varan cüreti gösterebiliyorlar…
Sürekli olarak bir korku pompalamaları ve insanların gerçek amacından uzaklaşmalarını sağlayarak, biraz savaş, biraz virüs, biraz küresel iklim değişiklileri, biraz ekonomik kriz, biraz yalan haberler derken şimdide yarattıkları suni krizlerle insanlara takip cihazı takarak robotlaştırmayı hedefliyorlar…
Bu (azab) şundan dolayıdır ki, onlar dünya hayatını sevmiş ve onu ahirete tercih etmişlerdir. Allah da kafirler topluluğunu hidayete erdirmez ( Nahl 107 )
Yukarıda bahsettiğimiz yeryüzünün gerçek hakimleri olduğuna kendilerini ve başkalarını inandırmış onların planı!
Ya dünyanın gerçek sahibi olan Allah’ın dünya hakkında ki planı nedir? Bunlarda Kur’an-ı Kerim’de çok açık şekilde belirtilmiştir.
Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çer-çöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. ( Hadi 20)
Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan indirirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık. ( Enbiya 16-17 )
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden ( erkek ve kadın sularından ) yarattık da onu işitici, görücü yaptık. ( İnsan 2 )
O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. ( Mülk 2 )
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. ( Enbiya 35 )
Bu ayetlere değinmemin amacı, insanların hayatını meşgul eden bir çok safsata ve boş gündemlerden sıyrılarak tevhid anlayışını kavramaları ve dünya hayatında yapılmak istenenlerin temiz bir akılla sorgulanarak yaşanmasına biraz katkı sunmaktır.
İşte dünya ve sonrasında ki geleceğe ne kadar hazırız sorusuna burdan başlamakta yarar var…! Saygılarımla