Kısaca, sonsuz ihtiyaçlara mukabil sınırlı kaynakların verimli kullanılıp fayda elde edilmesine “iktisat” denir.
İktisat biliminin alt konularından olan “sermaye” ve “fırsat maliyeti”ne de kısaca değinecek olursak:
Sermaye; kazanç elde etmek için işletilebilecek her türlü mal veya paradır.
Fırsat maliyeti ise; bir şeyi elde etmek için feda ettiğimiz başka bir şeyin maliyetidir. Örneğin: Günlük iki bin (2000) TL değerinde ürün üretebilen bir makine, bir günlüğüne o ürünü üretmek için çalıştırmayıp, bin bey yüz (1500) TL gelir getirecek başka bir ürünü üretmek için çalıştırılacak olsa yapılan ikinci işin fırsat maliyeti iki bin (2000) TL olmuş olur.
Tabi ki bu açıklamalar şirket/işletme açısından verilen kısa bilgilerdir.
Ancak birey, aile, toplum, devlet vs. nüvesi insan olan varlığın yapacağı maddi tasarruflarda da iktisat bilimine göre hareket etmesi zorunluluk teşkil etmektedir.
İktisadı İslami açıdan da değerlendirecek olursak: İktisat (iktisad); her durumda itidal üzere olmak, aşırı fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmaktır. İktisadın, maddi açıdan düşünüldüğünde İslam dinin korumayı amaçladığı zaruret-i hamse denilen beş esastan biri olan malı korumakla doğrudan ilişkisi vardır.
İktisat islami düşüncenin temelini oluşturan en önemli kıstaslardan birisidir. Bununla beraber İslam dini iktisada yalnızca maddi açıdan yaklaşmaz; daha ziyade manevi (metafizik) olarak iktisatlı davranmamızı ister. İktisadın zıddı olan israftan kaçınmamızı irşad eder.
Yukarıda iktisat için verilen kısa bilgileri mezc ederek her an gündemimizi meşkul eden bazı sorunlara merhem olacak, faydalı olacağını düşündüğüm bazı bilgileri sizlerin takdirine sunmak istiyorum:
Çağımızın uluslar üstü bulaşıcı hastalıklarından bir tanesi israf hastalığıdır. İsraf denilince doğal olarak akla ilk olarak maddi şeylerin israfı, para israfı geliyor. Bunun bir israf olduğu hiç şüphesiz doğru olmakla birlikte, israfın mutlak olarak kullanımında maddi şeylerin anlaşılması maalesef meyil ettiğimiz maddi hayatın bir tezahürüdür.
Acizane ben, israfın 4 kriter (öznel yaklaşım özere) değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Tabi bu biraz daha genişletilebilir. Ancak daraltılması doğru olmaz.
Zararı en az olandan daha fazla olanına göre bir sıralama yapacak olursak:
1) Para, maddi şeylerin israfı.
2) Zaman israfı
3) Fikir israfı
4) Sevgi israfı
Bunlar arasında sıkı bir ilişki olup her biri bir diğerini tetikleyen ve/veya kapsayan unsurlardır.
Bu yaklaşımların her biri, kişide şüphe bırakmayacak şekilde izaha muhtaçtır.
İsrafın gözüken tarafı ve bağlı olduğu esas nedenler:
Bilindi gibi Allah insanı yarattığında yer yüzünde bulunan bütün nimetleri doğrudan veya dolaylı olarak insanın emrine tahsis etmiştir. Ayrıca bu nimetlerin birer imtihan vesilesi olduğunu, bunların yerli yerinde kullanılmasını bizlerden talep etmektedir. İktisadi hayatın olmadığı durumlarda düzenin (dengenin) bozulmasının ise kaçınılmaz olduğunu beyan etmiştir.
İktisat ve israf üzerine kolaylıkla ulaşılabilecek birçok kaynak mevcut olduğundan, aynı şeyleri tekrarlayarak bu konu özerinde fazla durmak istemiyorum. Ancak bataklığı kurutmak adına önemli bir şeyi beyan etmenin yerinde olacağını düşünüyorum:
İktisat, mantıklı bir bireyin şeksiz-şüphesiz hemen kabul edip uygulaması gereken bir şey iken bizi bunu uygulamaktan alı koyan şey/şeyler nedir?
El-Cevap: İçimizdeki terbiye edilmemiş, hizaya getirilmemiş, bizim kendisine hükmetmemiz gerekirken onların bize hükmettiği laubali (kayıtsız) arzular.
Bu kör arzular bizleri bir köle gibi kullanmaktadırlar. O kadar ki, bunun farkına varamayacak kadar büyülemiş olarak belki de.
Örnek olması hasebiyle, birkaç ay sonra popülerliği gidecek olan bir cep telefonu almak uğruna cebindeki parasını yatıran, yetmediği durumlarda kredi çeken bir insanın durumunu tahlil edelim:
Bu davranışın merkezinde sevgi israfı vardır. Kalbin özelliği olan sevme nimeti yerli yerinde kullanılmamıştır. Maddi şeyler bir araçken, kalp bu araçlara gereğinden fazla bağlanarak amaç haline getirmiştir. Marifet için sermaye olan sevgi, israf edilmiştir.
Bu devamında fikir israfını tetiklemiştir. Şöyle ki insana verilen faydalı ile zararlıyı ayırma melekesi veya iki faydalıdan en iyisini ayırt edebilme yeteneği yerinde kullanılmayarak bu nimet israf de etmiştir.
Bu tasarruf ayrıca, verilen maddi nimetlerin amacı dışında kullanılmaması sonucu başka bir israfı da barındırmaktadır ki; bu zaten zahir olan bir durumdur.
Tün bunlara doğrudan ya da dolaylı bağlı olan zaman sermayesinin boşa harcanıp israf edilmesi de vardır ki; buda maddi kayıplardan daha büyük bir kayıptır.
Burada ücreti verilerek alınmış olan bir telefonun fırsat maliyeti: Sevgi açısından düşünüldüğünde, Allah sevgisi veya Allah’a yaklaştırıcı olan sevgiler. Fikir olarak düşünüldüğünde, Allah’ın kudretini tefekkür veya hakikati idrakten mahrumiyet. Mal/para açısından düşünüldüğünde bu bedelin harcanabileceği birçok yatırımlardır.
Zaman ise bunları ihata eden bir zarftır. Telefon almak için harcanmış olan parayı kazanmak için harcandığı süre içerisinde insanın daha faydalı şeylerden mahrum kalması zamanın fırsat maliyeti olarak ifade edilebilir.
Burada telefon şirketlerinin cirosunu arttırarak, nihayetinde bizim başımıza bela olmalarını da bu tasarrufun artçı etkisi olarak düşünmek makul olacaktır.
Allah, silsile halinde devam edecek olan bunun gibi birçok sorunları/yanlışları, kalbimizi tezkiye ederek kökten çözüme kavuşturmayı bizden talep etmektedir.
Aksi takdirde, en nihayetinde akl-i selim sahibi bir insan şu sonuca rahatlıkla varacaktır: Dünya’ya harcanan hayat sermayesinin fırsat maliyeti, ahiret olacaktır.
“şems-i asr”
arazrmzn@gmail.com