Birçok şey sığdırabiliyor insan, kısacık ömrüne. Kimler girip çıkıyor, açtığımız ömür kapısından. Ne çok insan tanıyoruz ve ne çok benlikler.
Her ne kadar etrafı acı ile de çevrilse, içinde bulunan hayalleri hep tatlıdır hayatın…
Sanki sonsuz bir bahçenin, ulaşamadığımız diğer tarafı gibi. Ne de olsa bu bahçenin bir de bahçıvanı var. Geç de olsa o umut kapısına gitmekten hiç vazgeçmedik biz. Umutlarımızla yaşamayı öğrendik. Hayat denen çile yumağını çekerken, o hep yanı başımızdaydı. Belki de bizi hayata karşı güçlü kılan diğer bir şey ise umut etmektir. Ne olursa olsun vazgeçmediğimiz, hep en ince ayrıntılarla sakladığımız, gökyüzüne en yakın duygumuzdur.
Sabır, umudun bekçisi olsa gerek. Bu denli umuda, bir o kadar da sabır gereklidir çünkü.
Koskoca dünya tiyatrosunda, en önde bir koltuk ve biz. Her sahnede açılır umut perdesi. Ne oyunlar oynanır ne sesler yankılanır, ne ağıtlar yakılır bu sahnede. İşte gerçekle hayal arasında bizi saklayan bu umut perdesidir. Oyuncular tanıdık, bir tarafta dünya diğer tarafta insan. Ve hayat ile ilgili her ne varsa hepsi orada. Bizler umut perdesinin seyircileri, sabırla bekleriz her sahneyi.
Hayaller, düşler ve gerçekler… Bunların arasında tutunduğumuz daldır umut etmek. Uyanıkken görülen bir düş gibi, korku ve umut etmek arasında geçer ömrümüz. Ne sıkıntılara gebe kalır insanoğlu ne çileler çeker ama pes etmez. Öyle ya “Allah’tan ümit kesilmez” denir. Herhâlde hiç bıkmadan tekrar tekrar denediğimiz tek şey umut etmektir. Olmasını istediğimiz bir şeyi, hayalimizde yaşatıp, olacağı günü beklemek…
İki kapı var ki, bu kapıların önünde köle olmuşuz. Bunlar korku ve umut kapısıdır. Korktuğumuzdan ise, umudu hiç kesmeyiz. Ne umutlar saklar, bu mavi gökyüzü ardında. Sanki yarılsa bir gün, umutlar dökülüverecek gök pencereden üstümüze. Nasıl da saklıyor, onca umudu hiç yılmadan. Biz bir umudu yeşertirken içimizde, gök bahçede milyonlarca umut yeşeriyor her gün, her an, her saniye.
Bir umudu ekip, onu sabırla biçelim derken nelerden vazgeçiyoruz kim bilir? Hayal etmekle umut etmek arasında sıkışıp kalıyoruz arada sırada da olsa.
Oysa binlerce umut tohumu ekili renk renk, birbirine karışmıyor hiçbiri. Bu nasıl bir sabırdır? Umuda ait her ne varsa hepsi orada, gök bahçede.
Umut bizi biz yapan değerlerde saklıdır. Bize pes etmemeyi, yılmamayı, bıkmadan usanmadan hayallerimize doğru yürümeyi öğretir. Hiç tükenir mi umut dediğimiz beklentiler? Tam bitti derken, çıkarlar birer birer yastık altından. Böylece her son, yeni bir umuda gebedir.
Ben böylesine yüce bir duyguyu hayallerimde saklıyorum. Umudum umuda yolcudur tıpkı diğerleri gibi.
Gönderdim şimdi umutlarımı gök bahçeye.
Bu bir veda değil, hayaller ve düşlere.
Zamanı gelene dek, kalsınlar gök bahçede.
Öyle ya, umutlarımız da Allah’a emanet.
Korkmadan salıverin, umuda dair her ne varsa,
Varsın, yeşersin o koca gök bahçede…
sevgiyle…
Fotoğraf Kaynak: http://www.dpch.org/
30 Ekim 1978 doğumlu, her şeyden önce kul, sonra evlat, eş ve anne olma çabasında…
Yazdıkça öğrenenlerdenim…