"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kardeşim…

Hepimiz kardeşiz,

Kürtler kardeşimdir,

Bütün insanlar kardeştir,

Böyle söylenip gider kardeşlik türküleri, bacalarından değil evin tamamından duman tüten, sokakları kızıla boyanmış, ağıtları ağıtlara karışan, çocukları büyümeyen, hastalıktan ölünmeyen, kulakları sağır, gözleri kör, dili lal olmuş ülkemde.

Kardeşim der döneriz arkamızı, görmemek için gerçekleri. Kulaklarımız gerçeklere tıkalıdır dilimiz kardeş derken. Gözlerimiz kardeş dediklerimizi görmez, görmek istemez, göremez. Kördür kardeş diyen diller. Sağırlaştırır suskunluk, ölüler bile bağırırken.

Nedir kardeşlik?

Dilde bir kelime, anlamsız, ruhsuz, içi boş, gözü yaşarmayan anlatımdır.

Ne zaman içini boşalttık, ne zamandan beri sarılmadık sıcaklığını duyarcasına, ne zamandan beri üşüyor vicdanlarımız ölüm sıcağında, ne zamandan beri kardeşlik sadece bir kelime?

Çok uzak olmayan geçmişimizde mahallede top oynadığımız, uzun eşekte sırtına çıktığımız, saklambaçta bir olup sürekli ebe yaptığımız, yağ, bal sattığımız ama kendisini asla satmadığımız arkadaşlarımız için bile defalarca kavgalara girip dayak yediğimizi, sevdalanan arkadaşlarımız için üzülüp kahrolduğumuzu, oyuncakları paylaştıklarımızı ne çabuk unuttuk.

Hangi arkadaşımıza inancını sorduk?

Hangi arkadaşımızın kimliğini inceledik, diliyle alay ettik?

Ekmeğimizi, yemeğimizi, zaten olmayan paramızı, cigaramızı, ateşimizi, elbisemizi hüzünlerimizi ve sevinçlerimizi paylaştığımız hangi arkadaşımızı Kürt, Türk, Laz, Çerkez veya başka kimlikte olduğu için yargıladık?

Laz arkadaşımızda Lazca, Arap arkadaşımızdan Arapça, Kürt arkadaşımızdan Kürtçe iki kelime öğrenmek için yırtmadık mı kıçımızı?

Ne çabuk geçti zaman da, geçerken aldı gitti insanlığımızı!

Ne çabuk değiştik.

Ne çabuk unuttuk dostlukların sıcaklığını.

Ne çabuk öğrendik arkamızı dönüp kulaklarımızı tıkamayı.

Ne çabuk dönekleştik, kardeşim dediklerimize, hala kardeşim demekten başka bir şey yapmayarak.

Kardeşimsin!

Tamam anladık ta sonrası?

Ben kabul ettim. Varsa bir derdin, sıkıntın, çözmek için neyimiz varsa koyarız ortaya. Açsan bölüşürüz ekmeğimizi. Çıplaksan gömleğim, pantolonum, kazağım var eski de olsa, giyersin.

Ya sen?

Sen de benim sorunlarıma, dertlerime çare olur, sıkıntılarımı, acımı paylaşır, feryadıma ortak olmaz mısın?

Vaktin mi yok, imkanın mı?

Yoksa korkuyor musun? Hani kardeşim dedin, inanarak dedin, içtenlikle ve gereği olarak yardıma geldin, çare olmaya, feryadım olmaya çalıştığın için başına geleceklerden. Doğrudur. İhtimaldir. Olabilir.

O zaman kardeşim demeyeceksin. Samimi olacaksın. “Kardeşliğin gereğini yapamam, korkarım, kardeşin olamam” diyeceksin ki o zaman ben seni daha çok severim, dürüstlüğün için.

Şimdiki gibi kaypakça davranmadığın, kardeşim deyip arkanı dönmediğin, kulaklarını tıkamadan feryatları duyup da “gelemiyorum” dediğin için.

Hani bizde “Kirvelik” vardır. Baba yarısı derler. Herkes yapamaz, altından kalkamaz, sorumluluğu ağır, ciddi, zor bir mevki. Akrabalıktan daha yakın, hatırı ve sözü sayılan kişisi olursun kirvesi olduğun ailede.

Kirve oldun mu bir çocuğa, ölene kadar o çocuğun sorumluluğu üzerindedir, babasından sonra. Olur da ölürse babası senden önce, babası olur, gereken ne varsa yaparsın bıkmadan, yorulmadan, içten ve samimi.

Biz öylesi bir kardeşlikten geldik. Kardeş dediğimiz kişi için yapamayacağımız bir şey yoktur, olamaz da.

İçi boş değildir, dilimizden çıkan kardeş kelimesinin, doludur, ağırdır, sorumluluk ister.

Bir kere çıktı mı ağzımızdan kardeşim diye birine, o birisi akrabamızdan daha yakın olur bize. O kadar engindir yüreğimiz. O kadar sıcaktır, o kadar içtendir, güçlüdür, güleçtir.

Bize kardeşim dediğinde bunları bekleriz. Altından kalkamayacağını düşünürsen açıkça söyle, darılıp gücenmeyiz. Seni öyle de severiz.

Ya kardeşim dediğinde gerçekten kardeşim ol, ya da kardeşim deme, kalleş olma.

Umutlandırma içi ağıt dolu yüreğimi.

Bırak harabeye dönmüş dünyamı kendim de onarırım, zor olur, uzun sürer, belki de öldürür beni ama yaparım, elimden geldiğince.

Kardeşim var yeterince.

Ama, içim bir tuhaf oluyor, bir tuhaf seviniyorum, ürperiyor yüreğim sen kardeşim dediğinde.

Ve üzülüyorum, kırılıyor paramparça olmuş duygularım, ağlıyorum, kardeşim deyip zorda olan bu kardeşinin yanına gelmediğinde.

O yüzden, duymayacaksa kulakların ağıtlarımı, görmeyecekse gözlerin yıkılmış dünyamı, dilin yalan söylemesin, bana “kardeşim” demesin, gelmeyeceksen.

Hüzünlü, mahcup, utanmış gözlerle bakıp umudumu kırma.

 

Not; Bu yazı 6 Ocak 2016 tarihinde  yazılmış ve yayınlanmıştı. Güncelliğini koruduğu ve gerekli olduğuna inandığımdan yeniden yayınlama gereği duydum