"Enter"a basıp içeriğe geçin

Koronavirüs ve Ramazan

Üzerimizde aylardır dolaşan karabulutların ne gibi rahmetlere gebe olduğunu bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki, o da kısa bir zaman sonra rahmet ayı ramazan ayına inşallah girecek olmamızdır.


Haliyle biraz buruk geçecek; teravihler, kalabalık iftarlar, iftar davetleri vs. olmayacak. Cemaat olma, birlik olma, birliğin manevi hazzıyla manevi açlığımızı bastırma nimetinden uzak kalacağız bu sene ramazan ayında.


Ancak her ramazan olduğu gibi, sorulan klasik sorular bu ramazanda da sorulacak, TV kanallarında bunlara, banttan yayın yapar gibi her sene tekrarlanan klişe cevaplar verilecek. Haliyle bu sene bu sorulara bir yenisi daha eklenerek, “coronavirüse karşı bağışıklığımızı kuvvetlendirmek için oruç tutmamanın” fetvalarını arayanlar olacaktır.


Bu soruya verilecek cevap; sağlığı tehlikeye düşüreceği kesin haller dışında, orucun tutulmaması veya bozulmasının caiz olmayacağıdır. Nitekim buna “Din İşleri Yüksek Kurulu” da cevap verecektir. Bir mümin için bundan başka, esas ve daha büyük bir fetva makamı daha vardır ki, oda o kişinin kendi vicdanıdır.

Bazılarının zannettiğinin aksine, bu ramazan oruç tutarak bağışıklığımızı kuvvetlendirmeliyiz:

Oruç nefsin acizliğinin farkına varması, acizliğini anlaması ve kişinin diğer ibadetleri de kulluk şuuruyla yerine getirebilmesi açısından çok önemlidir. Fakirlerin halinden anlamak, empati kurarak merhametin bil kuvve haline gelmesi ve sosyal kaynaşmaya ve dayanışmaya da vesile olması açısından da önemlidir.

Ramazan Kur’an-ı Kerim’in indiği bir aydır. Ramazan ayı kalbi tezkiye ederek Kur’an-ı anlayacak hale getirir. Sabrın, teoriden pratiğe dönüştüğü, ruhun beden bineğinden kurtularak melekleştiği, aklın, düşüncelerin, fikirlerin şehvet zincirlerden kurtulduğu bir aydır. İnsan günah yükünden kurtulur, yükü azalır, özgürlüğe kapı aralar, manevi gıdaların lezzetini tadar.


Büyük İslam alimleri telif etmiş oldukları kitapların tıp bölümlerinde, oruç tutmanın ve perhizin sıhhat için en büyük etkenlerin başında geldiğini söylemektedirler. Ayrıca oruç tutmanın akıl sağlığı ve hafızanın kuvvetlenmesine yönelik faydaları da İslam kaynaklarında sabittir. Midenin dinlenmesi vücudun fazla kilolarından kurtulması gibi birçok faydaları da vardır.

İmam-ı Gazali, Celaleddin-i Rûmî ve İmam-ı Rabbani gibi büyük mutasavvıfların belirttiğine göre insan bedeniyle ruh arasında ters ilişki vardır. İnsan bedenine sıkıntı veren şeylerin ruhu kuvvetlendirdiği, iradeyi sağlamlaştırdığı belirtilmiştir. İslam’ın emirlerinin bedene ve nefse ağır gelmesinin esası da budur. Bu yüzden tasavvufta nefsi terbiyeye, nefsi terbiyede de oruca çok önem verilmiştir.


Ramazan güzel başlangıçlar ayıdır. İnşan gerçek bağışıklığı onunla kazanabilir; israfa karşı bağışıklık, iradesizliğe karşı bağışıklık, zaaflara karşı bağışıklık, nefsin hevaî isteklerine ve şeytanın tuzaklarına karşı bağışıklık. Kısacası şahsi ve içtimai düşmanlara karşı bağışıklık.

Ayrıca kişinin ibadetleri yerine getirerek elde etmiş olduğu manevi gücün hastalıkların tedavisinde çok büyük etkisi bulunmaktadır. İbadetleri yerine getiren ve bu yüzden vicdani selamette olan bir kişinin, ibadetlerini ihmal etmiş Rabb’ine yüz çevirmiş bu yüzden vicdanı ıstırap içinde kalmış kişinin sıkıntılarla mücadeledeki turumu aynı olmayacaktır.

Bununla beraber Allah dilediğine sağlık, dilediğine hastalık vereceği hakikatini de teslim etmemiz gerekiyor. Ayrıca tuttuğumuz oruçta ki gayemizin yalnızca Allah’ın rızası için olduğunu da.


Sonuç olarak: Ramazan bahaneler ayıdır; Yüce Mevla’nın biz kullarına, bu bahaneyle, sonsuz rahmetini bir sağanak gibi yağdırdığı, belki de bu bahaneyle üzerimizdeki musibetleri de kaldıracağı bir ay.

Bazıların da bu merhametten kaçmak için kendince yine bahaneler aradığı bir ay.