"Enter"a basıp içeriğe geçin

Coronanın Yan Etkileri !

Malum kaç zamandır başımız yeni tip bilinmeyen bir virüs ile belada. Aslında çok öncesinden varmış bu virüs ve tehlikeli olacağı da o zamandan belliymiş. İnsanoğlu denen canlı türü de karakteristik özelliği olan “ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ atasözünü doğrular bir  şekilde virüsü hiç olmamış, büyümeyecekmiş kulak arkası yapıp tüketmeye devam etti. Nitekim şu anda kaçınılmaz son ile yüz yüze kalmış  her yerde bizi virüsten koruması! için deliler gibi kolonya arayıp market yağmalama durumundayız. Çözümü üretmek değilde her zaman yaptığımız gibi yine tüketerek arama yolundayız. 

Tabi devletimiz de üstüne düşeni yapıp bir dizi önlemler almıştı elbette. Okulların tatil edilmesi de bu alınan önlemler içersindeydi. E bizde sözde öğretmen, görünürde belletmen , aslında modern dadılar olarak bu tatile öncesinde sevinmiş ücretsiz olduğunu duyuncada içerlemiştik. Ve şimdi soruyorduk kendimize -atanma ümidiyle sınava hazırlanıyorduk ama- tatilde  ne yapacaktık diye. 

İşte tam olarakta burada belirdi bu yazının oluşmasını sağlayan gerekçe. Neyse ilk gün arkadaş toplantıları hoş sohbetler derken devletimiz yine üstüne düşeni yaparak Cafe ,kıraathane , kahvehane gibi yerlerin kapatılmasını uygun gören bir dizi önlem paketini tekrar açıkladı. Artık sürekli olarak evdeydik. Sadece ders çalışmakla değilde biraz kitap okumanın film izlemenin faydalı olacağını düşünerek arayışlar içersindeyken başrollerinde Şener Şen ve Cem Yılmaz’ın olduğu “Av Mevsimi” adlı bir filme denk geldim ve izlemeye karar verdim. Bir polisiye/macera filmi. Esas oğlanlardan biri vuruluyor ve başkomisere tam da vurulurken “bakış açınızı değiştirin “ anlamında bir hareket yapıyor ve bunun sonucunda esas suçlu ortaya çıkıyordu. Nedense etkilenmiştim bu bakış açısı olayından. 

Akşam haberlerinde yine her zamanki gibi tek konu vardı. Corona Virüsü. Ülkemizde bazı kesimler vakanın bizdeki seyrine seviniyor ve avrupanın bizi bu sefer gerçekten kıskandığına inanıyor bir diğer kesimi ise alınan önlemleri yetersiz ve etkisiz bulduğunu belirtip ısrarla yapılan/yapılması gereken şeylerden yine hali içler acısı olan avrupayı örnek göstererek devam ediyordu. Pandemi ilan edilen ve bütün insanlığı ilgilendiren bir virüs karşısında yine kutuplaşmayı başarmış ortak bir payda da buluşamamıştık. 

Haberler birbiri ardına devam ederken ilgimi çeken bir yazıyla karşılaştım. Corona virüsün etkisiyle evden çıkma yasağı uygulanan Çin’de hava kirliliği gözle görülür bir oranda azalmış. Yine bir diğer ülkede İtalya’da virüs sebebiyle sokağa çıkma yasağı uygulanmış ve ünlü Venedik kanallarında şaşırılacak derecede eskiden olduğu gibi balıklar yüzmeye başlamış aynı  şekilde pelikanlarında bu kanallarda tekrardan görülmeye başlandığı belirtiliyordu. Şaşılacak şeyin ne olduğunu merak ediyorsanız belirtmekte fayda var. Çindeki hava kirliliğinin sebebi her zaman için insanlar olarak belirtiliyordu fakat bu kabullenen bir şey değildi ve çözüm üretme aşamasında büyük sıkıntılar vardı. Venedik kanallarında aşırı insan tahribatı vardı ve balıkların nesli tükenmiş, pelikanlar değil yüzmek yaşayamıyorlardı bile elbette. Merak edip araştırdım. Karantina süresinde ortaya çıkan şaşırtıcı örnekler devam ediyordu. Yine Çin ve bazı avrupa ülkelerinde boşanma davalarının çoğunun geri çekildiği haberi vardı. Sebebinin ise sürekli koşuşturmaca ve tüketme eğiliminde olan insanoğlunun karantina sürecinde evde eşiyle, çocuğuyla kalınca birbiriyle konuşma daha doğrusu iletişim kurma imkanı bulması olarak belirtilmişti. Çok doğruydu. İşten eve gelip yemek yiyip sabah tekrardan işine giden karı kocalar artık birbirlerinin yüzlerine bakıyor, sorunu tartışıp ortak bir amaçta hareket ediyor ve birbirleriyle doğru iletişim kurup yıllardır yapamadıkları şeyi yapıyorlardı. Birbirlerini anlıyorlardı. 

Şimdi siz “ Ne diyosun yani virüsün geldiğine şükredelim mi n’apalım“ diyorsunuz kendi kendinize. Ama hayır. Baştada belirttiğim gibi bakış açısı. Hatırlayalım filmde bakış açısı değiştirilerek esas katil bulunuyordu. Bu virüs salgınında bakış açımızı değiştirip esas katilin virüs değilde kendimiz oldugumuzu farketmemiz gerek. Aslında virüsün yine insalığın elinden olan bir virüs olduğunu farketmemiz gerek. En önemlisi en azından şimdi ortak bir payda da buluşup siyasi, kişisel, ideolojik kaygıları bir kenara bırakıp ortak mahsülümüz olan bu virüsü en doğru şekilde savuşturmanın yollarını aramak ve doğaya yaptığımız kötülüğün farkında olmaktır. Bunun yanında şu kötü günlerde belki de bize iyi gelecek birkaç habere de ihtiyacımız olacağından sarf edildi bu yazı. En çok ihtiyacımız olan şey için belki de. Umut için !

Hamiş;

Bu yazı tam iş bulduğuna sevinipte bir anda tekrar işsiz kalan ve atanamayan bir öğretmen adayı psikolojisi ile yazılmıştır. Dikkate alıp almamak size kalmış 🙂