"Enter"a basıp içeriğe geçin

Karar Alanlar ve Bedel Ödeyenler

Hiçbir yanlışı, hatası, kötülüğü olmadığı halde, güzel işler yapmaya, geleceği güzelleştirmeye, insanlar için çalışmaya gösterdiği özene rağmen ödediği bedeller olur insanın!

Başkalarının yanlışları, hataları, kötülükleri yüzünden!

Dikkatsiz araç kullanıcısının, fazla sürat hevesi ve ciddiyetsiz davranışları nedeniyle yaptığı kaza sonucu yaşamlarını bedel olarak verenler olur.

Daha fazla para kazanmak için alması gereken güvenlik önlemlerine para harcamayarak yaşanan kazaları “fıtrat” yapan iş insanları yüzünden yaşamlarını bedel olarak vermek zorunda kalan, madenci, inşaat işçisi veya sanayi işçileri var, ülkede ve dünyanın her yerinde.

Bir ya da birkaç insanın kararları sonucu 1915 yaşandı ve yüz binler ödedi bedelini! 1938 Dersim tertelesinde ödenen bedeller de birkaç insanın kararlarının sonucuydu!

Birinci ve ikinci Dünya savaşlarında, on milyonlarca bedel ödendi. Oysa bedel ödeyenlerin kararları sonucu oluşmamıştı yaşananlar. Bedel ödeyenlerin alınan kararlardan haberi bile yoktu.

Ülkede ve dünyada yaşanan katliamlarda bedel ödeyenlerin hiç birisi, yaşanan katliamın kararlarını verenlerden değildir.

Kararlar başkaları tarafından verilir, bedeli başkaları öder!

Sadece katliamlar mı? Değil elbette. Yaşanan her türlü olumsuzluk nedeniyle ödenen bedellerin sahipleri asla o olumsuzluğu yaratan kararın sahibi değildir. “İstisnalar kaideyi bozmaz” misali, arada karar verenlerin de bedel ödediğine rastlanabilir!

Ancak bu genel anlamda yaşanan, “olumsuzlukları yaratan karar sahipleri bedel ödemez” kuralını değiştirmez.

Tarihin bir yerlerinde, bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “burası benimdir” diyen insanla başlayan mülkiyet kavramı ve kazanma hırsı yüzünden, birçok insan, mülkiyet sahiplerinin daha fazla mülkiyete sahip olmak için verdikleri kararlar nedeniyle bedel ödemişlerdir.

Yemen’de açlıktan ölen, çoğunluğu çocuk yüz binlerce kişinin, savaşın başlatılmasıyla ilgili kararda iradesi yoktur.

Ödediğimiz bedeller hep başkalarının kararlarıyla oluyor!

Birileri karar veriyor, Kaz dağlarında altın arama bahanesiyle doğa katlediliyor!

Birileri karar veriyor, Dersim Munzur dağlarında doğa katlediliyor!

Birileri karar veriyor, Fatsa, Istıranca, Murat dağı, İstanbul Kuzey ormanları, Sinop İnceburun’da doğa katlediliyor!

Birileri karar veriyor, Karadeniz bölgesindeki tüm dereler kurutuluyor, derelerle birlikte çevredeki doğal yaşam yok oluyor.

Birileri kara veriyor, adrese teslim orman yangınlarıyla, orman içindeki yaşam, kurulacak birkaç tesis için, birileri zengin olsun diye yok ediliyor!

Birileri karar veriyor, bedelini orman, ayısından kuşuna, arısından kelebeğine, karıncasından ceylanına kadar ormandaki tüm canlılar, doğal yaşamın tamamı ve onun parçası olan insan ödüyor, ödeyecek.

Depremlerde ölenlerin içinde, o depremlerde yıkılan binaları yapanların hiç birisi yoktu.

Binaları yıkan deprem değil, o binaları yaparken kullanılması gereken malzemesinden yapılan hırsızlıktır.

Sadece toplumsal olaylarda değil, bireysel gelişmelerde bile bedel ödeyenler, çoğunlukla kararı verenlerin dışındaki kişiler olur.

Anne ve baba ayrılmaya karar verir, bedelini çocuklar öder!

Eşlerden birisi aldatmaya karar verir, bedelini diğer eş öder!

Eşlerden biri (genellikle erkek) bir iş alanında çalışmaya karar verir, beceremez, iflas eder, bedelini kendisiyle birlikte, diğer eş ve çocuklar öder!

Eşlerden birisi bir karar verir, kararın içinde olmayan bedelini öder!

İş ortaklarından birisi iş ile ilgili riskli bir karar verir, uygular, başarısız olur, şirket batar, bedelini kendisiyle birlikte diğer ortaklar öder.

Birisi intihar etmeye karar verir, geride kalanlar bedelini öder!

Ne bedel ödüyorsanız ödeyin, bedelini ödediğiniz konuda kararınız yoktur!

Ancak, aslında yapabileceğiniz, başarabileceğiniz, uğraşsanız olacak bir durum varken yan gelip yatmayı, yapmamayı, seyretmeyi, boş vermişliği, umursamazlığı seçmişseniz ve bu nedenle de geliyorum diyen felaket gelmişse, o felaketle ilgili karar sizindir ve ödeyeceğiniz bedeli sonuna kadar hak etmişsiniz demektir.

“En son beni almaya geldiklerinde ses çıkaracak hiç kimse kalmamıştı” diyen Martin Niemöller misali, başkaları bedel ödediğinde itiraz etmemiş, bedel ödeyenleri kurtarmayı denememiş, onlar için mücadele etmemiş isen, ödeyeceğin bedelin kararını kendin vermişsin demektir.

Her ne kadar yaşanan felaketin kararları başkaları tarafından alınıyorsa da, o felaketi önlemek elinizdeyse ve önlemek için en ufak bir çaba dahi sarf etmiyorsanız, yaşanan felaket sonucu ödeyeceğin bedelin kararını aynı zamanda kendin de veriyorsun demektir.

Özellikle son yirmi yıldır yaşanan tüm olumsuzlukların yaşanmasında karar sahibi olmasak ta, onları önleyecek gücümüzü kullanmadığımız için, ödediğimiz bedelleri hak ettik.

Bundan sonrasında da yaşanacaklar sonucu bedel ödemek istemiyorsak, yaşanacak olumsuzlukları engellemek için gereken her şeyi yapmak zorundasın.

Kararları verenlere bedel ödetmek elinde!