"Enter"a basıp içeriğe geçin

İslam ve Irkçılık


Çağımızın en büyük hastalıklarından biri olan ırkçılık dünyadaki birçok kavga ve çatışmanın köküdür. Esasında ilk ırkçı şeytan olmuştur. Hz. Adem (a.s.)’e secde et! Denilmesine rağmen ‘’O’ topraktan yaratılmıştırBen O’na secde etmem.’’ Diyerek küfre girip isyan ederek kendi yaratılmışının daha kutsi olduğu inancını savunmuştur. O yüzden Irkçılık aslında şeytanların karakteridir. Bu hastalık ne yazık ki İnsanlara da sirayet ederek birçok kanlı çatışmalara ve düşmanlıklara sebebiyet vermiştir.

Halbuki; Son ve Hak olan İslam dini Irkçılığı kesin kes yasaklamıştır.

‘’Ey İnsanlar… Muhakkak biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Tanışıp bilişesiniz diye sizi şube ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ALLAH(c.c.) indinde en mükerrem olanınız en fazla takva sahibi olanınızdır.’’ Hucurat Suresi 13. Ayet

‘’Arab’ın Acem’e üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.’’  Hadis-i Şerif

‘’Kavmiyetçilik güden bizden değildir.’’ Hadis-i Şerif

Buna rağmen İslam coğrafyasında da Irkçılık hastalığı yaygındır. Aynı kıbleye omuz omuza secde eden Müslümanlar ne yazık ki ırkçılık hastalığı yüzünden aralarında kin ve düşmanlık beslemektedirler. Cetvel ile bölünmüş ülkeler, birlik ve beraberlik yerine birbirilerinin kuyusunu kazma politikalar ve ittihad halinde olmayarak çekişme içinde olunması en büyük gösterge teşkil etmektedir. İslam coğrafyasının durumu malumdur. Müslümanlar bu hastalıklardan Kur’an ve Sünnet anlayışına tabi olarak kurtulabilir. İslam tarihine damga vurmuş isimlerin milliyetlerine baktığımız zaman çeşitliliği görür ve bu zenginliğimizle iftihar ederiz. Örneğin; Bilal-i Habeşi zenci, Selman-ı Farisi İranlı, Selahaddin-i Eyyubi Kürt, Fatih Sultan Mehmet Türk, İmam Şamil Çerkez, Muhammed İkbal Pakistanlı ve Mehmet Akif Ersoy Arnavut’tur. Kısacası İslam bütün insanlığa indirilmiş ilahi bir dindir. Ve Irkçılığı yasaklamıştır. Tarihte Müslümanlar daima kucaklayıcı olmuş asla ve asla kişinin Irkından ve renginden ötürü ayrım gözetmemiştir. Bu birlik ve kardeşliğin en büyük delili Hac farizasıdır. Hacdaki o uhuvvet ve kardeşlik hiçbir inanış ve ideolojide mevcut değildir. Acemi, Arabı, Türkü, Kürdü, Arnavudu, Japonu, Filipinlisi, Hintlisi, İngilizi, Amerikanı, Afrikalısı, Latini ve Moğolu Hacda beraber ibadetlerini idame ediyor. Hiçbir kavga ve çatışma olmadan yaşayabiliyorlar.

İslam elbette kişinin kendi milletini, kavmini, toplumunu, ülkesini ve memleketini sevmesini yasaklamıyor. Tam tersine teşvik ediyor. Ancak İslam ayrımcılığa bir başka kavmin bir başka kavme üstünlük taslamasına ve zulüm etmesine müsaade etmiyor.

Kısacası insanlara zarar veren bir Irkdaşını iyi ve Salih bir yabancıya tercih etmek İslam’a uygun değildir.

Elbette ‘’Kişi kavmini sevmekle kınanamaz’’ Hadis-i Şerifi Çerçevesinde Müslüman bir kimse kendi kavmini ve soydaşını sevebilir. Yardım edebilir ancak bu sevgi ve yardım ayrımcılığa neden olmamalıdır. İslam kardeşliğini esas almak daha ulvi ve gereklidir. Şüphesiz ALLAH (c.c.) İnsanların Suretlerine değil amellerine bakar. Biz dahi bu şekilde Irk yönüyle değil iman kardeşliğiyle yaklaşım göstermeliyiz. En nihayetinde hepimizin babası Adem ( a.s.)’dır

Unutmayalım! İslam Irkı reddetmez, Irkçılığı men eder yasaklar.

Rabbimiz! Bizleri Tefrikadan, ayrılıktan, Irkçılıktan ve birbirimize düşmanlıktan muhafaza buyursun… (amin)