"Enter"a basıp içeriğe geçin

İhracat Rakamları Neyi İfade Ediyor?

Gündelik hayat içerisinde hemen herkesin en az bir kere işittiği ihracatı en basit ifade ile dış satış olarak nitelendirmek mümkündür. Peki ülkelerin ihracat rakamları neyi ifade eder ya da ihracatı etkileyen faktörler nelerdir sorularının cevabı bu denli basit midir? Şüphesiz değildir. TÜİK yani Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan 2016 ihracat verilerini inceleyerek Türkiye ekonomisi ve dış politikası ile ilgili bazı çıkarımlar yapmak mümkündür.

İlk olarak Türkiye’ nin en çok ihracat yaptığı ülkenin % 10,47′ lik bir pay ile Almanya olduğunu belirtmek gerekir. İhracatımızın büyük bir bölümünü Almanya’ ya yaparken ülke siyasilerinin tehditkar söylemlerinin sizin de tahmin edebileceğiniz gibi laftan öteye gidemeyeceği aşikar bir şekilde görülür. Ülkemizin ihracat yaptığı ülkeleri yüzdelik dilimlerini baz alarak sıralamaya tabi tuttuğumuzda ise ilk 10 içerisinde Irak, İran ve Suudi Arabistan olmak üzere yalnızca 3 komşu ülkemizin yer aldığını ve komşu ülkeler ile yapılan ihracat paylarının Avrupa’ ya nispeten düşük olduğunu görmek hiç şüphesiz oldukça üzücü bir durum. Belirtilen listede ABD 5.sırada yer alırken geri kalan 6 sırayı ise İngiltere, İtalya, Fransa, İspanya ve Hollanda almış durumda. Dış siyasette izlenen yol ve özellikle son dönemde Avrupa ile gerilen ilişkilere bakıldığında Türkiye’ nin yeni pazarlar için arayışa geçmesinin vaktinin çoktan geldiği görülüyor. Bu aşamada elbette komşu ülkelerde yaşanan siyasi iktidarsızlıkların da ülkemizin ekonomi politikasını etkilediği ortada. Başta Suriye olmak üzere Libya, Afganistan ve Irak gibi Orta Doğu ülkelerinde sömürgeci güçler tarafından kaos ortamı yaratılması elbette komşularımızla olan ticaretimizi olumsuz etkiliyor. Bir diğer açıdan bakıldığında ise ülkemiz mecburi bir şekilde Avrupa’ ya yöneltiliyor. Dış siyaset söylemlerine paralel olarak Avrupa’ ya olan bağlının azaltılması için komşu ülkeler ile olan ilişkilerin pozitif yönde ivmelendirilmesi elzem gerektiren bir durum. Tüm bunların yanında ulaşım masraflarından sağlayacağımız kazanç ve tarihi bağlar parametreleri göz önüne alındığında komşu ülkeler ile yapılacak olan ticari faaliyetlerin önemi çok büyük. Elbette elimizde olmayan ve müdahale edemediğimiz birçok nedenden ötürü bu durumun ortaya çıktığı ortada. Fakat bu durum başta komşu ülkelerimiz olmak üzere ihracatımızı arttırmak için ne yapabiliriz sorusuna cevap aranmasına elbette engel değil ve engel olmamalı. Bu noktada okuyucunun aklına “Komşu ülkelerin ihtiyaçlarına yanıt veremiyor isek?” sorunun gelmesi oldukça muhtemeldir. Bu sorunun yanıtını verebilmek dış ticaret konusunda yetkin kimselerin komşu ülkelerimizin piyasaları ile ilgili gözlemlerinin ve çıkarımlarının olması gerekir. Gözlemler neticesinde komşu ülkelerin piyasalarında değerli olan ve bizim ihracatında eksik kaldığımız malların ya da hizmetlerin tespiti yapılabilir. Böylelikle eksik noktalarımızı kapatarak ticaret vasıtasıyla komşularımızla sosyal ve siyasi bir bütünlük sağlama şansını elde edebiliriz.

Ülkemizin 2016 yılında ihracat artışı sağladığı ülkelere bakıldığında ise açık bir şekilde yeni pazar arayışlarına girdiği  ve Avrupa’ ya binen dış  ticaret yükünün bir kısmını yeni pazarlara dağıtmaya çalıştığı görülür. Avrupa ile herhangi bir siyası kriz çıktığında ekonominin etkilenmemesi için bu pazarların önemi oldukça büyüktür. Geçtiğimiz dönemlerde Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelere uygulanan ve hala uygulanmaya devam eden ambargo kararları bu durum açısından verilebilecek en net örnekleri teşkil eder. Tüm bunların yanında ticareti ekonominin dışında kültürel bir etkileşim olarak da değerlendirmek gerekir. Arap Yarımadası ve Afrika ile artan ticaretimize bakıldığında ilerleyen dönemlerde bu bölgelerde gerek siyasi gerek ise sosyal alanda daha faal olacağımızın sinyalleri daha şimdiden veriliyor. Birkaç cümle ile konuyu toparlamak gerekirse, yazının başında belirttiğim gibi sömürgeci devletler tarafından sık sık müdahale edilen bir coğrafyada yaşayan Türkiye’ nin komşularıyla ilişkilerini pozitif bir şekilde geliştirmekten başka çaresi yoktur. Pozitif yönde ivmelendirmeyi sağlayacak olan faaliyetlerin başında ise ticaret gelir. Bu nedenle de Türkiye’ nin komşu ülkelerin pazarlarında daha aktif rol alması ve ihtiyaçlarına cevap veremediği mallar ya da hizmetler ile ilgili daha ciddi çalışmalar yapması gerekir. Türkiye’ nin yalnızca Avrupa pazarına bağlı kalmaması ve küresel pazarların tümünde faal olarak rol alması ekonomimiz açısından oldukça önemlidir.