Son senen geldi çattı ey Şaban! Ne idin, ne oldun, ne olacaksın? Hayat bir su içimi kadar kısa… Gençliğine doymadan geçiyor… Ölmeye hazır ol! Bu dizelerin sahibi Çarşambalı önemli bilim adamlarından olan Şaban Kuzgun. 1974 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi son sınıfta iken karnesinin arkasına yazmış bu mısraları… Daha o…
Yorumlar kapalıKategori: Eğitim
Geçip giden güzellikleri hatıralara bıraktık. Ve yeni yeni güzelliklere kucak açıyoruz her geçen gün. Ama olmuyor! Hiçbir şey eskiden olduğu kadar, eskide durduğu kadar güzel durmuyor işte hayatımızda. Ne o vazgeçilmez tatları alıyoruz ne de o vazgeçilmez tatları sunabiliyoruz şimdi. Birkaç kişi bir araya gelsek, hep eskilerin güzelliğinden söz eder…
Yorumlar kapalıHayırlısıyla bir döneminde sonuna geldim. Okulumu, sınavlarımı her şeyi kapattım. Önümde uzun bir tatil dönemi var, 4 ay kadar… Bu süre zarfında ne yapacaklarımı şimdiden düşünmeye başladım bile. Tabi ki bir öğrenci olarak önce çalışmam gerekiyor. Ramazan’da geldiğine göre, nasıl çalışacağım oruçlu oruçlu? soruları kafamda dönüyor durmadan. Ama eminim ki,…
Yorumlar kapalıBir Çarşambalının memleketinden ayrılıp gurbete gittiğinde, nereli olduğu sorusunun ardından vereceği “Çarşambalıyım” cevabından sonra muhatabı olduğu ilk soru “Gerçekten Çarşamba’yı sel aldı mı?” sorusu olacaktır. Tabi ki, Çarşamba’yı sel alıp almadığının merak edilmesinin sebebi “Çarşamba’yı Sel Aldı” türküsü. Kendisi de Çarşambalı olan rahmetli Yıldıray Çınar, anonim olan “Çarşamba’yı Sel Aldı”…
Yorumlar kapalıHayaller, düşler ve umutlar ortasında yaşamak… Bir sonraki anda değil, yaşadığı anda kalmak ve o anın keyfini sorgusuzca çıkarmak. Sanki hiç bitmeyecek gibi sadece mutlu olduğu ana odaklanıp kalmaktır çocuk olmak… Masallardan arkadaş edinip, bulutlardan yaptığı atın üzerine binip, macerada at koşturmaktır çocuk olmak. Evcilik oyunu oynayıp, sonrasında topu kaptığı…
Yorumlar kapalıBaya bir vakit oldu buraya yazmayalı. İşler, güçler, bilmem neler zamanım olmuyor desem yeridir. Aslına bakılırsa sürekli aklımda olan bir durum buraya yazma işi fakat durumlar pek el vermiyor diyelim. Neyse, ne yaptınız, ne ettiniz bilemiyorum fakat her gününüz güzel olsun inşallah. Yeni birkaç bölümlük bir belgesel indirdim, hala izlemeye…
Yorumlar kapalıEllerim, kalemi arıyor. Aa pardon, klavyeyi demek istedim. Döküyorum içimi, dökebildiğim kadarıyla. Uzun bir aradan sonra yayımlayacağım bu yazımda girdiğim bir konferanstan bahsetmek istiyorum. Geçen perşembe günü Üsküdar Üniversitesinde girmiş olduğum ‘Uluslararası 4. İletişim günleri’ konferansı benim için oldukça verimliydi. Tabi ki güzel konuklarda olunca tadından yenmiyor. İlerleyen zamanlarda merakla…
Yorumlar kapalıVarlık ve yokluk arasında savrularak devam ettiğimiz hayatta ne çok olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Kimi zaman bizleri bekleyen olayları gülümseyerek, kimi zaman ise üzülerek karşılıyoruz. Bunun sebebi gerçekten karşılaştığımız olayların bizi iyi ya da kötü etkilemesi mi? Yoksa hiçbir şeyden memnun olmama, olamama hâli midir? Küçük yaşlardaki çocuklardan tutunda, yetişkin…
Yorumlar kapalıYeni bir akşam, yarın yepyeni bir sabah olacak. Belki ters tarafımızdan kalkacağız, belki umutlu ve mutlu. Hiçbir şeyimiz kesin değil bu hayatta. Çok sevdiğim ve sözlerinde kendini bulduğum bir şarkı var. Şöyle geçiyor içinde ‘Biraz kızıl, biraz mavi’ hayatta yaşadıklarımız da öyle değil mi? Kızıl olanlar belki sinir yaratanlar, mavi…
Yorumlar kapalıHer sene yaz ayları yaklaştıkça, hele de havalar ısındıkça gurbet ailelerinin izin telaşı başlar. Daha önce ilk yazımda biraz olsun anlatmaya çalışmıştım memleket sevdasını. Bu sefer bizim yüreğimize başka bir sevda düştü. Bu sevda öyle birkaç haftalık izin sevdası değil, memlekete dönüş, vatan hasretinin bitiş sevdası… Ne çok zaman olmuş,…
Yorumlar kapalı

