"Enter"a basıp içeriğe geçin

Duyanlara Duymayanlara

Ellerim, kalemi arıyor. Aa pardon, klavyeyi demek istedim. Döküyorum içimi, dökebildiğim kadarıyla. Uzun bir aradan sonra yayımlayacağım bu yazımda girdiğim bir konferanstan bahsetmek istiyorum. Geçen perşembe günü Üsküdar Üniversitesinde girmiş olduğum ‘Uluslararası 4. İletişim günleri’ konferansı benim için oldukça verimliydi. Tabi ki güzel konuklarda olunca tadından yenmiyor. İlerleyen zamanlarda merakla programını izlediğim ve çok sevdiğim Pelin Çift konuk olarak geldi. Çok güzel ve hoş bir sohbet oldu. Adeta ‘Gündem Ötesi’ programını okulda yapmış gibi… Bu alanda başarılı olmak için neler yapmak gerektiğinden ve aslında kendi kaderini nasıl çizdiğinden örnekler verdi. Bu konuşma ile aslında bende bir nevi kendi kaderimi çizmiş oldum diyebilirim. Lise zamanlarında olur ya hani bir sürü şey geçer aklınızdan geleceğinizle alakalı endişe ve kaygılar bunlar bende de oldu elbette. Her gün yeni bir meslek ile uyanırdım, yeni bir meslek ile yatardım, benim yapmaya yeteneğimin olmadığı bir alanı dahi düşündüm, neydi bu peki? Mimarlık… Tuzlayayım da kokma. Mimarlık senin neyine be adam dediğinizi duyar gibiyim… Ama ne bileyim işte insan düşünüyor her şeyi. Şunu belirtmeliyim ki o kadar iş arasından düşünmediğim tek alan iletişim üzerine kariyer yapmaktı. Bu alana hep bir ön yargı ile baktım. ‘Senden iletişimci mi olur be.’ dedim kendi kendime. Fakat herkesin de dediği gibi ön yargılarımızı bir şeyi düşünürken arka plana atmak gerektiğini anladım. Benim işim bu alanda, hayalim bu alanda, gelecek planlarım bu alanda imiş. Yeni fark ettim. Aslında bu yazıyı okuyacak olan lise çağında ki arkadaşlara da tavsiye, hiçbir mesleği düşünmeden geçmeyin ancak sevdiğiniz işin de peşinden koşun.

Yeni bir kitaba başlamış bulunuyorum bu hafta. ‘Franz Kafka – Dönüşüm’. Bu kitabı ilk olarak, lise son sınıfta YGS sınavına hazırlanırken duymuştum. Ne acı değil mi? Bunu tabi ki eğitim sistemimize bir eleştiride bulunarak söylerken, kendime de dokundurmaktan vazgeçmiyorum. Hadi eğitim sistemi sana bu eseri, lise son sınıfta tanıttı. Sen neden araştırıp, bakmadın be güzel insan?

Çay Hastalığı
Ne olacak arkadaş bende ki bu çay virüsü. Her akşam inanır mısınız, en az 9-10 bardak çay içiyorum. Bu ortalamayı 24 saate vurmuyorum bile siz de çok tahmin etmeyiniz. Tabi ki fazlası zarar, ama zarar bize yarar gibi bir devrik cümle kurarak ortamı mayhoşlaştırayım.

Yalnız Kalma İsteği
Arada bir gelirler bana. Yalnız kalmak iter, kimseyi yanımda görmek istemem, ailemden başka. Uzaklaşırım insanlardan, ortamdan, arkadaşlardan. Sinir basar… Göksel – Depresyondayım şarkısı tam bana uygun bu aralar. Ergenliğe döndüm sanırım. Duyanlara, duymayanlara…

Leonardo Da Vinci ‘Mona Lisa’ tablosunda ki sırrı hala çözebilmiş değilim . Bir tarafı mutlu, bir tarafı üzgün diyorlar ben çözemedim arkadaş. Bir ara araştırma konum yapıp sizlere güzel bir araştırma örneği vereceğimden şüpheniz olmasın. Bu arada geçenlerde okuduğum bir röportajdan çok etkilendim. Hürriyet gazetesinde okumuş olduğum ‘Çakal Carlos’ röportajı. Hayatımda adını bile duymadım fakat beni çok etkiledi. Bunun üzerine derince bir araştırma yapıp gelecek yazılarımdan bir tanesinde uzunca bahsedeceğim.

Size iki araştırma sözü vermiş bulunuyorum duyurulur.

Günün Sözü
“Hayat bisiklet gibidir, dengeyi kaybetmemek için ilerlemek gerekir.”
Albert Einstein