“Abartı ve gösteriş merakı sahteliği ve kargaşayı tetikler. İnsanlığın ve dünyanın sadeliğe ihtiyacı var.” Geçen gün izlediğim çok güzel, kısa ama öz bir televizyon programı “Mesele” de böyle anlatılıyordu sadelik. Bu güzel programdan bahsetmeden olmazdı. Hele televizyonlarda o kadar boş ve lüzumsuz yayınlar var ki, böylesi bilgi yüklü bir programı…
Yorumlar kapalıKategori: Psikoloji
“Ol”maya yöneliktir algımız. “Olmak” fiilinin, egomuzu yüceltmemiz için bizi nereden nereye sürüklediğinden habersiz bir şekilde, bir şey olmak için gayret sarf edip dururuz. Evet, olmak direkt olarak “ben” demektir. Bir “şey” olmaya çalışırken, aslında o şeyin örtüsü altında egomuzu beslediğimizin farkında bile değilizdir. Halbuki aslında bütün eylemlerimizin ve yaşama bilincimizin…
Yorumlar kapalıMetrobüs meydan savaşlarını bilirsiniz. Eğer mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarında metrobüse binmeyi göze aldıysanız zorlu bir mücadeleye girişmeyi de göze almışsınız demektir. Zira metrobüs sırasında siz dilediğiniz kadar nezaketle davranın, kimseye dokunmadan o kapıdan içeri girmeye çalışın, muhakkak birileri, o eşsiz koltuklardan birine oturabilme aşkıyla sizi adeta ezip geçecektir.…
Yorumlar kapalıİnsan ilişkilerinin güçlü olması diye bir yetkinlik var. İş dünyasında her çalışandan beklenen, bütün iş ilânlarına bir madde olarak eklenen, iç ve dış müşterileri memnun etmek için olmazsa olmaz koşul olduğu düşünülen, büyülü, süslü bir yetkinlik. Ama on yıllık iş hayatım boyunca, özellikle kurumsal şirketlerde izlediğim kadarıyla bu yetkinlik ne…
Yorumlar kapalıŞimdi bayram zamanı, arkamızda bıraktığımız ramazana veda zamanı. Şöyle bir geriye bakıp değerlendirmeden geçmek istemedim. Tutabildiğimiz ve tutamadığımız oruçlar, hâkim olup olamadığımız nefsimiz ve bu ayın sadece aç kalmaktan ibaret olduğunu sanan birtakım insanlar… Böylece bir Ramazan ayı daha iyi kötü hatıralarıyla geride kaldı. Giderken yüreğimizde bıraktığı derin yaralarla “yine…
Yorumlar kapalıGeçip giden güzellikleri hatıralara bıraktık. Ve yeni yeni güzelliklere kucak açıyoruz her geçen gün. Ama olmuyor! Hiçbir şey eskiden olduğu kadar, eskide durduğu kadar güzel durmuyor işte hayatımızda. Ne o vazgeçilmez tatları alıyoruz ne de o vazgeçilmez tatları sunabiliyoruz şimdi. Birkaç kişi bir araya gelsek, hep eskilerin güzelliğinden söz eder…
Yorumlar kapalıÇevrileli neredeyse 40 yıl olduğu halde izleyenlerin hala gülümseyerek hatırladıkları “Uçak” adlı bir Amerikan filmi vardır; “saçma komedi” denen türün ilk ve en başarılı örneklerinden olduğu söylenir. Filmin bir sahnesi şöyledir: Uçak aniden kontrolsuz bir şekilde alçalmaya başlamıştır. Hostes yolculara durumu açıklamaya çalışırken “yakıtımız azaldı, otomatik pilotumuz çalışmıyor ve pilotlarımızın…
Yorumlar kapalıHayaller, düşler ve umutlar ortasında yaşamak… Bir sonraki anda değil, yaşadığı anda kalmak ve o anın keyfini sorgusuzca çıkarmak. Sanki hiç bitmeyecek gibi sadece mutlu olduğu ana odaklanıp kalmaktır çocuk olmak… Masallardan arkadaş edinip, bulutlardan yaptığı atın üzerine binip, macerada at koşturmaktır çocuk olmak. Evcilik oyunu oynayıp, sonrasında topu kaptığı…
Yorumlar kapalıVarlık ve yokluk arasında savrularak devam ettiğimiz hayatta ne çok olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Kimi zaman bizleri bekleyen olayları gülümseyerek, kimi zaman ise üzülerek karşılıyoruz. Bunun sebebi gerçekten karşılaştığımız olayların bizi iyi ya da kötü etkilemesi mi? Yoksa hiçbir şeyden memnun olmama, olamama hâli midir? Küçük yaşlardaki çocuklardan tutunda, yetişkin…
Yorumlar kapalıHer sene yaz ayları yaklaştıkça, hele de havalar ısındıkça gurbet ailelerinin izin telaşı başlar. Daha önce ilk yazımda biraz olsun anlatmaya çalışmıştım memleket sevdasını. Bu sefer bizim yüreğimize başka bir sevda düştü. Bu sevda öyle birkaç haftalık izin sevdası değil, memlekete dönüş, vatan hasretinin bitiş sevdası… Ne çok zaman olmuş,…
Yorumlar kapalı


