Bazen olur da içiniz daralır ya, bütün duvarlar üstünüze geliyormuş, içinizi kara bir bulut kaplıyormuş gibi hissedersiniz. İlacını bulamazsınız, ama ilacı sizdedir. O ilaç sevdiklerinizdir. Öyle bir an gelir ki, onlara doyasıya sarılmak, doyasıya öpmek istersiniz, ama yanınızda olmazlar ne acı değil mi? Ne demiş Cahit Zarifoğlu “Bir şehir kadar kalabalıktır, bazı insanların yalnızlığı.” Ben de bazen böyle olduğumu hisseder gibiyim. Çok bunalıyor, çok daralıyorum. Yazımın başlığını oluşturan küskün satırlara yazıyorum derdimi, dermanımı. Evet, doğru duydunuz küskün satırlar… Bu halde onlara yazmamı, kalem dokundurup iki kelam etmemi istemiyorlar. Ama bilmiyorlar, yazılar mutsuz iken yazılır, mutlu iken okunur. Yazar mutsuzluktan, umutsuzluktan beslenir.
Mutluyken yazı yazılmaz, mutsuzken döker içini yazar, çünkü insan bir sarhoşken, bir de aşıkken söyler döküntülerini…
Bu şekilde başlayan yazımda tabi ki belirtmek isterim, bu aralar hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum, yazıyorum. Ama şu konuyu bir tartışmaya açarsam iyi olur gibi. Aşk acı getirir mi? Tabi bunu siz tartışırken ben biraz bugün yaşanan o büyük felaketten bahsedeyim.
İstanbul’da bugün kıyamet koptu, ağaçlar uçtu, insanlar artık karada yüzmeye başladı tabiri caizse. Sahi temmuz ayındaydık değil mi? hiç geldiğini belli etmiyor güzelim ay. Geçen haftalarda da aynı olayı yaşamıştık hatırlayacağınız üzere. Tabi ki bu olayda eleştireceğim çok şey var, ancak aklıma takılan tek şey, altyapımızın neden bu derece bozuk olduğu…
Bu hafta yeni bir belgesele başlayıp onun hakkında sizlere ufak tefek özetler ve bilgilendirmeler yapmak istiyorum. Bu arada henüz başlayacağım belgeseli seçemedim, eğer bana yardımcı olursanız çok sevinirim. Yorumlardan veya sosyal medya hesaplarından bana ulaşabilirsiniz.
Bu arada bir iki hafta daha burada olacağım, daha sonrasında bir dinlenme, bir nevi sezon finaline ayrılıyorum. Eylül ayının başında inşallah tekrar buralarda olacağım. İletişim bilgilerim zaten sayfamda mevcut, herhangi bir sorunuz, öneriniz varsa tabi ki bu dönem içerisinde cevaplandırabilirim. Hesaplarımı sezon finaline sokmuyorum değil mi sonuçta.
Geçen günlerde Micheal Phelps’in köpek balıkları ile yarıştığı bir belgesel izledim, önce inanamadım, kendi kendime sorular sordum. Fakat daha sonra simülasyon bir yarış olduğunu öğrendim ve bütün dünya üstüme yıkıldı. Yine de tebrik ederim sanırım 2 saniye ile kaybetmiş yarışı ünlü yüzücü. Deniz kızlarına inanmam ama, deniz adamı olduğuna bizi inandırdın Phelps.
Yeni yazımda bir araştırma veya belgesel tanıtımı ile geleceğimi belirtmek isterim. Heyecan dorukta bekleyiniz…
Günün Sözü
İyi bir ağaca sarılan, gölgesiz kalmaz.
Miguel de Cervantes
1997 yılının Ekim 7 günü dünyaya gelmiş minicik bir bebektim. Eğlenceli yıllardan geçerek ilkokul yıllarına geldim. 7. sınıfa kadar Ataşehir Ali İhsan Hayırlıoğlu İlköğretim Okulu, son 2 yılımı ise Feneryolu Mustafa Aykın İlköğretim Okulun’da tamamladım. Sınavları başarı ile tamamlayıp lise hayatına atıldığımı söyleyemeyeceğim. Herkes gibi orta derecede bir sınav ile Erenköy İntaş Lisesinde öğrenimimi gördüm. Tabi ki liseye giriş sınavım çok iyi olmasa da, lise hayatım başarılı geçti. İlköğretim dönemimden bu yana oynadığım amatör futboldan dolayı spor hayatına yöneldim. Üniversitede bu bölümü okumak istedim fakat nasibimde Üsküdar Üniversitesinde İletişim Fakültesi okumak varmış. 2016 yılında büyük bir korku ile başladığım bu fakültede gerek çalışmalar, gerek projelerle uzun bir yol katederek ilerlediğimi ve bir nebzede olsa korkumu yendiğime inanıyorum. Bloglar, siteler, reklam filmleri,reklamcılık,haber spikerliği, gazetecilik gibi her alanda kendimi birazda olsa geliştirmek istiyorum ve bunun için daha fazla emek ve zaman harcayarak ilerliyorum. İlk adımımı atmaya Qoshe sitesinin Fikir Kazanı kısmında köşe yazılarımı profesyonel olarak yayınlayarak başladım, çeşitli senaryo deneyimlerinde bulunduk arkadaşlarımızla birlikte, haber spikerliği yapıp reji kısmında da bulundum. Kısaca hayatımı özetlemek gerekirse bu olaylar ve yaşanmışlıklar zincirinden ibarettir. Bu site ile birlikte güzel şeyler yapabileceğimize eminim.