İçinde, özünde hep bir hüzün barındırdığına inanırım o sınırsız iniş çıkışlı hayat merdivenlerinin. Hepimiz hayatta neler yapmak istedik de, ne kadar çok engel koydular. Acaba başka biri mi olduk? Bazen bir şeyleri yapıp yapmama noktasında tereddütlerimiz olsa da, Kendimizce yapmak istediklerimiz ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Bazı anlar da ise, elimizde olmayan nedenlere bağlı hayat rengini kaybeder. Hiç istemeden de olsa kaybeder. Betonlaşır, gridir, acıtır. Düşünceler alır götürür bilmediğimiz Kendimizi sorguladığımız yerlere. İşte o zamanlar da yanlışlarını,doğrularını, sevinçlerini ve hüzünlerini düşünürsün. Her düşüncede yeni bir doğruyu keşfederiz, yaşanmış yanlışların içerisinde. Doğruların farkına vardığında ise, öylece kalakalırsın bir anda iniş çıkışlı hayat merdivenlerinin ortasında. Ne geleceğe gidersin, ne de geçmişe dönebilirsin artık! Ok yaydan çıkmıştır bir kere, varacağı yeri çoktan yaralamıştır. Eksik ya da fazla bir hayat yaşadığımız söylenemez. Kimine göre eksik olan kimine göre fazladır. Bildiğimiz hayatın tamamı da değildir. Enerjimizi tüketmekten başka bir şeye yaramaz aslında. Edindiğimiz deneyimlerin bize katacağı en anlamlı şey, hayata dair bakış açımıza getirdiği farkındalık olmalıdır. Başarmak zor gibi düşünülse de yapabileceğimiz yegane şey, kendimizi rahat hissedeceğimiz bir basamakta durup soluklanmak olmalı. Diktir hayat yokuşları, bazen hızlı çıkarsın, bazen bir solukta inmek zorunda kalırsın. Yaşanmamışlar da buna dahil. Hayat bir sınavdır, neyle karşılaşacağımızı bilemediğimiz ve hep çalışmadığımız yerden yakalayan.
Hayata dair pek çok şey anlatılır, yazılır çizilir. kimi kitap cümleleri ile özetleyiverir yaşamı, kimi iki satır şiir de anlatır. Her kim ne yaparsa yapsın, herkes kendi hayatının tadını alır. Acısı ile aklımızda kalan, tebessüm ettiren anılarla hatırladığımız, gün gelip aşamayacağını düşündüğümüz sorunlarla hayatımıza anlam katan değerlerimiz olur. Biz hesap sorar dururuz aslında ama farkında olmadan hep gitmelere öykünen bir hayata tutunuruz. Bu durum da hiç yarım kalmaz cümlelerimiz. Zaten yarım kalmaya mahkum cümlelerle tamamlayamayız hayatın içindeki aşkı, sevgiyi hatta nefreti. Aralarına virgüller koyarak, manalara kapalı sorusuz cevaplara, cevapsız sorulara hazırlıksız yakalanabiliriz. Kanatarak da olsa boğazımızda düğümlenmiş kelimeleri tek tek ustaca alır ve hiçbir şey olmamış gibi yolun kenarına bırakarak ‘devam et’ der. Devam et hayat! Bekleme yapma!