Bugünlerde siyasetin tansiyonu bir hayli yüksek atıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Maltepe’deki tekel arazisinin özelleştirme kapsamında Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında Ali Babacan ve Feridun Bilgin imzası altında hukuksuz bir şekilde Şehir Üniversitesi’ne tapu/mülkiyet devri yapılması ve Halk bankasından alınan 417 milyon liranın ödenmediği hususuna ayrıntılarıyla değindi. İddialar çok ciddi. Nitekim bu hususta savcılar harekete geçecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu tür açıklamaları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürdürüp sürdürmeyeceğidir. Söz konusu açıklama daha başlangıç mı? Eğer Davutoğlu iddialara ‘’yüce divan, malvarlıkları araştırılsın’’ tarzı üstü kapalı ve yüzeysel cevaplar vermeye devam ederse, Erdoğan rakibini ciddiye almaz, açıklamalarına devam etme gereği duymaz. Öte yandan Davutoğlu önümüzdeki günlerde, ortaya belgeli ve kamuoyunu ikna edici bir şeyler koyarsa dişe diş, kana kan bir savaş başlamış demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gittikçe dozu artan açıklamalarını sıklıkla duyacağız.
Davutoğlu iktidar mı olmak istiyor? Kanımca böyle bir amacı yok. Ak partiden belli bir kesimi saflarına katıp meclise girmeye çalışıyor. Bu yüzden de yaptığı açıklamalarla, ne siyasi gerginliği zirveye taşıyacak, ne de kendini unutturacak. Kamuoyu bu ufak tefek sürtüşmeleri izleyecek.
Hükümet cephesinde ise ekonomiyi toparlayamazlarsa, geçmişte Refah Partisi’nin gelenekçi ve yenilikçi bölünmesi gibi bir durum ortaya çıkabilir. İşte bu noktada Davutoğlu ve Babacan toplayabildikleri kadar milletvekili transferi yapacaklardır. Zaten parti kurma zamanlamaları da bunu öngörerek böyle bir beklenti içerisine girmelerine sebep olmuştur. Ayrıca MHP ile yapılan ittifak’ın sadece cumhurbaşkanlığı ile sınırlı kalmayıp, bu tip durumlara karşı meclis çoğunluğunu muhafaza etmek adına yapıldığı da söylenebilir. Bu bakımdan ittifak’ın mutlaka sağlıklı bir şekilde sürmesi gerekmektedir. Ve en önemlisi, ekonomi hususunda daha fazla çalışmalar yapılmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Davutoğlu ile yakınlaşması siyasi bir hatadır. Ak partiye muhalif olan hemen hemen herkese yakınlaşması tabanı tarafından rahatsızlık uyandırıyor. Ve en kötüsü CHP bunu göremiyor. CHP ‘’Ben bulgur sevmiyorum, ama rakibimde bulguru sevmiyorsa, bulguru mutlaka sevip, yemem gerekiyor.’’ demektedir.
2020 için erken seçim zor görünüyor. Bunu sağlayacak etkenler şu an için stabil görünmektedir. Türkiye’nin ekonomik bir şok veya kriz durumu Amerika için ne yeri ne de zamanı.