13 Kasım tarihinde Beyaz Ev (White House)’de gerçekleştirilen Trump-Erdoğan görüşmesi, son yıllarda ABD ve Türkiye arasında gerçekleştirilen en dikkat çekici görüşmelerden birisiydi. Hal böyleyken Avrupa, Ortadoğu ve Rus medyaları da görüşmeye yoğun ilgi gösterdi.
Görüşmenin en dikkat çekici konularının başında, S-400 hava savunma sistemi ve F-35’ler vardı ki, bu iki konu gelecek günlerde hatta 2020 yılında da başımızı ağrıtacak gibi durmaktadır.
Türkiye’nin, halihazırda bir NATO üyesi ve bu birliğin en büyük ikinci ordusuna sahip olması, askeri anlamda ülkemizin stratejik önemini göstermektedir. Fakat, ABD ve Trump’a göre Türkiye’nin NATO müttefiki olmayan bir devletten hava savunma sistemi S-400 almış olmasının, kendileri için kabul edilir bir durum olmadığını, görüşme sonrasında ABD heyetinin verdiği beyanattan anlıyoruz. Çünkü Amerika’nın en önemli çekincesi, S-400’lerin NATO askeri sistemini casus olarak görmesi ihtimali ve F-35 uçaklarının sistemine sızabileceği düşüncesidir. Bu iki husus Trump ve Pentagon’u ciddi şekilde endişelendirmektedir.
Halbuki Dışişleri Bakanımız, S-400’ler ile ilgili Haziran ayında yaptığı bir konuşmada, Rusya’nın Norveç sınırında bu hava savunma sistemini kullandığını, F-35’lerin de Norveç üzerinde rahatça uçabildiğini ayrıca, Suriye’de İsrail ve ABD F-35’lerinin S-400’lere çok yakın uçtuğunu ifade etmiştir.
Beyaz Ev’de yapılan ikili görüşmelerde ABD tarafının S-400’lerin aktif hale getirilmesi halinde yaptırım kararını senatoda oylayabileceklerini ifade etmeleri, Türkiye’nin ileride dış politika alanında alacağı kararlarda elini zora sokabilecek bir gelişme olacağa benziyor.
Türk yetkililerin S-400’leri 2020 Nisan ayında aktif hale getireceği yönünde demeçler vermesi, daha birkaç gün önce de bu hava savunma sisteminin F-16’lar üzerinde testinin yapılması, ABD tarafını oldukça endişelendirmiş ve sonrasında ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, bu test çalışmasını kaygı verici olarak değerlendirmiştir.
S-400’lerin alınması, Türkiye’nin de içinde olduğu F-35 programını maalesef engellemiş; parasını ödediğimiz 100 adet uçağın teslimatı, ABD tarafından hala yapılmamıştır. Bu uçakların kullanımı için ABD’ye giden pilotlarımızın eğitimleri tamamlanmamış, buna ek olarak Temmuz ayında da pilotlarımız F-35 kursundan çıkarılmıştır.
Görünen o ki, 13 Kasım’da Beyaz Ev’de yapılan görüşmede Türk tarafının somut olarak elde ettiği tek kazanım, Ermeni Soykırımı Tasarısı’nın 2020 yılına ötelenmesi olmuştur. Bu öteleme, şuan için olumlu olarak gözükse de 2020 yılında bu tasarının oylanmasının, S-400’lerin aktif edilmesine karşı ABD tarafından kullanılacak bir kart olacağı açıktır.
2020’e geldiğimizde ise birçok önemli gelişme S-400’lerin kaderini belirleyecektir;
2020 Mart ayına kadar Türkiye’nin F-35 programından tamamen çıkarılması ihtimali…
2020 Nisan ayında Ermeni Soykırımı Tasarısı’nın senatoda oylanması…
2020 Nisan ayında S-400’lerin kullanıma hazır hale getirileceği yönünde Türk tarafının verdikleri demeçler…
2020 Kasım ayında Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimi…
2020-21 gibi ülkemiz için konuşulan erken seçim senaryoları…
Tüm bu gelişmeler yakın gelecekte Türkiye ve ABD arasında alınması gereken aksiyonları ve kararları etkileyeceği gibi, ülkemizde yaşanacak siyasi gelişmeler, dış politika manevraları ve Erdoğan-Trump arasındaki ilişkiler, S-400’ler ve F-35 konusunda da belirleyici olacaktır. 2020’de sıcak günler bizi bekliyor.
Çankaya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler’den mezun olduktan sonra bölümüm gereği bu alanda çalışmalar yapmak arzusunda idim. Sonrasında, TBMM olsun siyasi partiler olsun birçok alanda bölümüm gereği staj yapma ve çalışma olanağı buldum. Zaman zaman kaleme aldığım yazılarımı artık yayımlama vakti geldiğini düşündüğümden dolayı aksiyona geçmiş bulunmaktayım; Uluslararası İlişkiler üzerine, zaman zaman da diğer konularda yazılar kaleme alıyorum. Saygılarımı sunarım.