İstanbul İstanbul Olalı Böyle Zulüm Görmedi
İstanbul seçiminin son virajına girdik. Yarın akşam saat sekizden sonra dananın, Türkiye’nin, İktidarın kuyruğu kopacak!
İktidar tarafından, kendileri açısından alınabilecek tüm önlemler alındı! İDO, İstanbul seferleri, olası muhalefet insanlarının İstanbul’a gelmesini engellemek için iptal etti. YHY ise 23 Haziran İstanbul uçuşlarını aynı nedenlerle iptal etti.
Günün başında “terörist” olan Kürtler, günün sonuna gelirken “kardeş” ilan edildi, hem de içerisinde “affedersiniz” geçmeyen ama okunduğunda hissedilen bir cümleyle!
“Kürt de olsa benim kardeşimdir. Onlar da insan.” Dedi.
Devreye sokulabilecek bir şey kaldı mı? Diye beklerken, Öcalan imzalı bir mektup düştü gündeme! Avukatlarının bile gitmekte zorlandığı İmralı’ya, Munzur Üniversitesi öğretim görevlisi Doç.Dr. Ali Kemal Özcan giderek Öcalan ile görüşmüş ve mektubunu alarak sosyal medyada yayınlamış. Bu haberi de, tarafsızlığı ile ünlenen Anadolu Ajansı servis etmiş!
Öğretim görevlisinin Öcalan veya devlet ile ne tür ilişkisi olduğu ise sır!
Mektubun ana fikri, HDP’nin seçimlerde tarafsız olmasının istenmesi. Millet ittifakını destekten vaz geçmesinin istenmesi.
Mektubun gerçekliği tartışılırken, HDP genel merkezinden, milletvekillerinden ve eş genel başkanlarından, “seçim stratejimizde bir değişiklik yok” mesajları geldi.
İDO ve THY’nin sefer iptalleri, “Kürt de olsa” kardeşimizdir söylemleri, Öcalan’ın mektubu ve ardından, “HDP Öcalan’ın söylediklerine uymuyor şikayetleri, iktidarın içerisinde bulunduğu durumun zorluk derecesini açık bir şekilde anlatıyor!
Seçim başlayana kadar başka neler önümüze çıkabilir, bilemiyorum ama onlarca kez öldürülen Bahoz’dan bile demeç bekler bir durumdayım!
Elbette ki bu seçimle iktidar devrilmeyecek. Devrim olmayacak. Düzen değişmeyecek. Buna rağmen, on yedi yıldır iktidar olan AKP’nin derin yaralar alacağı, sakatlanacağı, sarsılacağı kesin.
İktidar tarafının, Cumhurbaşkanı dâhil tüm kadrosu ve devlet imkanlarıyla bu seçime yüklenmesi, kullanabileceği her olanağı kullanması, gerekli gördüğü her engeli koyması, gücünü, son damlasına kadar bu seçimde kullanması, İstanbul seçiminin kendisi için ne kadar önemli ve değerli olduğunun açık göstergeleridir.
Kör olmak bile bunu görmeye engel değil.
Seçime katılmaktan vazgeçtiğini ilan eden TKP’nin bunu göremediğini söylemek için aşırı derecede saf olmak gerekir. İktidara yarayacak bir hamle olarak seçimden çekilmesi, düşündürücüdür.
Seçim hilelerinde aşırılıklar olmadığı takdirde, İstanbul seçimlerini kazanacak olanın açık göründüğü son virajın son metrelerinde, olağanüstü bir durum gelişmedikçe sonuç değişmeyecek.
Ülke nüfusunun % 20’sini barındıran İstanbul, belediye bütçesiyle de göz dolduruyor ve iştah kabartıyor!
Bu güne kadar, iktidarın önemli gelir kaynağı olan ve özellikle de vakıf ve tarikatların beslenme noktası durumuna getirilen İstanbul belediyesinin, iktidarın elinden kayıp gitmesi, doğal olarak sarsıntı yaratacak güçte. Bu nedenle de şimdiden İstanbul belediyesinin bazı kaynaklarına nasıl el koyulacağının derinden düşünüldüğüne eminim.
Öldükten sonra eşi ile sekiz saate kadar cinsel ilişkiye girebilme hakkını savunan ve dokuz yaşındaki kızın evlenebilmesinin önünü açan Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi’yi şehit olarak ilan eden anlayışa sahip iktidarın, sarsılıp sakatlanabilmesinin bile bir kazanç olacağını düşünmeyen yok gibi.
Ankara büyük şehir belediye başkanlığını kaybedip sersemleyen iktidarın, İstanbul seçimlerini kaybettiğinde sakatlanacağı, bu süreçten sonraki ilk seçimlerde de iktidarı kaybedeceği aşikârdır.
İktidarın el değiştirmesiyle düzenin değişmeyeceğini biliyoruz. En demokratik uygulamaları getirecek yeni bir iktidarın bile, AKP iktidarının verdiği zararları amorti edip düzeltmesi onlarca yılı alacaktır!
Yirmi yıldan fazla ülkenin ekonomik geleceğini ipotek altına alan mevcut iktidarın verdiği zararlar görünenin çok ötesinde. Tarım ve hayvancılığı bitirip, fabrikaları kapatan, üretimi sıfırlayıp her türlü ürünü dışarıdan getirmek zorunda bırakan, özellikle gıdada insan yaşamını tahdit eden, taciz ve tecavüzde yüzsüzleşen, işçi katliamlarında rekora giden iktidarın olumsuzluklarını temizlemek kolay olmayacak.
Özellikle de yok edilen adaletin yeniden tesisi ve toplumsal barışın sağlanması en zor işlerden birisi olarak karşımızda duruyor.
Yine de, mevcut iktidarın gitmesi bile soluk aldıracak boyuttadır.
Sadece mevcut iktidarın değişmesi bile, taciz, tecavüz, kadın ve işçi katliamlarında önemli düşüş ve gerilemeleri sağlayacaktır.
Yarının umutları kıracak sonuçlar çıkarmaması dileği ile İstanbul seçmenlerini sorumluluklarını yerine getirmeye ve bizlere güler yüzlü sonuçları iletmeye davet ediyorum…
1956 Elazığ doğumluyum
1977 Diyarbakır Eğitim Enstitüsünden mezunum
Siyasi nedenlerle öğretmenlik yapmadım
1980 sonrası 6 yıl kadar Diyarbakır, Eskişehir ve Antep cezaevlerinde tutsak kaldım
İşçi emeklisiyim