"Enter"a basıp içeriğe geçin

Bayram

Bugün bayram ama ben artık çocuk değilim. Bayramı hissedemiyorum, çünkü bayramın bazı olmazsa olmazları var. Yeni kıyafet, bayram şekeri, bayramlaşma, bayram namazı, bayramına göre kurban ve çocuk olmak.

Bir zamanlar ben de çocuktum.

Uykunun tatlı mahmurluğunu henüz üstümden atamamıştım.Gözlerimden uyku damlıyordu. Buna rağmen bayram sabahına uyanmak çok heyecan verici bir duygu idi. İçim içine sığmıyor… Yeni alınmış kıyafetlerimi başucumda izlemeye doyamıyordum.

Ah sen tatlı çocukluğum.

Yeni kokulu kıyafetlerim.

Topladığım bayram şekerlerim.

El öpmelerim,

Harcamaya kıyamadığım bayram harçlıklarım.

Hoşafım, haşlama etim, bayram yemeğim.

Biz Altı kardeşiz her bayram öncesi her birimize yeni giysiler  almak için ailece çarşıya giderdik o zamanlar şimdiki gibi koca koca avmler mağazalar yoktu. Çarşıya şewuti(Yanık Çarşı) vardı tüm Diyarbakır’ı giydiren yegane alışveriş merkeziydi. Sıra sıra dizilmiş ayakkabılar dükkan girişlerinde tavandan aşağıya doğru sarkıtılmış kıyafetler ve vitrinlerde yeni yeni boy gösteren cansız mankenler, 90 larda Diyarbakır’da çocuksanız eğer yolunuz mutlaka uğramıştır Çarşiya şewuti’ye babamız işçi maaşıyla sekiz boğaz beslerken bir de her bayram bizi toplar çarşının yolunu tutardı,

Seni bilmek, fedakar koca yüreğini

Çocuklar giysin benim gömleğim zaten yeni deyişini

Erkek, baba olunca anlıyor babasının kıymetini,

Bazen büyükten küçüğe bazense küçükten büyüğe doğru devam ederdi bayramlık alma süreci. Çarşının kalabalığından dolayı çoğu zaman kazaklar pantolonlar dükkanın ortasında üst üste denense bile, kıyafet almanın mutluluğu eşsizdi. Geri dönüş yolunda elimizde poşetlerle dolmuş durağında beklerdik, çoğu zaman boş dolmuş olmaz ayakta yolculuk yapardık. Evde defalarca giyip çıkarırdık bayramlıklarımızı ne de güzel kokuyordu bayramlıklar.

Bayram kokuyordu bayramlar,

Bayramı bayram yapan çocuklukmuş,

Çocuklukmuş bayramın özü

Gece olunca gözüme uyku girmez sabahın hayalini kurardım, fırından yeni çıkmış çörek kokusunda,

Buruşmasın diye özenle katlanmış kıyafetlerim. Gıcır gıcır ayakkabılarım başucumda Bir düş kuruyorum çocukça, düşümde  mahalledeki çocuklar ellerini saçlarına götürüyor gözlerini ayakkabıma dikerek: “Dur bi saçımı düzelteyim.” diyorlar. Hepimiz bir  diğerine yapıyoruz aynı şeyi, ayna gibi parlıyor ayakkabılarımız. Ayakkabımın köşesine bucağına azıcık toz gelse hemen elimle siliyorum. Topluyorum bayram harçlıklarımı, çalıyorum kapıları bir bir, kocaman torbam şeker doluyor. Bayram; bayram oluyor.

Düşümden uyanıyorum

Bugün yine bayram ve ben çocuk değilim

Bayramınız kutlu olsun çocuklar