Türkiye’de seçim stardı verildiği zaman, mutlaka bir Filistin–İsrail olayı patlak verdirilmeye çalışılmaktadır. Hele bir de Cuma vaktine, Ramazan ayına, bayramlara denk getirilmeye çalışılırsa… Maksat seçim sürecinde, camilerde halkı gaza getirip, paralarını söğüşlemek ve seçimlerde kendi partilerine oy kazandırmak. Her zamanki gibi yine bedel ödeyen Filistin halkı olacak.
Olayların zamanlamasına bakınca, bu olayların manidar olduğu ortaya çıkmaktadır. Olayların seyrine bakınca Türkiye destekli bazı siyasi parti ve derneklerin Filistin’deki uzantıları eliyle yaptırılmaya çalışıldığı kanaati oluşmaktadır. Ya da İsrail devleti ile iltisaklı gurupların eli ile yaptırılmaya çalışmaktadırlar.
Filistin’deki paramiliter gurupların eli ile, savunmasız Filistin halkı, terör devleti olan İsrail’in zalim askerlerine ve polislerine hedef haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Filistin devleti, İsrail ne kadar sivil öldürürse Filistin devleti o kadar tanınacak düşüncesini taşıyorsa bence yanılıyordur. Bu tanınma faaliyetini demokratik, yasal uluslararası lobi faaliyetleri ile yapmaya çalışırsa daha iyi olacaktır. Filistin devleti elini güçlü tutması gerekirken, kendisini haklı çıkarması gerekirken böyle bir yolu tutması, halkı adına üzücü bir durumdur.
Filistin devletinin askeri, polisi ve diğer güvenlik birimleri olmasına rağmen neden sivil savunmasız Filistin halkı, İsrail’in zalim askerlerine ve polislerine hedef haline getirilmektedir? Bu soru herkesin aklını kurcalamaktadır.
Hiç kimse itiraz etmesin. Atıp tutmasın.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İsrail’in başkentinin Kudüs olduğunu tanımıştır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı, İsrail ziyareti sırasında, İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş gittiklerini, İsrail yöneticilerinin ağzından herkes duymuştur. Üstelik tüm olumsuzluklara rağmen, İsrail ile her türlü ticari ve siyasi ortaklıklarımız hala devam etmektedir.
Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen, efendim neymiş? Vay şöyle, vay böyle….
Yok beyler, bayanlar. Sizler sustunuz, şimdi çıkıp bağırmanın, çağırmanın bir alemi yok. Tabi siz bilirsiniz, ne kadar bağırsak o kadar seçim propagandası yaparız diyorsanız, o da sizin vicdanlarınıza kalmış bir durum.
Türk halkı şunu çok iyi bilsin. Gerçekten Filistin’in kurtuluşunu, devlet olarak tanınmasını, insanlarının kendi topraklarında özgürce hiçbir baskı altında kalmadan, yüksek hayat standartları içerisinde yaşamasını ve yaşatılmasını istiyorsanız şu uyarıları iyi okumanız gerektiğini düşünüyorum.
İsrail, Filistin devletine saldırdığı ve halkına zülüm ettiği zaman, camilerde siyaset yapmayacaksınız, siyasetin borazanlığını yapan imamları dinlemeyeceksiniz. Camiler her ırka, her millete hitap etmekte ve İslam dini her insanı kucaklamaktadır. bu mekanlar ibadethanelerdir. Faşist duyguların gaza getirildiği, sadaka kulübeleri değildir. Gaza gelip de rızkınızı gayrı meşru ellere teslim etmeyeceksiniz.
Doğrudan, hükümet adına görev yapan kaymakamlıkların, valiliklerin ve siyasi partilerin kapısına dayanacaksınız. Sokakları dolduracaksınız. Protesto edeceksiniz. Kime oy vermişseniz ondan hesap soracaksınız. Partilerinize, mecliste, İsrail devletine karşı, yaptırım uygulatacak kararlar aldırtacaksınız. İsrail devletiniz zulmüne dur demek istiyorsanız, hükümetinize yaptırım uygulatacaksınız. Yoksa Filistin’de her gün insan ölür ve Filistin toprakları karış karış kaybedilir. Zaman içerisinde Müslüman’ın ölümüne duyarsız kalırsınız. Birkaç gün lanet okuyup, unutursunuz.