Bir zamanlar, güneşin altın ışıklarının o mermerden, şu ağaca, şu ağaçtan akıp giden suya aksettiği, rengarenk çiçeklerin fısıldadığı ve kuşların cikcikleriyle her anı anlamlı kılan bir köy vardı. Bu köyde, yavaş ama kararlı adımlarla ilerleyen Salyangoz Gazoz ve dikenleriyle korunan Kirpi Kiki, el değmemiş doğa harikası Göğden Yayla’sının sunduğu güzellikleri keşfetmek için sabırsızlıkla etrafı inceliyorlardı.
İşte bu yaylada, Kirpi Kiki ve Salyangoz Gazoz adında iki dost yaşardı. Kirpi Kiki, teknolojinin büyülü dünyasında kaybolmuş bir genç gibi, sosyal medya platformlarında takılmayı ve emoji ile kısa mesajlarla iletişim kurmayı tercih eden biriydi. Gazoz ise tam tersi bir karakterdi; o, yüz yüze sohbetlerin sıcaklığını ve samimiyetini seven, eski usul bir iletişimciydi. Gözleri, insanların gözlerine bakarak konuşmanın verdiği derinliği arıyordu. Bir gün, Gazoz, Kiki’ye merakla sordu.
“Kirpi Kiki, yüz yüze konuşmanın tadını hiç aldın mı?
Şöyle demli bir çayı şu eşsiz yayla manzarasını seyrederek içtin mi?
Sosyal denilen ancak asosyal olan sanal platformlar üzerinden mesajlaşmak, hislerini tam olarak ifade etmeni sağlıyor mu sence?“
Kiki, gülümsedi. Sorunun cevabı içinde saklıydı aslında. Sadece onaylanması gerekiyordu, o kadar!
“Yüz yüze konuşmak eski bir alışkanlık. Bak, sosyal medyada 4,5 milyar insan var! Daha fazlasına ulaşmak varken neden zaman kaybedeyim?”
Gazoz, bu cevabı duyunca biraz üzüldü. Kiki’nin gözlerinde bir kaybolmuşluk görüyordu. O, yüz yüze iletişimin sıcaklığını savunarak, Kiki’nin yalnızlığını sorgulamasına neden olmak istiyordu.
Hey, Kiki! Her şey sayılarla ölçülmez ki!
Bazen çokluk azlığı; azlık da çokluğu ifade eder.
Peki, Kiki, sanal ortamda konuştuğun arkadaşlarınla yüz yüze geldiğinde neden garip hareketler yapıyorsun? Kızarıp bozarmak da neyin nesi?
Neden oturup havadan sudan, hâl hatırdan, kişisel durumlardan konuşamıyorsun?
Kiki, bu soruya cevap veremedi. İçten içe, Gazoz’un haklı olduğunu düşündü. Yüz yüze konuşmanın getirdiği duygusal derinlik, sıcaklık, sanal ortamda asla yakalanamazdı. Bunu biliyorum ancak itiraf etmek öyle kolay değil ki!
Gazoz, “Kiki, madem sayılara takıldın. O zaman yayla camisinin önündeki alanda toplanalım. Orada herkes yüz yüze konuşma becerilerini sergilesin. Ne dersin?” dedi.
Kiki, başlangıçta bu etkinliği küçümsemişti. Ancak orada, Gazoz’un gözlerindeki ışıltıyı görünce meraklandı. Hayır, dese olmaz! Ancak evet, yaparım demek de kolay değildi. Kiki, biraz çekinerek de olsa
“Evet, yayla meydanındaki bu yüz yüze konuşma etkinliğini bir deneyelim o zaman!” dedi.
Gazoz, etkinlikte sosyal medya kullanımının gençler üzerindeki etkilerini anlattı. Gazoz yüz yüze konuşma etkinliğinde çok rahattı, gençlerle tanıştı, onlara hâl hatır sordu, konuşmalara göre şakalar yaptı, küçük ikramlarda bulundu.
Sonra konuşma aralarında herkesin dikkatini çeken şu bilgileri de verdi: “Gençlerin %70’i sosyal medya üzerinden iletişim kurarken, yüz yüze iletişim kuranların oranı sadece %30,” dedi. Bu rakamlar, Kiki’nin kafasında yankılandı. Yüz yüze konuşmanın, duygusal bağları güçlendirdiği ve empati yeteneğini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştı.
Kiki de oralardaydı ancak Kiki yüz yüze konuşamadı. Sıkıldı, terledi, ne konuşacağını bilemedi. Planladıklarını bile ifade edemedi. Gerçekten de sosyal medyada olduğu gibi olmadığını anladı.
Gazoz, dikkat çekmeden, sakin tavırlarla Kirpi Kiki’ye dönerek, onu utandırmadan herkese konuşuyormuş gibi “Görüyor musunuz? Sanal dünya bizi yalnızlaştırıyor. Yüz yüze konuşmak, canlı ve sıcak ilişkiler kurmamızı sağlıyor.” dedi. Daha fazlasını da ekledi.
Kiki, Gazoz’un söylediklerini düşündü. Sosyal medya, ona birçok hayvanla tanışma fırsatı vermişti ama gerçek dostluklar kurmasını engellemişti. Gazoz, yüz yüze iletişimin getirdiği sıcaklığı ve samimiyeti savunarak, Kiki’nin yalnızlığını sorgulamasına neden oldu.
“Kiki, sanal dünyanın sunduğu kolaylıklar, gerçek hayattaki samimi ilişkilerin ve iletişimin yerini alabilir mi?”
Bu soru, Kiki’nin kafasında bir kıvılcım yaktı. Göğden yaylasındaki asırlık çamların çırası bir kıvılcımdı bu! Bir an duraksadı, derin bir nefes aldı ve Gazoz’a baktı. Sonunda, Gazoz’un yanına gidip şöyle dedi: “Belki de ikisinin de dengesi önemli. Yüz yüze konuşmanın sıcaklığı ile sanal dünyanın fırsatlarını birleştirebiliriz.”
Evet, Gazoz haklısın! Ben yanlış yaptığımı şimdi çok daha iyi anlıyorum. Yüz yüze olmak, konuşulmayan ancak hissedilen, ifade edilmeyen birçok duyguyu yaşatıyor. Oysa sanal platformlarda bu duygu akışı kesinlikle yok. Kiki ve Gazoz, zıt görüşlerine rağmen birbirlerinden bir şeyler öğrenmişlerdi. Yüz yüze iletişimin sıcaklığına ve sanal dünyanın sunduğu sıcak iletişime sahip olmak, onların dostluğunu güçlendirdi. Sonuç olarak, her iki dünyanın da kendine has avantajları ve dezavantajları vardı. Önemli olan, hangisini ne zaman kullanacağımızı bilmektir.
“Yüz yüze konuşmak mı, mesajlaşmak mı?” sorusuna verilebilecek en sağlıklı cevap şu olabilir: Her ikisi de doğru zamanda ve doğru yerde hepimizin işine yarayacaktır. Yaylada meydanındaki yüz yüze konuşma etkinliği sona erdiğinde, Kiki ve Gazoz, birbirlerine gülümseyerek baktılar. Dostluğun en güzel şeklinin bu dengeyi bulmak olduğunu anladılar. Her sohbet, her gülüş, her yüz yüze görüşme, onları daha da yakınlaştırıyordu. Sanal dünyanın sunduğu kolaylıklarla yüz yüze iletişimin sıcaklığını dengeli olarak kullanmak, hayatın anlamını daha da zenginleştirebilirler.
Denemek lazım! Adım atmak ve bir düzene koymak gerekir. Fedakarlık yaparak bazı zevklerimizden tavizler vererek bu dengeyi sağlayabiliriz.
Yazmayı seven biri. Okumak yazmayı; yazmak okumayı geliştirir. Yazdıkça ve okudukça dünyanın daha da iyi olacağına inanan birisi. Ayrıntıların önemli olduğunu fark etmeye gayret eden birisi. Güller diyarının bir kazasında dünyaya gelen yazarımız evli ve iki çocuk babasıdır. Öğretmenlik hayatına devam etmektedir. Eğitime, teknoljiye, kitaba, okumaya, okutmaya ve hayata dair yazılar kaleme alma gayretindedir.