Değerli meslektaşım, bu yolculuk uzun ve yorucu bir yolculuk; ancak bir o kadar da öğreten, olgunlaştıran ve insanı kâmil olma yolunda mesafe kat ettiren bir yoldur. Öğretmenlik, sadece bilgi aktarmaktan ibaret olmayacaktır. Bu yolculuk, bir nehrin akışı gibi; her kıvrımda yeni bir manzara sunar. Öğretmenlik, bir bahçıvanın titizliğiyle; her bitkinin ortamını ayarlama yani öğrencinin potansiyelini açığa çıkarma sanatıdır.
Seni takip eden onlarca, yüzlerce göz olacak sınıfta. Seni her adımda izleyecekler. Saatinin rengine, sözlerinin samimiyetine not verecekler. Bu, genç zihinleri şekillendiren, onlara ilham veren ve onları geleceğe hazırlayan bir mesleği icra edeceğini asla aklından çıkarma. Gözler, merakla dolup taşar; senin her hareketin, onlara ilham verir. Her daim tüneli aydınlatan ve tünelden sonraki doğal ışık gibi olmalısın.
Ben ya da benim gibi olan birçok meslektaşım, öğretmenlik mesleğini seçtiğimiz günden beri, öğrencilerimize sadece bilgi değil, aynı zamanda hayatları boyunca yanlarında olacak değerler ve beceriler kazandırmayı hedefledik. En azından ben öyle düşünüyorum.
Sınıflarımızın içinde ve dışında bir rol model olmak, öğrencilerimizin, meslektaşlarımızın ve velilerimizin hayatlarına dokunmak benim için büyük bir onur. Öğretmen, bir duvar ustası gibidir; duvarı şekillendiren sanatçı gibi genç zihinleri şekillendirme gücüne sahiptir. Her bir öğrenci, duvarı oluşturan bir tuğla, yontulması gereken bir taş gibi; emek verilerek şekillendirilir.
Yola yeni başlayan pek değerli meslektaşım, öncelikle, her daim öğrencilere umut aşılama gayretinde olmalısın. Nasıl ki büyük insanların her sözü kılı kırk yararcasına inceleniyor; senin sözün de davranışın da sınıftakiler tarafından okulda, evde masaya yatırılacaktır. Bunu asla unutma! Sözlerine, paylaşımlarına dikkat etmelisin. Sözlerin, bir tohum gibi; doğru bir şekilde ekildiğinde filizlenir. Davranışların ise bir ayna gibi; öğrencilerin tarafından yansıtılır.
Öğrencilerle kuracağın sıcak ve samimi ilişki, onların öğrenme süreçlerine olumlu yönde etki eder. Her sabah sınıfına girdiğinde, onları yeni bir keşfe, oyuna, yemeğe, okumaya davet ediyor gibi hissetmelisin. En azından bunun bilincinde olmalısın. Sıcak bir gülümseme, kapıları açan bir anahtar gibidir. Her yeni gün, yeni bir keşif alanıdır; öğretmen, en önde olmalıdır. Öğrenciler de arkadan gelecektir.
Özellikle kitap okuma etkinlikleri, öğrencilerin hayal güçlerini geliştiriyor ve onlara farklı dünyaların kapılarını aralıyor. Bir, belki de birden çok öğrencim bana, okuduğu bir kitaptaki karakterden çok etkilendiğini ve o karakterin hayatına yön verdiğini söylemişti. İşte o an, öğretmenliğin ne kadar anlamlı bir meslek olduğunu bir kez daha anlamıştım.
Öğrenciler, kitaptaki karakterleri rol model aldıklarına göre; sınıfa giren, onlara her gün selam veren, onlarla şakalaşan, onların iyiliği için zaman zaman kızan, oyun oynayan bir öğretmeni elbette ki rol model alacaktır. O yüzden her hareketimiz kayıt altına alınır. Hani derler ya, “Bir kitap okudum hayatım değişti.” İşte biz, öğrenciler için tam da o kitap gibi olmalıyız.
Birileri bizi rol model alır. Bunu da asla unutmayalım! Yani öğretmenler doğal olarak rol model alınan kişilerdir. Kitaplar, birer köprü gibidir; farklı dünyalara açılan kapıları sunar. Öğretmen ise bu köprüyü kuran bir mimar gibidir; öğrencileri en güzele, doğruluğa, muhabbete, sevgiye, yaşanılacak bir dünyanın inşasına yönlendirir.
Meslektaşlarınla olan iş birliğin, seni sürekli olarak geliştirmeye itecektir. Hani söylenen bir söz vardır, “İnsan her gün iletişim kurduğu beş on kişinin ortalamasıdır.” diye. Eee, biz de her gün aynı odayı paylaştığımız insanlardan öyle ya da böyle mutlaka etkileniriz ve onların bazı özelliklerini alırız.
Özellikle zorlandığınız durumlarda birbirinize destek olmak, mesleki hayatınızı daha anlamlı hale getirecektir. Netice itibariyle hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Soralım, yardım isteyelim, üstten, tepeden bakmayalım; ayrıştırmadan, farklılıkları da gözeterek ortalama seviyede dengeyi kuralım. Birlikte güçlenmek, bir ağ gibi; dayanışma ile daha da sağlamlaşır. Meslektaşlar, birer yol arkadaşıdır; birlikte yürüyerek daha fazla mesafe kat etmelidir ki bu en kolay olanıdır.
Kıymetli meslektaşım, velilerle kuracağınız güçlü iletişim, öğrencilerinizin başarısında önemli bir rol oynayacaktır. Velileri, çocuklarının akademik ve sosyal gelişimleri hakkında düzenli olarak bilgilendirmeye gayret edin. Bilgilendirme yaparken üsluba azami derecede dikkat edin.
Biliyorsunuz, “Yanlış üslup doğru sözün celladıdır, der Sadi Şirazi. En narin kelimeyi, en hoş konuyu bile üslubu bozuk bir insan çok kötü nakledebilir. Başka bir ifadeyle, “Üslûb-û beyan aynıyla insan” derler. Yani konuşma üslubu, kişinin kendisini yansıtır. Ya da kab içinde ne varsa onu sızdırır da …
Kıymetli meslektaşım, sözü, olayı, durumu, bilgiyi nasıl aktaracağınızı iyi ölçüp biçin. Sonra kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Ayrıca, velilerle birebir görüşmeler yaparak, çocuklarının ihtiyaçları ve beklentileri hakkında daha yakından bilgi alın.
Velilere çocuklarını nasıl destekleyebilecekleri konusunda yol gösterin. İletişim, bir köprü gibidir; iki tarafı bir araya getirir. Veliler, eğitim yolculuğunda en değerli destekçilerimizdir; onlarla kurulan bağ, başarıyı artırır. Netice olarak öğrenciyi en iyiye doğru yönlendirmektir, işimiz. O yüzden velilerle birlikte onları da yönlendirerek ve onlara yardım ederek kolayca yol alırız.
Lafın özü, sözün balı; bir öğretmen olarak, sadece bilgi vererek değil, aynı zamanda ilham vererek de öğrencilerinizin, meslektaşlarınızın, velilerinizin ve sizinle iletişim kuran her bireyin hayatına dokunabilirim, diye yola çıkmalısınız. Bu niyetlere uymalı ve çaba sarf etmelisiniz, etmeliyiz.
Öğrencilerimize, meslektaşlarımıza ve velilerimize karşı duyarlı, saygılı ve anlayışlı, samimi, güler yüzlü, yardımsever ve paylaşımcı olmak, onlara güven vermek, onların potansiyellerini keşfetmelerine ve pozitif enerjilerini yukarılara taşıyacaktır. Kısacası, ödül; paylaşımın, davranışın kendisi olmalı. İlham vermek, bir ateş gibi; öğrencilerin gönlünde kıvılcım oluşturur. Okul ortamı bir bahçe gibidir; ağaçları, çiçekleri birlikte büyütür ve birlikte zenginleşiriz.
Unutmayalım ki, bir öğretmen sadece bir meslek sahibi değil, aynı zamanda bir rehber, enerji kaynağı ve mutluluk ağacı olmalı.
Çorak topraklara bereket olacak rol modeller olmalıyız hepimiz. İşte o zaman dört mevsim çiçeklerin açtığına şahit olacağız. Her öğretmen, bir ışık ve umut kaynağıdır; karanlıkta yol gösterir, en zor zamanda umut verir ve her dokunuş, bir umut tohumudur; büyüdükçe yeşerir, serpilir. Serpilen her çiçek bizimdir.
Yazmayı seven biri. Okumak yazmayı; yazmak okumayı geliştirir. Yazdıkça ve okudukça dünyanın daha da iyi olacağına inanan birisi. Ayrıntıların önemli olduğunu fark etmeye gayret eden birisi. Güller diyarının bir kazasında dünyaya gelen yazarımız evli ve iki çocuk babasıdır. Öğretmenlik hayatına devam etmektedir. Eğitime, teknoljiye, kitaba, okumaya, okutmaya ve hayata dair yazılar kaleme alma gayretindedir.