Yıl 1976
Diyarbakır Eğitim Enstitüsü
Eğitim enstitülerinin fakülte statüsüne kavuşması için tüm ülkede boykotlar var,
Olmadı,
Okulda son yılım,
Bitirme sınavları başladı,
Bir yıla ihtiyacım var, okul bitse hemen askerlik var, gitmemem lazım, bakmak zorunda olduğum ailem var, 20 yaşında ve çaresizim,
Derslerden bir tanesinin sınavına girmiyorum,
Böylece sınıfta kalacak ve askere gitmeyeceğim,
Dersine girmediğim hocam (ismi nedenleriyle bende saklı ama şimdilik Fatma diyelim) bana çok kızgın,
“Öğretmenlik hayatımda hiç bir öğrencim sınıfta kalmadı, sen sınıfta kalarak kariyerimi kirlettin, nasıl böyle bir şey yaparsın” diyerek öfkesini boşaltıyordu,
Nedenlerimi anlattım, önce anlamadı, sonra bana hak verdi,
Uzunca gözlerime baktı, sanki gözlerimin içine girdi, vücudumu dolaştı, sarıldı, ağlamadık ama içimizden akan göz yaşlarında boğulduk,
Kimseler görmedi,
Hocam o zamanlar yaklaşık elli yaşlarındaydı, hasta annesine bakıyordu,
Ben yirmi,
Bir yıl çok çabuk geçti,
Sene 1977
Bitirme sınavına gittim,
Sınıfta tek kişiydim,
Hocam ve ben,
Sınav sorularını koydu önüme, sorulara baktım, sorular bana baktı, tek bir tanesini bile cevaplayacak bilgi yok,
O günlerde devrim yapmaya çalışıyorduk, ders çalışmaya zaman yoktu,
Bir süre sonra hocam geldi, boş kağıdımı aldı, “ iki ay sonra bana gel” dedi ve gitti,
Ne olduğunu bile anlamamıştım,
Utandım,
İki ay sonra hocamın odasına gittim, odada yalnızdı, beni görünce o kadar güzel, içten, samimi ve sevgi dolu gülümsedi ki anlatamam,
Ben de Jack London’un Demir Ökçe kitabını almış, hediye paketi yapmıştım, usulca masasına koydum,
Arkasındaki raftan bir zarf aldı, büyükçeydi, içerisinden diplomamı çıkarıp bana uzattı, şaşkındım, bomboş bir kağıtla mezun olmuştum, yaşadığım duyguyu anlatmak mümkün değil,
Yine de gözüm zarftaydı,
Zarfta ilk, orta ve lise diplomalarım, kayıt için verilen vesikalık fotoğraflarım, her şey, geçmişim, emeklerim oradaydı,
Bir zarfa bakıyor bir hocama bakıyordum, boş kağıtla aldığım diploma umrumda değildi, zarfın içinde yaşamım vardı,
Hocam bana baktı,
Arkasını dönüp rafta birşeyler karıştırdı, aslında hiç bir şey yapmadığını anlamak birkaç saniyemi aldı,
Zarfı ve diplomamı alıp koşarcasına uzaklaşmak, koridordan geçip okul kapısına ulaşmak bir asır gibiydi ama ulaştım,
Sonrası devrim yapmak, cezaevi,
Çıkınca okula gittim,
Hasta olan annesi ölmüş, kendisi emekli olmuştu, nereye gittiğini kimse bilmiyordu, ona teşekkür bile edememiştim,
Hala çok üzgünüm,
Yaşıyorsa da ölmüşse de sevgi ve saygılarımı yolluyorum,
Seni çok seviyorum öğretmenim,,,
1956 Elazığ doğumluyum
1977 Diyarbakır Eğitim Enstitüsünden mezunum
Siyasi nedenlerle öğretmenlik yapmadım
1980 sonrası 6 yıl kadar Diyarbakır, Eskişehir ve Antep cezaevlerinde tutsak kaldım
İşçi emeklisiyim