Gündem yoğun bir şekilde devam ederken sizleri biraz tarihimizin güzel bir örneğine götürmek istedim. Evet! Hem de günümüze uyan çerçevesiyle, adalet ile ilgili belki de daha önceden okuduğunuz veya duyduğunuz ibret verici ders olacak güzel bir hadise;
Fatih Sultan Mehmet Han hazretleri bir cami yaptırıyordu. Caminin mimarı,”İpsilanti Efendi” isimli bir Rum’du. Sultan Fatih’in emrine karşı geldi. Camide kullanılacak mermer sütunlardan birazını kesti.
Bunu duyan Sultan Fatih, çok öfkelendi. Müftüye – kadıya danışmadan, mimar efendinin elini kestirdi. Bunun üzerine Rum mimar, kadıya gitti. Zamanın İstanbul kadısı Sarı Hızır Çelebi durumu inceledi padişahı çağırdı.
Padişah mahkemeye geldi. Oturmak üzereyken, kadı şöyle gürledi:
“Hasmınla müraafa-i şeri olunacaksın (yüzleştirileceksin) ,ayağa kalk!”
İstanbul’la birlikte nice ülkeler, krallıklar fetheden padişah, ayağa kalktı. İpsilanti Efendiyle yüzleştirildi. Mimar İpsilanti Efendi ise şikayetçiydi. Fatih ise mimarın elini kestirdiğini kabul ediyordu. Şahitler dinlendikten sonra Kadı Hızır Çelebi, kararını bildirdi:
“Mimarın elini kestirenin eli kesilecektir. Kısasa kısas yapılacaktır.”
Fatih sessizdi. Mimar İpsilanti efendi ise ağlıyordu. Böyle bir hükmü beklemiyordu… Yere diz çöktü:
“Davamdan vazgeçtim!” dedi.” Bu adalet karşısında Müslüman oldum. Padişahın eli kesilmesin. Bu cihangire kıyılmasın…”
Kadı, bunun üzerine, kararını değiştirdi. Padişah, Mimar İpsilanti Efendi ve ailesini geçindirecekti. İyi bir ev verecek masraflarını kendi kesesinden karşılayacaktı. İş böylece tatlıya bağlanmış oluyordu. Herkes mahkeme salonunu terk etti. Kadı ile padişah yalnız kaldılar. O zaman Sultan Mehmed, kılıcını göstererek şöyle dedi:
“Eğer benim padişahlığımdan korkup iltimas geçseydin, haksız bir karar verseydin, billahi şu kılıçla başını uçururdum!”
Kadı Hızır Çelebi oturduğu minderi kaldırdı. Altında demir bir topuz vardı. Padişaha gösterdi:
“Hünkarım, sende padişahlığından gururlanıp şeriat mahkemesine saygısızlık etseydin, kararı dinlemeseydin, billahi şu topuzla başını ezecektim!”
İşte Osmanlı’da adalet böyleydi. Büyük devlet olmak ancak adaletin tesisi ile mümkündü. Kim olursa olsun kanunlar karşısında herkes eşitti. Şimdi ise…