Mevsimlerin her halinden bungunum. Yazı hiç sevmem çok sıcak, kıştan nefret ederim çok soğuk, İlkbahar aşk ayları, sonbahar hüzün dönemi. Ben sanırım sadece mevsimlerin kendilerinden nefret ediyorum. Ama mevsimlerden nefret ettiğim kadar da mevsimlerin beraberinde getirdiklerinden haz alıyorum… Mesela, yaz günleri daha bi’umutla kalkıyorum güneş doğarken, ya da ilk baharın…
Yorumlar kapalıAy: Aralık 2018
24 Haziran seçimleri başta olmak üzere, on yedi yıldır olan tüm seçimlerin tek mağlubu halkın kendisi. Artan ideolojik fanatizmle beraber alıp başını giden kutuplaşma. Bundan sonrasını düşünmekten yorulan, çözüm yolları için defalarca hayal kırıklığına uğramış toplumsal muhalefet şu an için sahipsiz. Hatta bu kanımı daha da ileriye götürecek olursam çaresiz…
Yorumlar kapalıMasanın üstünde duran, içi sevgi dolu kitabı yere düşerken gördüm. Acaba düşerken içindeki sevgi parçacıkları sağa sola saçıldı mı? Umarım saçılmıştır. Etrafa dağılan sevgi parçacıklarını balkondan sirkelesem. Rüzgarla birlikte sağa, sola uçuşsa, sevgi tüm atmosfere egemen olsa, sevgi yüklü bulutlar birbirine çarpsa, sevgi yağmur olup yağsa tüm insanların…
Yorumlar kapalıHaklıyız, haklı çıkmak zorundayız düşüncelerimizi sadece haklı olmak üzere kuruyoruz çoğumuz. İnsanları dinlemek bile istemeyecek kadar haklıyız. Bizim düşüncelerimizin çok büyük bir kalkanı var çünkü. Bu kalkana kibir ismini vermişler yıllar yıllar önce. Çağımızda kibir insanları başkalaştırmakla kalmıyor, kibir insanları yaratıyor adeta. Kibir insanlarını detaylıca incelemek lazım. Kimdir bu kibir insanları? Genellikle ruhları dünyanın hayal denizi…
Yorumlar kapalıİnsanlar, insanlar, bana ne insanlardan! (Stefan Zweig – Mecburiyet) Düşünüyorum; Bir daha beni hatırlamayacak insanlardan bana ne! Bir kez daha konuşmayacağım insanlardan bana ne! Belki de son kez gittiğim bir mahallenin köşesindeki bakkalın sert tavırlarından bana ne! Marketteki kasiyerin hesap yapamamasından oluşan kuyruktaki her biri canavarlaşan insanlardan bana ne! Otobüsteki…
Yorumlar kapalıGünlerdir hiçbir şey yemeden dolaştığı ormanda, elindeki havucu ısıra ısıra yürüyordu tavşan. Bir yırtıcıya av olmadan bulabildiği havuç, onu bir süre daha idare ederdi. Tavşan, arkasından hızla koşan avcıyı fark etmese, belki de şu an hayatta olmayabilirdi. Bunu niye mi anlattım? Çünkü o tavşan şu an yaşıyor. Vahşi…
Yorumlar kapalıUzaktan eğitim alınca sabah erken saatte sınav için hazırlanmaya başladım. Oldum olası hep tembel bir öğrenciyim ya, yanlış anlamayın sadece zaman ve materyal hazırlığı o kadar. Sınavın ikinci günüydü zaten, bilen bilir sadece iki gün olur. Ona göre de hazırlıklı gitmek gerek sınava. İlk gittiğim gün az sonra anlatacağım kadar…
Yorumlar kapalı