Sağcısı geldi veya solcusu kendisinden olanı kayırdı. Kısaca yediler, içtiler ve kudurdular. Arada kendisinden olan arkadaşları dahi zarar görmesine rağmen. “Ya pardon vallahi senin bizden olduğunu unuttuk.” Dediler ve gönlünü aldılar.
Neyse ki oda onları affetti dargınlık bitti. Sefer mi, zafer mi? Tartışmaları sürerken herkes alabildiğini aldı. Kimi dükkan soydu, kimisi ise gitti kendisinin olmayan mülke kondu. Bu kadar olsaydı yeterliydi ama yetmez işte. İnsanoğlu bu, gözü açıldığı zaman her yeri açılıyor (uygun düşünmekte yarar var). Demokratik açılım bu noktaya geldi, o da dedi ki: “Valla benden pes ağam.”
Millet daha doğrusu milletten olmayan bu illet niye yaptı bunu? Dedik ya açılım meselesi, zaten sefer ve zafer de var. Daha da farklı bir hususa gerek yoktur umarım. Bir dönem herkes kendi rüzgarına göre giderken memleket durmuştu. Hatta geri geri gitmekteydi. İster yetmiş deyin isterseniz de seksen. Fark eder mi hangi dönem olduğu?
Üç beş yıl nefes aldık tamamdır derken, yine bir darbe patlak verdi. Ama oldu mu bu şimdi, yakıştı mı bize? Yakışmadı biliyorum, ya zaten şaka yapmıştım biz rahata alışık değiliz ki. Öyle adam akıllı eğitimmiş, iyi bir hukuk sistemi falan ne gerek var bunlara. Aklı olan sarılsın cüzdana, ha siz ve bende yoksa oda bizim meczupluğumuz.
Neyse takvimler bugünü gösterirken dönüp, düne küfredenler var. Bu dönemde şunu yaşadık ve şu döneme göre çok iyi. Bence de çok iyi. Bence biraz fazla iyi ama idare edeceğiz. Almış başını giderken hukuksuzluk sistemi mükemmel. Eğitim zaten hiç yoktu ki. Hem milli takımımız her yıl şampiyon olsa ne yazar? Bakın cidden çok iyi durumdayız, şaka falan bir yana harikayız.
Üç beş tane gazeteci müebbet hapis yemiş çok değil, üç yaşında çocuğun yaşadıkları zaten Avrupa’nın oyunu bakın bu dış güçlerin oyunuydu hep. Bizim sosyal yapımız sağlam ve mükemmel bir psikolojiyle yetiştik. Bu Avrupa o caniyi bize musallat etti. Bunlar varya bunlar bizi kesin kıskanıyor. Uzaya araç gönderecek olan bizdik. Hep bizim projeleri çaldılar.
Yol yaptık, hastanelerimiz mükemmel hizmet veriyor. Havaalanı sayısını da otuzdan seksene çıkardık. İçimiz de hiçbir sorun yok, herkes insan muamelesi görüyor. Şimdi herkes huzurla uyumaya devam edebilir. İyi uykular. Bu arada son bir şey öteki olmayı unutmayın.
26.10.1998 tarihinde hayata gözlerimi açmışım.
“Hepimiz bir dünyanın ortak vatandaşlarıyız.” Bundan dolayı ırk, dil, din, memleket… Önemsiz (en azından benim için).