Bu hafta ki yazımda Türkiye şartlarında okumuş bir gencin ne zor şartlar altında iş sahibi olduğu ya da olamadığı konusuna değineceğim.
Türkiye şartlarında genç olmak, hele ki okumuş bir genç olmak gerçekten zor. Neden mi? Gelin hep beraber bu konuyu değerlendirelim. Ülkemizde ilkokul ve orta okulun 8 yıl olduğunu düşündüğümüzde ortalama her çocuğun 7 yaşında 1. sınıfa başladığını varsayarsak, 15 yaşında ilk ve orta okulundan mezun oluyorlar. Tabi bu arada ilk sınav deneyimi ile tanışıyorlar. Kimi zaman” LGS” Kimi zaman “OKS” kimi zaman “SBS” şimdilerde ise “TEOG” …
Bu sınavlardan gençlerimizin bir kısmı geçiyor ve geleceklerini garanti altına aldığı bir liseye yerleşiyor. Diğer kısmı ise bu ilk deneyiminde başarılı olmadığından normal bir liseye başlıyor. 15 yaşında liseye başlayan gençlerimiz 18 yaşında liseden mezun oluyorlar. Birde bu arada 2. Sınav deneyimi olan, kimi zaman “ÜGS” kimi zaman “ÖSS ve ÖSYS” şimdilerde ise “YGS ve LYS” isminde olan sınavlara hazırlanıyorlar. Bu sınavlardan da kimi gençlerimiz herhangi bir üniversiteye yerleşiyorlar. Bir kısmı ise kolluk kuvvetlerine katılarak eğitim serüvenine oradan devam ediyorlar. Diğer kısmı ise tekrardan bu sınavlara hazırlanarak diğer senelerde üniversite serüvenini gerçekleştiriyorlar.
Üniversiteye başlayan gençlerimiz 120 kişi normal öğretimde olan 120 kişi de ikinci öğretimde olan bir sınıfta ders görüyorlar. Ortalama süresi 4 yıl olan bir üniversiteden mezun olan gençlerimiz 23 ile 25 yaşları arasında mezun oluyorlar. Tabi kimi gençlerimiz aynı anda birçok üniversiteden mezun olup aynı zamanda birçok diplomaya da sahip oluyorlar. Bu seferde kimi gençlerimiz “KPSS” belası ile bir kısım genlerimiz de “ALES ve YDS” ile karşı karşıya kalıyorlar. Gençlerin bir kısmı bu sınavları da geçip, girdiği sınava göre ya kurumlar sınavına hazırlanıyor ya da devletin kadro açmasını bekliyor. Bu süreçte yaş 25 ile 27 arasında oluyor. Gençlerimiz son aşamaya geldiğin de hayatlarında “Mülakat” terimi ile karşılaşıyorlar. Bu engeli aşmaları için ya kendileri ya da bir yakınının üstün bir özelliğinin olması gerekiyor. Burada şu soruyu sormak istiyorum?
Gençlerimizin ya kendisinin ya da bir yakının üstün özelliği yoksa ne olacak?
Cevap: …
Bu arada gençlerimizde suç yok mu? Var tabi ki de ikinci bir dil öğrenmiyorlar. Tabi burada şuna da bakmak gerekiyor. Eğitim sistemi olarak 4. Sınıftan, üniversite 2. Sınıfa kadar İngilizce dersi verilmesine rağmen neden öğrenilmiyor? Bunun cevabı maalesef eğitim sistemimizde saklı.
Mülakatı geçemeyen gençlerimiz, özel sektöre yöneliyorlar. Tabi özel sektörde tutturmuş bir “TECRÜBE” şarkısı gidiyor. Hiç kimse de sormuyor? Siz bu gençlere iş vermezseniz, bu gençler tecrübeyi nerede kazanacak?
Cevap: …
Son söz olarak şunları söylemek istiyorum; bir ülkenin gençleri o ülkenin geleceğidir. Geleceğine sahip çıkmayan milletler yok olmaya mahkumdur. Hiç düşündünüz mü? İsrail neden Filistinli çocukları ve gençleri öldürüyor diye? Çünkü onlarda biliyorlar ki çocuklar ve gençler Filistin’in geleceği, gençleri ve çocukları yok ederek aslın da Filistin’i yok etmeye mahkûm bırakıyor. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere gelin hep beraber geleceğimize yani gençlerimize sahip çıkalım yoksa yok olmaya mahkûm oluruz ve iş işten geçer…
ARAŞTIRMACI-YAZAR
AHMET MİRZAOĞLU