"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kurban: Rabbine Yaklaşma

Kurban, kulun rabbine yaklaşmasının adı. Kurban, İbrahim’ce bir duruşun, İsmail’ce bir teslimiyetin adı. Kurban Hacer’in sabrı ayrıca.

Kurban ibadeti ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem döneminden bu yana var olsa da bildiğimiz manada hayvan boğazlama şeklinde kurban ibadeti, Hz. İbrahim’den bu yana devam etmektedir. Dinimize göre kurban, kulun rabbine yaklaşmasının (kurbiyet) bir yoludur. Kur’an-ı Kerim’de Allah: ‘Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşır. (Hac Suresi,37)’ buyurarak Allah’a ulaşacak şeyin ne et ne de kan olmayıp kulun rabbine karşı olan kulluk bilincinin ve kulun rabbi karşınında kendini konumlandırdığı yerin önemine dikkat çeker. O nedenle kurban kişinin rabbine yaklaşmasının bir vesilesidir.

Dinen nisap miktarı mala sahip her kişinin sığır, manda, deve cinsi hayvanlardan (yedi kişiye kadar) veya koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlardan birini (tek kişi) kesmesiyle gerçekleşen kurbanın bir ibadet olduğu unutulmamalı ve bu bayram “Et Bayramı” gibi algılanmamalıdır. Dostluk, sevgi ve birlikteliklerin geliştiği zaman dilimleri olan bayramlarda insanların bir arada olması, bayramlaşmaları, sevinçlerini paylaşmaları, modern hayatın insanları birbirinden uzaklaştırdığı çağımızda daha da önemli hale geldiğini düşünmekteyim. O nedenle bayram günlerinde muhakkak büyükler ziyaret edilmeli, tüm aile bayramda bir arada olmalı ve varsa eğer küslükler muhakkak ortadan kaldırılmalıdır.

Kurban kesildikten sonra kurban etinden fakirin, mazlumun, komşunun hakkı da unutulmamalıdır. Peygamberimizin sünnetine uygun olarak kurban eti üçe ayrılmalı ve üçte biri kurban kesemeyen fakirlere dağıtılmalı, üçte biri kurban kesmiş olsalar dahi komşu, misafir, hısım, akraba ile yenmeli diğer üçte biri ise eve ayrılmalıdır. İkram edilecek veya dağıtılacak etlerin de mümkün olduğunca iyi taraflarından ayrılması daha yerinde olacaktır.

Kurbanın derisinin kurbanı kesen kişi tarafından kesinlikle satılmaması ve parasının kullanılmaması gerekmektedir. Kurban derisi fakir veya muhtaç durumda olana verilebileceği gibi bir hayır kurumuna da bağışlanabilir. Kurban derisinin kasaplık ücreti gibi kurbanı boğazlayan veya parçalayan kasaba verilmesi de uygun değildir.

Kurban bayramı arifesinden itibaren unutulmaması gereken diğer bir husus da teşrik tekbirleridir. Arife günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar her namazın farzı kılındıktan sonra teşrik tekbirleri getirmek vaciptir. Terki halinde kazası gerekmektedir. Teşrik tekbirleri şu şekilde söylenmektedir. Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd.

Hadis-i şeriflerde duaların en çok kabul edildiği günlerden olarak zikredilen bayram gün ve gecelerinde ülkemiz ve Müslümanlar için de dua etmeyi unutmayalım. Özellikle dağılmış tespih taneleri gibi bir türlü bir araya gelemeyen ümmetin birliği için ve özellikle de Arakan’da sadece Müslüman oldukları için katledilen ve yurtlarından sürülen binlerce Müslüman kardeşimizi de dualarımızda unutmayalım.

Bayramınızı kutlar, bayramın bizi rabbimize yakınlaştırmaya vesile olmasını dilerim.