Yüz Yüze mi Sanal mı?
İstanbul’un kalabalık sokaklarından sakinliğe, huzura, sessizliğe ve yüz yüze konuşmaya vakit ayırmak için neredeyse her gün Florya sahilinde buluşan iki dost, Arı Can ve Karınca Cimcime, hayatın anlamını muhabbetle buluyorlardı.
Bir sabah, Arı Can, “Bugün Eminönü’ne geçelim mi?” diye sordu.
Karınca Cimcime, “Harika bir fikir! Orada da çay içip, sohbet eder, balık yer ve martıları besleriz, ayrıca Yeni camide namaz kılar, o manevi atmosferi derinden hissederiz” dedi. İkisi de bu maceraya atılmanın heyecanını yaşıyordu. Evet, büyük bir macera olmasa da her gün yaşadığımız olaylar da değildi.
Florya’dan Eminönü’ne doğru Marmaray’la yola çıkarken, Arı Can çantasından “Eğitim Şakaya Gelmez” adlı kitabı çıkardı. “Bu kitabı okudum, eğitim sistemini daha iyi anladım. Her öğretmene ve velilere tavsiye ederim,” dedi.
Karınca Cimcime, “Gerçekten mi? Neden bu kadar etkileyici?” diye sordu.
Arı Can, “Kitap, eğitimin ciddiyetini ve öğrencilerin nasıl daha iyi yönlendirileceğini anlatıyor. Eğitim, sadece derslerden ibaret değil; hayata dair bitmeyen bir yolculuk, eğitime dair aklına gelen-gelmeyen daha birçok konu var.” diye yanıtladı.
Yolda giderken Arı Can sanal dünyadan gelen bir mesajla telefonuna baktı. Kilo Bayt’tan gelen mesajda “Siz dışarıda neden bu kadar zaman kaybediyorsunuz?” diye bir soru vardı.
Arı Can, “Zaman kaybetmiyoruz, anı yaşıyoruz ve daha mutluyuz!” cevabını verdi.
Karınca Cimcime ise, “Sanal dünyada kaybolmak yerine, gerçek dostlukları yaşamak çok daha değerli” dedi. Kilo Bayt, onlara katılmak istemedi çünkü sanal oyunlar ve sosyal medya onun için her şeydi.
Eminönü’ne vardıklarında, kalabalığın içinde kaybolmuş gibi hissediyorlardı.
Arı Can, “Burada ne kadar çok insan var! Her biri kendi hikayesini yaşıyor.” dedi.
Karınca Cimcime, “Evet, yüz yüze konuşmak, bu hikayeleri duymak için en güzel yol.” diye ekledi.
Ancak Kilo Bayt, telefonuyla oynamaktan vazgeçmedi ve arkadaşlarının söylediklerine kulak asmadı.
Günler geçtikçe, Kilo Bayt sanal dünyada daha fazla zaman geçirmeye başladı. Oyunlar, sosyal medya paylaşımları ve mesajlaşmalar hayatının merkezine yerleşti. Ancak bu durum, onun gerçek hayattaki ilişkilerini olumsuz yönde etkiledi. Arkadaşlarıyla buluşmayı unuttu, derslerini ihmal etti ve sık sık yalnız kaldı. Kilo Bayt, “Bir şeyler yanlış gidiyor ama sanal dünya beni mutlu ediyor.” diye düşündü ve kendini kandırdı.
Bir gün, Kilo Bayt’ın telefonu aniden bozuldu. Mesajlaşamadı, oyun oynayamıyordu. Yalnız kaldı ve bu durum onu derin düşüncelere sevk etti. “Gerçekten yalnız mıyım?” diye sorgularken, Arı Can ve Karınca Cimcime ’nin her zaman yaptıkları sohbetler aklına geldi. Telefon da bozuk, boş boş oturacağıma onların sohbetine ortak olayım diye onlara katıldı.
Arı Can, “Eğitim, sadece okulda değil, hayatta da devam ediyor. Her an bir şeyler öğreniyoruz.” dedi. Karınca Cimcime, “Bazen en önemli dersler, yüz yüze sohbetlerden çıkar.” diye ekledi. Kilo Bayt, bu sözleri duyduğunda, içindeki merak uyanmaya başladı ama hala sanal dünyadan kopmaya cesaret edemiyordu sanki.
Zamanla, Kilo Bayt’ın psikolojik durumu kötüleşti. Arkadaşlarıyla iletişimi azaldı, dersleri düştü ve kendini çok yalnız hissetmeye başladı. Bir akşam, evinde otururken, Arı Can ve Karınca Cimcime’nin yüz yüze sohbetlerini düşündü. “Neden onlarla daha fazla zaman geçirmedim?” diye sordu kendine. “Sanal dünya beni mutlu etmiyor, aksine yalnızlaştırıyor.” “Keşke onlara daha çok katılsam!” dedi.
Sonunda, bir gün, Kilo Bayt, “Artık yeter!” diyerek kendine söz verdi. “Hayatımda bir değişiklik yapmalıyım.” Ertesi gün, Arı Can ve Karınca Cimcime’nin yanına gitti. “Sizinle daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Sanal dünyadan uzaklaşmak zorundayım.” dedi.
Arı Can ve Karınca Cimcime, onu gülümseyerek karşıladı. “Gerçek dostluk, yüz yüze muhabbetle başlar, hoş geldin aramıza tabi gelebildiysen!” dediler.
Ve böylece, Arı Can, Karınca Cimcime ve Kilo Bayt, İstanbul’un kalabalık sokaklarında, yüz yüze iletişimin güzelliklerini keşfederek dostluklarını pekiştirdiler. Kilo Bayt, sanal dünyanın ötesinde gerçek dostlukların değerini anladı ve artık hayatta en önemli şeyin, yüz yüze muhabbet olduğunu biliyordu.
Kilo Bayt, Arı Can ve Karınca Cimcime ile yüz yüze kitap okumaya karar verdiler. Her hafta bir kitap seçip, parkta oturup okuma yapıyor, ardından okuduklarını tartışıyorlardı. Bu etkinlik hem zihni açıyor hem de aralarındaki bağı güçlendiriyordu. Kilo Bayt, “Okuduğum kitapları paylaşmak, düşüncelerimi ifade etmek ve yazmak, sanal dünyada kaybettiğim anların yerini alıyor.” dedi.
Kilo Bayt artık “Yüz yüze iletişim, sanal iletişime göre hangi yönlerden daha değerlidir?” sorusunun cevabını çok iyi biliyordu.
Arı Can: “Gerçek dostluk, anılarımızı birlikte biriktirmekle başlar.”
Karınca Cimcime: “Sanal dünya, gerçek ilişkilerimizin yerini asla alamaz.”
“Eğitimde gerçek öğrenmenin önündeki engeller nelerdir?” dedi, Karınca Cimcime.
En büyük engel sanal dünya bence dedi ve ekledi, “Sanal dünyada kaybolmuş biri olarak, gerçek hayatı yaşamak için cesaret bulamıyordum, ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilemiyordum, hayatın, anılarla dolu; sanal dünyanın ise sadece bir oyalanma aracı olduğunu anladım, dedi Kilo Bayt. Evet, sanal dünya birçok işimizi kolaylaştırabilir ancak insanî değerleri kesinlikle yüz yüze yaşamalıyız. Sosyal medya denen uygulamaların hepsi sosyalleştirmekten çok uzak aslında.
“Evet, haklısın!” dedi, Arı Can.
Ayrıca, Arı Can, “Unutma: konuşmak bir ihtiyaç olabilir ama susmak en iyi cevaptır anlayana.” diyerek sohbetin değerine vurgu yaptı. Yani suskunluğu ancak dostlarımız anlar. Konuşmadan çok şey anlatmaktır susmak. Bunu sanal dünyada anlatamazsın, bilgisayarlar bunu anlamaz, anlayamaz. Bir bakışı, bir damla göz yaşını en iyi anlayacak olan hep yanımızda olan bir dosttur.
Karınca Cimcime ise, “Dostlar, kalplerin aynasıdır.” diyerek dostluğun önemini dile getirdi.
Kilo Bayt, okuduğu kitaplardan şöyle bir mısra okudu: “Aynalar türlü türlüdür, yüzünü görmek isteyen cama, özünü görmek isteyen cana bakar”, “Dost dostun aynasıdır.”, “Kendini görmek istiyorsan, aynana bak” dedi. Tabi bakacağımız ayna cam değil “can” aynası olmalı, yani dost olmalı.
“Oooo, Kilo Bayt sen kendi aştın, süpersin!” dedi, Arı Can.
Bu sözler, aralarındaki bağı daha da güçlendirdi ve yüz yüze muhabbetin değerini bir kez daha pekiştirdi. Özellikle Kilo Bayt sanal dünyanın zararını gören yaşayan biri olarak muhabbetin, yüz yüze olmanın kıymetini çok daha iyi anlamıştı.
Darısı tüm sanal alem sevdalılarına olsun!
Parmağınıza yazık, sabahtan akşama sağdan sola, yukarıdan aşağıya kaydırıp duruyorsunuz.
Etmeyin, eylemeyin!
Yazmayı seven biri. Okumak yazmayı; yazmak okumayı geliştirir. Yazdıkça ve okudukça dünyanın daha da iyi olacağına inanan birisi. Ayrıntıların önemli olduğunu fark etmeye gayret eden birisi. Güller diyarının bir kazasında dünyaya gelen yazarımız evli ve iki çocuk babasıdır. Öğretmenlik hayatına devam etmektedir. Eğitime, teknoljiye, kitaba, okumaya, okutmaya ve hayata dair yazılar kaleme alma gayretindedir.