"Enter"a basıp içeriğe geçin

“Öğretmen, Kitap, Öğrenci: Üçlü Bir Keşif Macerası”

Sevgili meslektaşlarım ve değerli okuyucularım, öğretmenlik mesleğinin en büyük zenginliklerinden biri, öğrencilerimizin zihinlerine yeni ufuklar açma ve onlara bir yaşam boyu sürecek öğrenme tutkusu aşılama fırsatıdır. Bu süreçte en büyük yardımcımız kuşkusuz kitaplardır. Kitaplar, öğrenmenin anahtarıdır. Onlar, bilgiye ulaşmanın en keyifli ve etkili yoludur.

Kitaplar, sadece bilgi edinmek için değil, aynı zamanda duygularımızı zenginleştirmek, hayal gücümüzü beslemek ve dünyayı farklı perspektiflerden görmemizi sağlayan en etkili kapılardır.

Necip Fazıl’ın derinlikli düşünceleriyle ruhumuzu okşayan dizeleri, “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.” Erdem Beyazıt’ın mizahi anlatımıyla yüzümüzü güldüren mısraları,” Dağıttıkça çoğalır bizim zenginliğimiz.” Tarık Buğra’nın tarihî romanlarıyla geçmişe yolculuk etmemizi sağlayan satırları…” Gönülden istek olunca ıraklar yakındır.”  

Hepsi bizde farklı duygular uyandırır, ufuklarımızı genişletir. Yaşar Kemal’in Anadolu topraklarının sıcacık kokusunu burnumuzda hissettirdiği romanlarıyla, “Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu’da zalimler için böyle derler.”  Dünya edebiyatının ustalarının kaleminden çıkan eşsiz eserlerle kendimizi farklı kültürlerin içinde buluruz.

Kadim tarihimizin mümtaz düşünürlerinden damıtılan şu sözlere bakın: “İlk adalet insanın kendi vicdanıdır. “İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür.”  “Her illetin ilacı sebebinin zıddındadır.”  Kısacası keşfetmenin en güzel yolu, kitapları okumaktır. Okuduğunuz, okuttuğunuz her satır, her kitap başka bir kitabın başlangıcı olabilir.

Peki, bir öğretmen olarak kitapları nasıl daha etkin bir şekilde hayatımıza ve öğrencilerimizin hayatına dahil edebiliriz? Öncelikle, kitapların sadece derslerde değil, günlük hayatımızın bir parçası haline gelmesi gerektiğini vurgulamalıyız.

Teneffüslerde,

Yemek masasında,

Toplantılarda,

Otobüste, metroda,

Çantada,

Arabada,

Arada, derede,

Kafede, misafirlikte,

Düğünde, dernekte,

Ders aralarında, ya da evde kitap okumak, öğrenciler için ve okumanın dünyasına adım atamayanlar için güçlü bir rol model olacaktır.

Bir öğretmen, bir kitap, bir dünya demektir. Kitaplarla ilgili sohbetler başlatarak, okuduğumuz bölümlerden alıntılar yaparak veya karakterlerin davranışlarını tartışarak, öğrencilerin de kendi düşüncelerini ifade etmelerine olanak tanıyabiliriz.

Okuduğumuz kitapları öğrencilerimizle paylaşmak, onlara kitap tavsiyelerinde bulunmak ve kitap kulüpleri oluşturmak da oldukça etkili yöntemlerdir. Sınıflarımızda küçük kütüphaneler oluşturarak, öğrencilerin kitaplara kolayca ulaşmasını sağlayabilir ve okuma alışkanlıklarını destekleyebiliriz. Kitap okuyanlar için küçük, kısa, anlamlı “kitap değerlendirme toplantıları” yapılabilir. Zamanla öğrencilerin kendisi devam ettirecektir.

Unutmayalım ki, kitaplar sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda empati kurma, farklı kültürleri tanıma ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye de katkı sağlar. Kitaplarla büyüyen zihinler, daha donanımlı ve daha mutlu bireyler olacaktır.

Öğrencilerimize kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, onların geleceklerine yatırım yapmaktır. Bu nesil okumuyor, telefon, tablet vay halimize! Evet, zor olabilir ancak bizim işimiz her öğrenciye bir şekilde dokunmak. Devamında zaten her öğrenci kendi yolunu bulacaktır.

“İnsanlar, insanların içerisinde insana hasret yaşarlar.”  Tıpkı kitapların içerisinde kitaba, bilgiye hasret yaşadıkları gibi. “Hasret” kısmı bizim yorumumuz. Keşke en azından kitaba, bilgiye hasret olsa. Derdimiz bu hasretlilerin –kitaba, okumaya, bilgiye hasretli olanların sayısını- sayısını en yukarlara taşıyabilmektir.

 “Kitaplar, insanlığın ortak hafızasıdır.” Umberto Eco’nun bir sözünü hatırlayarak, kitap okumaya ve öğrencilerimizi okumaya teşvik etmeye devam edelim. Böylece, onların zihinlerini aydınlatan ve kalplerini zenginleştiren bir nesil yetiştirmeye katkı sağlayabiliriz.

Sözün; kısa, az ve derin olanı büyük coşkulara imkân sağlayacaktır, diyerek bitirelim. “İnsan gereğinden çok konuşarak da gereğinden çok susarak da günah işleyebilir.”