Suriye’de halk ayaklanmasının başladığı Mart 2011 tarihinden yaklaşık bir ay sonra Türkiye’ye Suriyeli sığınmacı akını gerçekleşmişti. Türkiye’de, Suriye’deki olayların çok uzun olmayan bir sürede sona ereceği ve Suriyelilerin ülkelerine döneceği bekleniyordu. Süreç içinde Suriye’deki ayaklanma iç savaşa dönüştü ve güvenlik ortamının bozulmasına bağlı olarak sığınmacı akını artarak devam etti. Ocak 2017 itibariyle Türkiye’de resmi rakamlara göre 1 milyon 800 bin Suriyeli olduğu söyleniyor. Eğer illere göre ayıracak olursak bu durumu;
İstanbul’da 330.000, Gaziantep’de 220.000, Ankara’da 30.000, Bursa’da 20.000 ve İzmir’de 13.000 olmak üzere daha bir çok ilimizde Suriyeli barındırmaktayız.
Başlangıçta kısa süreli ve geçici bir durum olarak görülen Suriyelilerin göç durumu, gün geçtikçe kalıcı bir hâl aldı. Türkiye’deki Suriyeliler konusu, giderek büyük bir uyum sorunu ve güvenlik meselesine dönüşüyor.
Tabii bir de bu Suriyeli gençlerimiz var. Ülkemizde savaşa gidebilecek durumda olan 440.000 Suriyeli genç var. Farklı bir tarafından düşünecek olursak eğer zaten savaşa gidecek olsalardı kendi ülkelerini bırakmazlardı öyle değil mi? Kendi ülkeleri için, bu ülkenin askeri şehit olurken Suriyeli gençlerimiz burada nargile keyfi yapmakta, haraç kesmekte vs. Dengesiz bir hal alan Suriyeli mültecileri barındırma durumumuz gün geçtikçe vatandaşlık vermeye ve sınavsız geçiş hakkı tanınmasına kadar vardı. Ülkemizdeki kendi gençlerimiz sınav kaygısı yüzünden psikolojileri bozulurken, gece gündüz YGS ve LYS’ye çalışırken başka ülkeden bombalanarak gönderilen mültecilere bizim ülkemizde sınavsız geçiş hakkı tanınıyor. Bu durumda mülteci olan bizler miyiz onlar mı?